TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / Bengisu Özenç
Paris Anlaşması yürürlüğe gireli tam bir yıl oldu. Ülkelerin Anlaşma çerçevesinde beyan ettikleri Ulusal Katkılarını gözden geçirecekleri ve Anlaşmanın Kyoto Protokolü’nün yerini alacağı 2020 yılı hızla yaklaşırken, geçtiğimiz ay Bonn’da toplanan 23. Taraflar Konferansı’nda (COP 23) sürecin başından beri tekrarlanan önemli mesajlardan biri, beyan edilen katkıların iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini engelleme konusunda yeterince iddialı olmadığıydı. Zaman hızla daralırken, merkezi hükümetlerin iddialı hedefler koymak konusundaki çekingen tavırları, diğer aktörlerin eylemlerini çok daha kilit bir noktaya taşıyor. Özel sektör de bu aktörlerden biri.
İklim değişikliği ile mücadele etmeye yönelik eylemlerin yalnızca maliyet olarak ele alındığı günleri çoktan geride bıraktık. Artık eylemsizliğin, hareket etmekte geç kalmanın maliyetlerinden bahsediyoruz. Düşük karbonlu, temiz teknolojiler gittikçe büyüyen pazarları ile karşımızdayken, uzun vadeli politikalar, sektör yatırımcıları açısından da yönlendirici rol oynuyor. Peki, daha iddialı hedeflerle birlikte hızlanması muhtemel yatırımlar Türkiye açısından ele alındığında, yakalanabilecek fırsatlar neler?
Değerlendirme notuna erişmek için tıklayınız.