TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son on yıldır Irak'ta ve şimdi de Suriye'de bombalı araçlarla yapılan terör saldırıları sıradan olaylarmış gibi algılanmaya başlandı. Ciddi güvenlik problemi oluşturan bu ve benzeri terör saldırılarından Türkiye'nin de etkilenmemesi mümkün değil. Eylemler, patlayıcı dolu araçların insanların yoğun olduğu bölgelerde uzaktan patlatılması ya da içindeki canlı bombanın kendisini patlatması ile gerçekleştiriliyor. Bu eylemleri çok acımasız ve etkili hale getiren üç temel neden var. Birincisi; araçlarla fazla miktarda patlayıcı taşınabildiğinden verdiği hasar ağır ve can kaybı da o kadar fazla olabiliyor. İkincisi, iç savaşla birlikte devlet otoritesinin yok olması ve kamu düzenini sağlayacak kolluğun kalmaması eylemin kolaylıkla yapılmasına imkân veriyor. Son olarak, eğer bu bir intihar saldırısı ise önlenmesi daha zor ve sonuçları daha ağır olabiliyor. Çünkü intihar saldırılarını yapanlar, kaçış planı olmayan tek yönlü ve en uygun hedefe geldiğinde kendisini patlatabiliyor.
Türkiye, savaştan kaçan sivillerin hayatını kurtarmak için sınırları açtı ve kontrolleri de hafifletti. Elbette bu takdir edilmesi gereken insani bir tavırdır. Nitekim bugün Türkiye'deki mültecilerin sayısı 260 bini geçmiş bulunuyor. Maalesef gelişmeler dikkate alındığında bu sayının önümüzdeki günlerde daha da artmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.
Hükümetin "açık sınır" politikasının bir dizi "yan çıktısı"nın olması ise kaçınılmazdı. Bunlar, güvenlik, ekonomik, psikolojik, politik ve sosyal alanlar olarak listelenebilir. Nitekim savaş uzadıkça sınırın Türk tarafındaki köy, kasaba ve şehirlerinde bu yönlü sıkıntılar şimdiden baş göstermeye başladı. Elbette, Türkiye, politik, ekonomik ve sosyal sorunlarla baş edebilecek güçte ve kapasitededir. Fakat konu güvenlik boyutuna gelince işin şekli değişebilmektedir.
Güvenlik tartışmalarında sıradan polisiye olayları bir yana bırakırsak, terörizm riski gittikçe artmaktadır. Suriye'den kaynaklanabilecek terör riski hem artıyor hem de çeşitleniyor. Bu sadece PKK kaynaklı değil. Aynı zamanda Esad'ın Türkiye'ye yönelik niyetlerini de dikkate almalıyız. Yine, Suriye'de her geçen gün etkinliğini arttıran savaş ağalarının ve mafya faaliyetlerinin de güvenlik riskleri ürettiğini unutmamak gerekiyor.
Suriye'de etkili ve meşru bir otoritenin kurulmasının daha uzun zaman alacağı bir sır değil. Bu, Türkiye'nin daha dikkatli ve hazırlıklı olması demektir. Başka bir ifade ile Türkiye, güvenlik üretme kapasitesini sınırın iki yakasına da yaymalı ve etkili biçimde arttırmalı.
Bu köşe yazısı 16.02.2013 tarihinde Türkiye Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024