TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
rak-Suriye hattındaki gelişmelerden şimdiye kadar ilginç dersler çıkarmış olmalıyız. Bunları dört grupta toplayabiliriz.
Öncelikle ülkelerin, devlet dışı aktörlerin “dost, düşman” tanımının, ilişki biçiminin ne kadar elastiki, değişken ve çelişkili ilişkileri içinde barındırabildiğine tanıklık ediyoruz. İkinci olarak, hedef ülkelerin iç siyasetinin nasıl ve değişik araçlarla nasıl şekillendirildiğini görüyoruz. Üçüncüsü, petrolün iktidar inşasındaki rolüne tanıklık ediyoruz. Son olarak, güvenlik ortamının, çatışmaların karakterinin değişmesinin ülkelerin bakış açısını, doktrinini, organizasyonlarını nasıl etkilediğini, değiştirdiğini görebiliyoruz.
Sabah müttefik
Irak ve Suriye’de yaşananlar bir yandan ittifak ilişkilerine yeni boyut kazandırırken, bir yandan da var olanları sınamaya devam ediyor. ABD ve İran’ın yaklaşımları, ilişkilere yeni boyut kazandırmaya en güzel örnek. İki ülke IŞİD ve Esad konusunda zımni işbirliği içindeler. İran, Irak hava sahasından IŞİD’e operasyon yaparken, ABD’de Esad’ın hava sahasında benzer operasyonları icra ediyor. Ne de olsa iki ülkenin çıkarları bu alanda şimdilik kesişiyor. Oysa nükleer reaktörler konusundaki görüşmelerin, Haziran 2015’e kadar uzatılmasına rağmen iki ülkenin Basra’dan İsrail’e birçok alanda çatıştığı biliniyor.
İttifak söz konusu olunca diğer ilginç örnek Türkiye ile ABD arasındaki ilişkidir. Özellikle Esad rejimine bakış ve IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlarda PKK/PYD’ye verilen rollerle ilgili. Tarafların ortaklık ve zıtlıkları bir arada yürütme çabaları takdire şayan. Anlaşılan, Suriye/Irak ve IŞİD sorunu geleneksel müttefik anlayışımızı değiştirme zamanımızın geldiği söylüyor. Salonun birinde iyi müttefiklik ilişkisine dair nutuklar atılırken, yan tarafta saatler boyu devam eden sert tartışmaların yaşandığı bir dönemden söz ediyoruz.
Politikayı düzenlemek
Gelişmelerden çıkarmamız gereken ikinci ders, Irak örneğinde olduğu gibi, çıkarlar söz konusu olduğunda politik mimarinin sessizce ve uygun araçlarla ihtiyaca göre yeniden inşa edilebildiğidir. ABD/İngiltere ve İran, Irak hükümetinin kuruluşunda sessiz ve zımni birliktelik sergilediler.
ABD ve İngiltere Irak petrolünü uluslararası piyasalara sevk ederek bir yandan Bağdat ve Kürtleri bir araya getirirken, bir yandan da oyuna girmeye çalışan diğer oyuncuları ustalıkla dışarıda tutuyor.
Suriye ve Irak olayları geleneksel bakışımızı, örgütlerimizi ve çalışanlarımızı değiştirme zamanının geldiğini söylüyor. Halkı merkeze alan yeni çatışma alanlarında işler daha karışık. Eş zamanlı savaş, gerilla ve terörden oluşan bu hibrit form önümüzdeki dönemde güvenlik işlerinin nasıl olacağını gösteriyor.
Yeni döneme de uyum, adaptasyon profesyoneller kadar siyasi karar alıcıların da öncelikli hedefi olmalı. Konvansiyonel askeri kapasitenin kenarda ve diri olarak beklediği bir dünyada, rekabet alanında sahaya sürebileceğiniz aktörlerinizin niteliği, karakteri ve rollerini değiştirmelisiniz.
Yeni dönem, rekabet ve çatışma alanlarının ihtiyaçlarına göre iyi yetişmiş diplomatların, istihbaratçıların, özel kuvvetlerin ve polis asker karşımı özelliklere sahip, jandarmanın ön planda olacağını gösteriyor.
Bu köşe yazısı 05.12.2014 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024