TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bir yılın daha sonuna geldik. Önemli, ilginç, bazen de can sıkıcı olaylar yaşıyoruz. Gelecek yılın daha da hareketli geçeceği anlaşılıyor. Anlaşılan Suriye’den İran’a, Mısır’dan Irak’a kadar geniş bir bölgede yeni aktörler ve öngörülemez gelişmelere tanıklık edeceğiz.
Ortak payda: Yabancı cihadistler
Askeri ve politik gelişmeler bağlamında Suriye iç savaşı gündemden düştü. Öte yandan mülteci sorunu ve kayıplar bir trajedi olarak 2014’te devam edecek. Yine savaşın karakteri ve hedefleri değişirken Esad’ın iktidarda kalacağını ileri sürmek çok da iddialı olmayacaktır.
Cenevre-2 toplantısına giderken Rusya, ABD ve AB ülkelerinin öncelikli gündemini Esad rejimi ve mülteciler sorunu oluşturmuyor. Onun yerini “cihat eden yabancı savaşçılar” almış durumda. Özellikle, Kış Olimpiyatları öncesi Rusya’da artış gösteren terör saldırıları sorununun “ortak” olduğu algısını güçlendiriyor. Bu durum Esad’ın elini güçlendiriyor.
Öte yandan Kürtler, “terörle mücadele”de Esad rejiminin “doğal müttefiki” olmaya hazırlar. Bu yaklaşım onlara askeri, politik, diplomatik avantajlar sağlayacaktır. Bunun ipuçlarını da Cenevre 2’de görebiliriz.
Yeni cumhurbaşkanını ve seçim sürecini siyasi manevra için uygun bir zemine dönüştüren İran, gelecek yılı daha sakin geçirebilir. ABD ile kısa süreli uzlaşan İran, ekonomisini ve iç siyasetini yılın ilk yarısında toparlarken, yılın ikinci yarısını yeni diplomatik manevralarla geçirme şansını yakalamış görünüyor. ABD başta olmak üzere Batı’nın bu duruma fazlaca itirazı olmayacağı anlaşılıyor.
“Arap Baharı”nın gündemden düşmeyen ülkesi Mısır, 2014’te de ön planda olacak gibi görünüyor. General Sisi, otoritesini tahkim etmek amacıyla Müslüman Kardeşler’i terör örgütü ilan etti. Bununla da yetinmeyerek, Mursi’nin idamı da dahil tedbirlerini daha da sertleştireceği anlaşılıyor. Anayasa tartışmaları, artan terör ve şiddet generale meşruiyet sağlamakla birlikte işini zorlaştırabilir. ABD ve AB’nin Ortadoğu’ya “demokrasi ve ılımlı İslam gelmeli” fikrinin geri plana atılması askeri yönetimin elini rahatlatabilir. Sonuçta , “demokrasi ve özgürlük” yerine “istikrar ve güvenlik” fikri ön plana çıkacak gibi görünüyor.
Önümüzdeki yılın bir diğer konusu Irak olacaktır. Dünya kamuoyunda fazla ilgi uyandırmasa da bir yıl içinde Irak’ta terör ve şiddetten ölenlerin sayısı neredeyse sekiz bini buldu. Önümüzdeki yıl seçimlere gidecek olan Irak’ta, siyasi ortam daha da sertleşecektir. Hükümet kurmak zorlaştıkça terör kurbanlarının sayısında büyük bir artış olabileceğini söyleyebiliriz. ABD de aynı kaygıları taşıyor olmalı ki Irak hükümetine mücadele için yeni silah sistemleri veriyor. Son tahlilde “cihat” Batılılar ve Rusya için öncelikli ortak sorun olarak kalmaya devam edecek.
Fazla uzağa gitmeden sadece dört ülkenin durumu bile Türkiye‘yi etkilemeye devam edecektir. İç politikada hiç de alışık olmadığı sorunlar, yöntemler ve aktörlerle baş etmeye çalışan hükümetin bölgedeki gelişmelerden kaynaklanan risklerini göz ardı etmemeli.
Yeni yılın barış ve mutluluk getirmesi dileği ile.
Bu köşe yazısı 31.12.2013 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024