TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Her askeri müdahale politik bir amaç için yapılır. Bu bağlamda IŞİD’e müdahaleye başlayan, aynı zamanda da geniş ve güçlü bir koalisyon oluşturma arayışındaki ABD’nin nihai hedefi de IŞİD’i elimine etmek. Nitekim askeri ve siyasi mahfillerde muhayyel koalisyonu nihai hedefe götürecek stratejiler üzerinde tartışmalar sürüyor.
Bu yazı müdahaleyi yapan taraf ya da tarafların politik amaçları ve stratejilerinden çok gelişmelerin Türkiye’ye etkilerine odaklanacak.
IŞİD gibi sınır aşan etkiye sahip, devlet dışı aktörlerin yaratacağı etkinin boyutlarını tam olarak kestirmek mümkün olamayabilir. Nitekim müdahale edenlerin kimliği, müdahale edilen sorunun karakteri, coğrafi konum ve müdahalenin niteliği doğrudan rolü olmayan aktörleri de etkiliyor. Bu çerçevede Türkiye, ister koalisyonun parçası olsun isterse olmasın, müdahalenin bazı çıktıları ile baş etmek zorunda kalacaktır.
Koalisyon kurulurken bazı soru işaretleri
IŞİD’e karşı, tarihin en ilginç koalisyonlarından birisinin kuruluşuna tanıklık ediyoruz. İran, Suriye, İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Kürtler ve kerhen Suudi Arabistan ile ABD’nin aynı safta yer aldığı zoraki bir koalisyondan söz ediyoruz.
Üyeler farklı motivasyon ve hesaplarla hareket ediyorlar. “Taktiksel” çıkarların ön planda olduğu koalisyonun ömrü, IŞİD sorunundan bile kısa olabilir. Çünkü İran gibi bölgesel aktörler daha büyük sorunlarda yeni ittifakın üyeleriyle rekabet halindeler.
Öte yandan, IŞİD gibi yapılar, zayıflığı avantaja çevirmeyi, koalisyonun sabırsızlığını bilerek hareket ederler ve uzun ömürlüdürler. Bölgesel ve yerel rekabeti, çıkar çatışmalarını iyi kullanırlar.
Muhtemelen müdahalenin her aşamasında, müttefiklerin strateji tartışmalarına, karşılıklı güven erozyonuna, yerel aktörlerle işbirliğine ve koalisyonun yeni biçimine dair tartışmalara tanıklık edeceğiz.
Öte yandan, her aktörün, IŞİD sonrası döneme dair farklı siyasi ve askeri beklentisi olacaktır. Ortaya çıkan boşluğun kim tarafından ve nasıl doldurulacağı, yeni aktörler ve rolleri tartışmaya açılacaktır.
Koalisyon ve ideolojik zayıflık
Koalisyonun en zayıf noktası “ideolojik” bütünlükten yoksun olmasıdır. IŞİD gibi “Sünni radikal” referansla hareket eden ve ideolojisiyle uluslararası çekim merkezi haline gelen bir yapıyı geriletmenin stratejik araçlarından biri de karşı ideoloji üretmektir. Koalisyonun, IŞİD perspektifinden, Hıristiyan, Şii birlikteliğinden oluşması hayati bir zayıflık olarak görülebilir. Bunu aşmanın yolu olarak Türkiye’nin koalisyonda daha aktif olması istenirse, bu durum yeni kararlar almayı gerektirebilir.
Koalisyon, IŞİD sorununa yoğunlaştıkça, bölgenin geleceği daha da muğlaklaşacaktır. Hazırlıklı olanların daha az, olmayanların ise büyük bedeller ödeyeceği yeni bir safhaya gireceğimiz ise kesin.
Türkiye ve IŞİD’e karşı harekât
Türkiye, IŞİD’e müdahale sürecinde ve ardından ortaya çıkacak siyasi tabloda yeni ve farklı sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu durum, ülkenin iç politikaya odaklandığı, on ay sonra yeni bir genel seçime gideceği ortamda daha da önem kazanıyor.
Bu bağlamda Türkiye’nin karşılaşacağı olası gelişmeleri, politik, güvenlik, insani ve ekonomik boyutlarıyla sınıflandırmak mümkün.
Bu köşe yazısı 26.08.2014 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024