TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Rusya-ABD ilişkileri geriliyor. Trump’ın yaptırımlarına karşılık Putin ülkesindeki ABD’li diplomatların sayısının azaltılmasını istedi. Gerilimin bir süre sonra farklı coğrafyaları, konuları etkilemesi kaçınılmaz. Liste oldukça uzun olmakla birlikte ilk akla gelenler Ukrayna krizi, Suriye iç savaşı, İran nükleer sorunu ve Afganistan iç savaşı gibi görünüyor.
Rusya Ukrayna sorununda geri adım atmazken, ABD’yi ve Avrupalı dostlarını zorlayacak gibi görünüyor. İran nükleer sorununda ise ABD’nin etkisini zayıflatacak adımlar atması muhtemel. Afganistan’da Taliban’a silah verdiği iddiaları dikkate alındığında ise bölgede görünürlüğünü farklı yöntemlerle daha da artırabilir. Gerilimin son cephesi Suriye’de ise “istenmeyen çatışmaları engelleme mekanizmaları” iki ülke askerlerinin doğrudan çatışmasına mani olsa da “vekâleten yürütülen işler” her cephede el altında devam edecek demektir. Özellikle PKK/PYD ile ilişkiler, Fırat’ın doğusu, İdlib ve Türkiye’nin rolü gibi.
İki ülke arasındaki gerilim sadece bu coğrafyalar ve konularla da sınırlı kalmayacaktır. Diğer ülkelerin, devlet dışı aktörlerin siyasi, diplomatik ve güvenlik ortamlarını, kararlarını da etkileyecektir. Türkiye gibi.
Aynı dönede vuku bulan Rusya-ABD gerilimi ve limonileşen Türk-Amerikan ilişkileri, Türkiye’nin siyasi, ekonomik, diplomatik ve güvenlik ortamını derinden etkiliyor. İster istemez ülkeyi yeni tercihlere, adımlar atmaya zorluyor. ABD ile ilişkiler, Rusya’dan S 400 hava savunma sistemi alımı, Suriye sorunu, İran’a nükleer yaptırımların uygulanması, PKK sorunu, AB ve NATO ile ilişkiler bunlardan bazıları.
Türkiye, olayların hızı ve açıklamaların yoğunluğundan, gelişmeleri soğukkanlılıkla takip etme fırsatı bulamıyor. Amerikan istihbarat örgütlerinden CIA, Suriye’de muhaliflere silah ve eğitim verme operasyonunu sonlandırırken, ABD ordusu PKK/PYD ile ilişkilerini genişletip derinleştiriyor. Öte yandan, terör örgütü listesinde yer alan grupların İdlib’de nüfuzları artıyor. Açıklamalara bakılırsa, bölge, hızla askeri operasyon gerektiren, “teröristler için güvenli bölge” sınıfına giriyor. Bunun anlamı, Rusya ile ABD arasındaki rekabetin İdlib’e yansıyacağı, kimin, kimler eliyle ve nasıl müdahale edeceğini görme vaktinin geldiğidir.
Öte yandan, ABD, artık PKK ile ilişkilerini gizleme ihtiyacı bile hissetmiyor. Türkiye’nin tepkilerine kulak tıkayarak PKK ile işbirliğine devam ediyor. Önce generaller, adından da ABD’nin IŞİD’le mücadele özel temsilcisi Brett McGurk PKK’dan memnuniyetini açıkça ifade etmekte sakınca görmüyorlar. McGurk biraz daha ileri giderek Türkiye’yi El Kaide ile bağlantılı terör örgütlerine yardım etmekle suçlayabiliyor. “MİT TIR’ları iddiaları” McGurk’un itham cümleleri arasında kendisine kolaylıkla yer bulabiliyor. PKK ise ABD ile iş tutmaktan öylesine memnun ki müttefiki ABD’yi, Türkiye geri adım atmazsa Rakka operasyonunu durdururum diye tehdit edebiliyor. Genel tabloya bakarak, önümüzdeki ayların, birazda gerilen ABD-Rus ilişkilerinin etkisiyle, tüm cephelerde sıcak geçeceğini ifade edebiliriz.
Bu köşe yazısı 01.08.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024