TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV'ın düzenlediği "5. Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu", özel ekonomik bölgeler, kümelenme politikası ve bölgesel ajanslar konularındaki tartışmalarla etkili bir kalkınma aracı bulma arayışıyla tamamlandı.
ANKARA - "Sanayi Politikasının Yönetişimi" temasıyla düzenlenen "5. Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu", 28 Ocak 2011 Cuma günü bölgesel kalkınma için kamunun elindeki araçların sorgulandığı tartışmalarla sona erdi.
TEPAV'ın ODTÜ Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar Merkezi (KBAM) işbirliğiyle düzenlediği sempozyumun ikinci ve son günü, bölgesel sanayi politikası aracı olarak organize sanayi bölgeleri (OSB'ler) ve teknokentlerin gelişimiyle mevcut sorunları hakkında değerlendirmelerle başladı. Sempozyum, kavram karmaşası süren "kümeler" ile kümelenme politikasında önümüzdeki dönem etkili olması öngörülen bölgesel kalkınma ajanslarının yapılanma sürecinin ele alındığı sunumlarla devam etti.
Etkileri analiz edilemiyor, yerelle uyum önemli
Sempozyum'da organize sanayi bölgeleri (OSB'ler)'ne ilişkin sunum yapan TEPAV Ekonomi Politikaları Analisti Esen Çağlar, bu bölgelerin artık sadece "sanayi parkı" özelliği taşımayıp, verdikleri hizmetlerle daha entegre ve karma yapılar olarak karşımıza çıktığını anlattı. Türkiye'de özellikle 90'larda hızla ülke geneline yayılan OSB'lerin 820 bin kişilik istihdam sağladığını söyleyen Çağlar, bu rakamın tam kapasite çalışma halinde 1.8 milyona çıkacağına dikkat çekti. Çağlar, OSB'lerin 40 yıl boyunca kanunu olmadan faaliyet gösterdiğini ve şu anda da yasal düzenlemelere devam edildiğini söyledi. Çağlar, süreçte OSB içi ile dışı arasındaki teşvik farkının sıfırlanmakta olduğunu ve burada kamunun bir karar vermesi gerektiğine de değindi. Neredeyse her ilde artık bir OSB olduğunu ancak bu yapıların etkileri konusunda elde fazla veri bulunmadığını belirten Çağlar, "Geçen yıl DPT bir çalışma yaptı, ancak rejimin temel amaçları belirsiz olduğundan gerçek etkiyi de analiz etmek zor" dedi. Çağlar ayrıca, bölgelerin yerel paydaşlarla arasında külfet ve menfaat ilişkisi olduğunu, burada denge kurmanın uyum açısından önem taşıdığını anlattı.
Konuya katkıda bulunan OSB Derneği Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncer ise, siyasi gerekçelerle kurulan bölgeler dışında OSB'lerin kümelenme açısından önemli örnekler olduğunu ancak yarattıkları istihdamın büyüklüğüne karşı sanayi stratejisi belgesinde yer almadıklarını belirtti. Tuncer, OSB'lerin yönetim sorunlarına ve yatırımları konusundaki denetim eksikliğine de değindi.
ODTÜ Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Canan Çilingir de, yeterli verinin paylaşılmaması nedeniyle bu bölgelerin etkisinin incelenemediğini ancak "hissedilen ve zannedilen" yararların bulunduğunu söyledi. Teknokentlerin aynı biçimde kurulmadığı gibi aynı sonucu da vermediğini belirten Çilingir, modele olumlu yaklaşımların yanında bunları "ileri teknoloji fantezileri" olarak niteleyenler olduğunu ifade etti. Çilingir ayrıca, teknokentlerde de teşvikleri içeren yasal değişikliklerin Meclis gündeminde olduğunu, ancak bu yapılarda teşviklerin tek çekici faktör olmadığını ve araştırmacılara yakınlığın büyük önem taşıdığını anlattı.
Toplantının öğleden sonraki "Kümelenme Politikası ve Yönetişim" konulu oturumunda konuşan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Program Uzmanı ve Danışmanı Murat Gürsoy, kümelenme konusunda süren kavram karmaşasından bahsetti. 2001 yılından bu yana halen kavramın anlamından rekabetçiliğin nasıl sağlanacağı noktasına doğru yol alınamadığını vurgulayan Gürsoy, bu yapılara ilişkin devletin pozisyonunun merak edildiğini söyledi. Gürsoy, sürecin tetiklenmesi ihtiyacının altını çizdi ve burada küme dostu desteklerin gerektiğine işaret etti.
DPT, ajanslarla kurulan diyalogdan ümitli
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Bölgesel Rekabet Edebilirlik Dairesi Başkanı Serkan Valandova ise, "Bir strateji bolluğu söz konusu ve hep katılımcılıktan bahsetsek de performansımızdan çoğu zaman biz de çok memnun olmuyoruz. Ancak şimdi politika diyaloğunu doğru uygulama şansı görüyoruz" şeklinde konuştu. Valandova, kümelenmede yönetişim yapısını ortaya koyacak bir çalışmayı kısa süre içinde açıklayacaklarını kaydetti.
Kalkınma ajanslarının da deneyimlerini paylaştığı sempozyumda konuşan İzmir Kalkınma Ajansı'ndan Çetin Haşar, bölgedeki kümeleri nasıl destekleyeceklerini tasarlama aşamasında olduklarını belirtti. Bölgede yoğunlaşma gösteren 14 sektör belirlediklerini söyleyen Haşar, "Güncel istatistiki verilere dayanan analiz çalışması ve bölgedeki kilit aktörler ile görüşmeleri içeren saha araştırması temelinde detaylı saptamaların yapıldığı çalışma sonucunda potansiyel sektör kümelerinden ilk ikisi 'endüstriyel havalandırma iklimlendirme ve soğutma' ile 'işlenmiş meyve - sebze' sektörleri oldu" dedi. Haşar, son olarak bu kümelerin yol haritalarını oluşturduklarını kaydetti. Haşar, çalışmalarda önemli kısmı sivil toplum ve üniversitelerden oluşan 38 üyeli kümelenme komitesinin destek verdiğini ifade etti.
DPT Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yaman da, kalkınma ajanslarının bölgesel ve sektörel boyutu bulunan yeni teşvik sisteminin oluşturulması sürecine çok katkı veremediğini ancak özel politika tasarımı konusunda ajansların bundan sonraki katkılarını artırma niyetinde olduklarını söyledi. Yaman, şöyle devam etti:
"Ajanslar kümelenme yönetişiminde önemli rol üstlenecek. Şu an faaliyetteler. Asgari insan kaynağı ihtiyaçlarını giderdiler. Biraz da bizim zorlamamızla bölge planları yaparak proje desteklerini uygulamaya geçtiler. Planlar beklediğimiz standartta değil ama önemli olan bu süreci işletmeleriydi. 600 milyona yakın kaynak kullandırabilecek duruma geldiler. Bir kısmı kullandırmaya da başladı. 7 bin proje başvurusu alındı, yenileri de gelmeye devam ediyor. Bunlardan seçilen 1.000 civarında proje ise uygulama aşamasında. Burada kaynak israfına neden olmamak için dikkatli olmalıyız. Bu süreci yönetebilmek için yakın diyalog gerekli."
Kümelenme için kıstas koymak gerek
Tartışmalara ilişkin genel bir değerlendirme yapan TEPAV Yönetişim Etütleri Direktörü Emin Dedeoğlu ise, kamunun artık kalkınmayı doğrudan teşvik eden aktör rolünden diğer aktörleri bu konuda teşvik edici rol üstlenen bir noktaya geçtiğini ancak bunu nasıl yapacağını pek de bilmediğini söyledi. Dedeoğlu, devletin bu noktada elinde teşvikler, özel bölgeler, kümelenme politikası gibi bir takım araçların bulunduğunu anlattı. Ancak teşviklerin yönetişim sorunları bulunduğunu belirten Dedeoğlu, OSB'leri de ne bölgesel kalkınmanın ne de yönetişimin etkin bir aracı olarak kullanmanın mümkün olmadığını ifade etti. Bu bölgelerin zaten potansiyel olan yerlerde talep gördüğüne ve yayılma etkilerinin sınırlı olduğuna değinen Dedeoğlu, yerelde külfet-menfaat dengesizliğine yol açabildiklerine de dikkat çekti. Bu noktada "Kümelenmeyi etkili bir araç olarak kullanabilecek miyiz?" sorusunu soran Dedeoğlu, burada alınması gereken kıstaslar olduğunu, örneğin teşvik mekanizması sağlanacaksa neyin küme olmadığının tanımlanması gerektiğini ifade etti.
Sempozyumun web sitesine ulaşmak için tıklayınız.
25/10/2024
25/10/2024
25/10/2024
16/10/2024
15/10/2024