TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.


Değerlendirme Notu / Hilmi Demir
Ahmed Şara, HTŞ’nin eski lideri şimdiki Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, ilk resmi ziyaretini doğduğu topraklara Suudi Arabistan’a yapmıştı. O günden bugüne Suudi Arabistan ile Şara arasındaki ilişkiler o kadar iyi gidiyor ki Suriye hem ciddi Suud sermayesi çekti hem de Suudilerin üst düzey ilgisine mazhar oldu. Suriye, Suudi Arabistan’dan altyapı, enerji, havacılık, turizm, sağlık, iletişim, otelcilik ve geri dönüşüm gibi birçok başlıkta 6 milyar dolarak yatırım aldı.
En son Ahmed Al-Şara ve eşi Latifa Al-Droubi, Riyad'da düzenlenen 2025 Gelecek Yatırım Girişimi Konferansı'ndaki tartışma oturumuna katıldılar. Riyad’da düzenlenen Gelecek Yatırım Girişimi (2025) sırasında servis edilen fotoğraf—Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bir yanında Jared Kushner, diğer yanında Ahmed el-Şara—yalnızca diplomatik bir nezaket karesi değil, Suriye’nin Arap dünyasıyla yeniden eklemlenişinin sembolik bir yoğunlaşmasıdır. Şara’nın söz konusu oturumda formüle ettiği “güvenlik–istikrar–kalkınma” denklemine ve Suudi Arabistan’ın bölgesel örnekliğine yaptığı vurgu, Suriye’yi Araplar içinde bir ulus-devlet olarak yeniden kurma iradesinin programatik ifadesi niteliğindedir. Özel oturumda Ahmed el-Şara, moderatöre şu değerlendirmeyi yapmıştır:
“Suudi Arabistan Krallığı’nın bölgede temsil ettiği kilit önemin farkındayız. Bu nedenle, güvenlik ve istikrar, ekonomik kalkınmaya bağlıdır; ekonomik kalkınma ise güvenlik ve istikrarla bağlantılıdır. Suudi Arabistan’ın bugün bölgede öncül örnek olarak temsil ettiği tam da budur. Suriye, bölgesel ve küresel konumunu hızlı ve tutarlı biçimde yeniden kazanabildi; bu, Suriye’yi seven tüm ülkelerin ve özellikle Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın liderliğindeki Suudi Arabistan’ın desteğiyle mümkün oldu…” Konuşmasının sonunda, doğduğu Suudi Arabistan topraklarını anarak bu tarihsel köklere vurgu yaptı.
Değerlendirme notunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.