TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
TEPAV'ın beşincisini gerçekleştirdiği "Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu"nun ilk gününde, sanayi stratejisinde bölgesel kalkınma boyutu ile bölgesel ve sektörel bazda uygulanmakta olan teşvik sistemi tartışıldı.
ANKARA - TEPAV'ın ODTÜ Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar Merkezi (KBAM) işbirliğiyle düzenlediği "5. Bölgesel Kalkınma ve Yönetişim Sempozyumu" başladı. "Sanayi Politikaları Yönetişimi" konulu sempozyum, alanın yerelden ve merkezden uygulayıcılarını, yerli ve yabancı akademi ile özel sektörden temsilcilerini biraraya getirdi.
Sempozyum'un 27 Ocak 2011 Perşembe günü gerçekleştirilen oturumlarında ağırlıklı olarak bölgesel kalkınma ajanslarında gelinen nokta, bir süre önce açıklanan sanayi stratejisi belgesinin bölgesel kalkınma boyutu, eski teşvik sisteminin değerlendirmesi ve yaklaşık 1.5 yıldır uygulamada olan bölgesel ve sektörel teşvikler tartışıldı.
Açılışta konuşan TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, bölgesel kalkınma konusunda Türkiye'nin tecrübenin tam ortasında bulunduğunu ve kalkınma ajanslarıyla başlayan deneyimin devrim niteliğinde olduğunu belirtti. Sak, "Bunları tam olarak nasıl kullanacağımızı biz de bilmiyoruz. Seçim dönemi para dağıtma yöntemlerinden diyen var ama ben o kanaatte değilim. Ajanslardaki heyecanı da görünce sürecin doğru yolda ilerleyeceğine inancım artıyor. Yapa yapa öğreneceğiz" dedi. Kalkınma ajanslarının bölge planları hazırlama sürecinde olduğunu hatırlatan Sak, bu ajanslara tek tek bakarken çevreleriyle ve birbirleriyle ilişki kurulmasına ihtiyaç olduğunu da vurguladı. Sak, sanayi ve ticaret odalarının ajanslara sahip çıkması gerektiği mesajı verdi.
Sak, daha sonra gerçekleştirilen tartışma bölümünde sanayi stratejisinde bölgesel kalkınma bileşeni olmadığı noktasına katılmadığını, yatay alanlarda bölgesel kalkınma unsurunun bulunmasının konunun düşünülmeye başlanmış olması adına sevindirici olduğunu söyledi.
"Sanayi Politikası ve Bölgesel Kalkınma" konulu açılış oturumunun başkanlığını üstlenen ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayda Eraydın ise, bölgesel gelişmişlik sağlanması, bölgesel farklılıkların azaltılması ve az gelişmiş bölgelere dinamizm kazandırılması gibi konulardaki arayışların yeni olmadığını ancak hazırlanan tüm plan ve programlara rağmen halen çözüm bekleyen sorunlar bulunduğunu belirtti.
Sürecin siyasileşme riskine karşı dikkat
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Thomas Farole de sanayi politikası yönetişiminde dikkat edilmesi gereken bazı noktalara işaret etti. Yoğunlaşılacak sektörlerin seçiminin önemli olduğunu ancak "en iyi sektör" diye bir şeyin olmadığını belirten Farole, bu noktada çok sayıda sektörün sürece katılmasını ve sınıflandırmaya gidilmesini önerdi. Farole, sektör ve bölgelere hangi hükümlere göre yardım edileceği konusunda şeffaf ve demokratik, yapılanların izlenip değerlendirmesinde ise bağımsız mekanizmaların kurulması gerektiğini vurguladı. Farole ayrıca, bölgesel politikalarla sanayi politikalarının zamanla siyasileşebildiğine karşı da uyardı. Avrupa Birliği (AB)'nin de bu anlamda Barca Raporu ile reform süreci yaşadığına işaret eden Farole, Birlik'in çok katmanlı yönetişim, reel koalisyonlar ve demokrasi, bölgelerde aşağıdan yukarıya deneyim ile yerel aktörlerin harekete geçirilmesi gibi kilit hususlar belirlediğini anlattı.
Yerel fikirlerden politikalar yaratmalıyız
Birmingham Üniversitesi'nden Prof. Dr. Michael Taylor ise, İngiltere ve Avusturalya'daki deneyimleri paylaştığı konuşmasında yerelden çıkacak fikirlerden politikalar yaratmanın önemi üzerinde durdu. Teorilerin uygulamaya geçişinde politik süreçte yaşanan sıkıntılardan bahseden Taylor, bu çerçevede danışmanlık almaktan ziyade yerelde yapılacak tartışma ve forumların önemli olduğunu belirtti. Taylor, yine yerelde iş yapma konusunda hizmet ve sermaye destekleri verilmesini, iş forumlarıyla ilişkilerin geliştirilmesini önerdi. Taylor, İngiltere'deki kümelenme politikasının bölgesel politika açısından yararlı olduğunu ve çalışmada sona gelindiğini de anlattı.
Toplantının öğleden sonraki kısmında çok kuruluşlu gruplara ilişkin bir analiz yapan ODTÜ'den Prof. Dr. Metin Durgut, gelişmekte olan ülkelerle ilgili bazı değerlendirmelerde de bulundu. Bu ülkelerde ekonomilerin çeşitliliğe geçerek büyüdüğünü, ekonomik gelişme için kamu politikalarının önemini koruduğunu, teknolojik ve inovasyon yeteneği geliştirme konularının yine politika hedeflerinin başında yer aldığını belirten Durgut; yerel yeteneğin geliştirilmesi ve yerel kalkınmada bölgesel sistemlerin önem kazandığını sözlerine ekledi.
Ankara Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Nuri Yavan ise, Türkiye'de 1998-2008 döneminde yatırımlara verilen teşviklerin yüzde 60'ının gerçekleştirilirken, yüzde 20-25'inin fire vererek "yatırım çöplüğü"ne gittiğini söyledi. Teşvik belgelerinin yüzde 80'inin Marmara Bölgesi'nde kullanıldığını belirten Yavan, bunların az gelişmiş bölgelere ulaştırılması hedefinin gerçekleşmediğini ifade etti. Yavan, 2009 yılında uygulamaya konan yeni teşvik sisteminin de eksikliklerinden bahsetti. Yavan, örneğin sektörel kümelenmeyi desteklemeyi öngörmesine karşın sistemde bazı sektörlere verilen teşviklerin kümelenmenin olduğu illere değil ülke geneline dönük olmasını eleştirdi. Sürece siyasi kaygılarla müdahale riskinden de bahseden Yavan, bir süre önce sisteme dahil edilen sektörlerin bunun bir örneği olması endişesi taşıdığını belirtti. Yavan ayrıca, teşvikler için bir izleme mekanizmasının kurulmasının önemini vurguladı.
Kalkınma ajansları politika belirlemede ortak olacak
Teşviklerin tek başına sanayileşme için yeterli olmadığını söyleyen Hazine Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı Feridun Bilgin de yeni sistemin süreç içinde eksiklerinin tamamlandığını anlattı. Bilgin, bu kapsamda beşinci bölge oluşturulmasını tartıştıklarını kaydetti. Bölgelerin teşviklerden yararlanma ölçütünde 2001 yılı sosyo ekonomik gelişmişlik endeksinin kullanılmasının eleştirildiğini ancak elde daha yeni veri bulunmadığını söyleyen Bilgin, ancak bunun için bir çalışma yapıldığını da söyledi. Bilgin, sistemin izlenmesi noktasında ise Müsteşarlık'ta bir birim oluşturulduğunu ve birimin görevleri arasında teşvik uygulayan kurumlar ile verilen teşviklerin sonuçlarını izlemek olduğunu bildirdi. Sisteme getirilen eleştirilerden bölge bazlı oluşunun AB uyumu gereği olduğunu vurgulayan Bilgin, ilçe bazlı taleplerin olduğunu ancak böyle bir durumda yatırımcının Orta Anadolu'nun doğusuna yönlendirilmesinin mümkün olamayacağını belirtti. Bilgin, kalkınma ajanslarının önümüzdeki dönem politika belirlemede ortak olacağını ve uygulama içine sokulacağını sözlerine ekledi.
Merkezi denetim illüzyonuyla yerelleşme çabası...
Günün sonunda genel bir değerlendirme yapan ODTÜ'den Prof. Dr. İlhan Tekeli, tartışmalarda bölgesel kalkınma için bir yandan adem-i merkeziyetçi yönetim biçimi desteklenirken, diğer yandan bu yapının merkezi/tek merkezden denetlenmesine ihtiyaç duyulmasını bir "illüzyon" olarak niteledi. Eşitsiz büyümeye karşı kürek çekme çabasının olduğundan bahseden Tekeli, başarısızlığa mahkum olmamak için daha mütevazı hedefler konup konamayacağını sorguladı. Tekeli ayrıca, mükemmel bir teşvik sistemi oluşturmanın mümkün olmadığına ancak yeni teşvik sisteminin bir öncekinden ileri olduğuna değindi. Kümelenme konusunda da mitleşmiş bir durum olduğundan bahseden Tekeli, kümelerin belli koşullarda başarısız sonuçlar verdiğini ve tartışılması gerekenin ne tür kümeler oluşturulması gerektiği olduğunu belirtti.
Sempozyumun internet sitesine ulaşmak için tıklayınız.
24/12/2024
23/12/2024
20/12/2024
16/12/2024
13/12/2024