Arşiv

  • Temmuz 2024 (2)
  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)

    “Çözüm süreci” ve hükümetin kaygılarını anlamak

    Nihat Ali Özcan, Dr.07 Eylül 2013 - Okunma Sayısı: 1465

    Hükümet büyük riskler alarak PKK’yı dönüştürmeyi, çatışmalara son vermeyi ve sorunu çözmeyi hedefliyor. Gerek dünyadaki örneklere, gerekse sorunun kendi özelliklerine bakınca hükümetin işinin bir hayli zor olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hafta içinde yaptığı bir açıklamada bu husustaki kaygılarını samimi biçimde dile getirdi. Arınç’ın gazetelere yansıyan açıklamalara göre, hükümet de sonuçtan yüzde yüz emin değil. Bu tahlil anlaşılabilir bir durum ve bunun geçerli nedenleri var.

    Her ne kadar PKK sorunu bir demokrasi sorunu gibi lanse ediyor olsa da gerçekler oldukça farklı. Ortada demokrasi tartışmalarını aşan boyutlara sahip, karmaşık “etnik” bir sorun var. Nitekim Kürtlerin tamamını temsil ettiğini ileri süren PKK’ya göre demokrasinin kalitesi, düzeyi ve genişliği “etnik” siyasete izin verdiği kadar makbuldür. Bu nedenle “demokratik reformlar” hükümete zaman kazandırabilir, ancak örgütü bütünüyle tatmin edemeyebilir. Çünkü, PKK demokrasiyi ve reformları onu siyasi hedeflerine götürecek ortam ve araçları sağlayan taktik hamleler olarak görmektedir.PKK gibi sorunlarla uğraşan hükümetler üç büyük açmazla karşılaşırlar. Birincisi; hukuki ve siyasi düzenlemelerle “etnik kimliğe dayalı” hedefleri olan grubu tatmin ederken, diğer grupları “mutsuz” edebilirler. Çünkü yeni hukuki, siyasi durum uygulamaya geçtikçe ülkede dalgalanmalara neden olabilir ve işler daha da karışabilir.

    İkinci zorluk; PKK’nın erken iktidar hastalığına tutulmasının önlenememesidir. “Ateşkes” sürecinde ortaya çıkan yeni politik ve güvenlik ortamı PKK’ya “askerî ve politik açıdan” yeni fırsatlar sunmaktadır. Hükümet, örgütü bu durumun çatışmaları üst perdeden başlatacak fırsatlar dizini olmadığı konusunda ikna etmekte zorlanabilir. Başka bir ifade ile müzakere sürecinde devletin eylemsizliğinden/sessizliğinden faydalanan örgüt yeni kaynak ve elemanlara kavuştukça uzlaşmacı olmaktan çıkarak daha çatışmacı olabilir. Nitekim, Kolombiya ve Sri Lanka’da bunun örneklerini görmek mümkün.

    Bu bağlamda sorunun yönetilmesini daha da karmaşık hale getiren son faktör, örgütün Türkiye sınırlarını aşan boyutta olmasıdır. Bu durumda hükümetin yaptığı düzenlemelerin etkisi PKK genel siyaseti içinde fazlaca hissedilemeyebilir. Örneğin, Türk hükümetinin yaptığı düzenlemeler, Suriye, Irak ve İran’da da faaliyet gösteren PKK’nın genel algısını ve tutumunu tek başına dönüştürmeye yetmeyebilir. Bütün bunlar diğer gelişmelerle birlikte dikkate alınınca, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın kaygılarını anlamak daha da kolaylaşıyor.

    Bu köşe yazısı 07.09.2013 tarihinde Türkiye Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır