TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / M. Coşkun Cangöz
Yüksek enflasyon yaşadığımız 1990’larda iç borçlanmanın ortalama vadesi birkaç ay, faizler ise zaman zaman üç haneli seviyelerde olmak üzere yüksekti. Kamu açıkları ve borçlanma yapısının bir sonucu olarak 2001 yılında yaşanan kriz başta kamu bankaları olmak üzere ve çok sayıda bankanın likidite krizi yaşamasına neden olmuştu. Dolayısıyla her ne kadar kriz öncesi dönemde devlet borcunun GSYH’ye oranı görece düşük olsa kamu borcu krizin temel nedenlerinden birisiydi.
Krizden çıkışa yönelik olarak atılan adımlar kapsamında kamu bankalarının sermayelerinin güçlendirilmesi ve TMSF kapsamına alınan bankaların yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesi için Hazine kamu bankalarına ve TMSF’ye döviz ve TL cinsinden Devlet İç Borç Senedi (DİBS) ihraç etmişti. Gerek ihraç edilen bu DİBS’ler gerekse yüksek bütçe açığının finansmanı nedeniyle devlet (konsolide bütçeli idareler) borcunun GSYH’ye oranı 2000 yılında yüzde 50,1 seviyesindeyken 2001 yılında yüzde 100,8’e yükselmişti. Krizle birlikte iki katına çıkan devlet borcu özellikle iç borçlanmanın ortalama vadesinin 4,8 ay ve ortalama faizin de yüzde 99,6 seviyesinde olması nedeniyle sürdürülemez bir yapıdaydı. Dolayısıyla krizden çıkış döneminin öncelikleri arasında kamu borç yönetimi reformu da vardı.
Değerlendirme notunun tamamına erişmek için tıklayınız.