"Hasarı sınırlandırmak mümkündür. Dış ve iç kredi kanalı işler hale getirilmeli,
kamu harcamaları yoluyla iç talep uyarılmalı, ekonomiye ek yabancı kaynak girişi acilen sağlanmalı..."
ANKARA- TEPAV "Türkiye Ekonomisi İçin Kriz Önlemleri" Raporu'nu açıkladı. Küresel krizin artık Türkiye'nin krizi olduğuna dikkat çekilen Rapor'da, "Ancak bu krizin yol açmakta olduğu büyüme ve istihdam kayıplarını sınırlandırmak mümkündür. Elinizdeki çalışma bu hedefe yönelik bir programın nasıl bir düşünce çerçevesine oturtulması gerektiğine yönelik tartışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmadan çıkan temel sonuç hasarı sınırlandırmanın mümkün olduğudur" denildi.
TEPAV Küresel Kriz Çalışma Grubu tarafından hazırlanan Rapor'da şu andaki gibi, hiçbir sistematik tedbir alınmaması halinde, 2009 yılında, Türkiye ekonomisinin yüzde 5,5 küçülmesinin oldukça yüksek bir ihtimal olduğu açıklandı. Bu tahmindeki riskin aşağı yönlü olduğu belirtilen Rapor'da, "Hiçbir sistemli iktisadi tedbirin alınmadığı ve IMF ile anlaşma imzalanmayan baz senaryoda işsizlik oranının Aralık 2008 sonundaki yüzde 13,6 düzeyinden Aralık 2009 sonunda yüzde 16,6 düzeyine yükseleceği tahmin edilmektedir. İstihdam kaybı açısından bakıldığında, 2009 yılında yaklaşık 1,2 milyon kişinin daha işini kaybetme riski bulunmaktadır" denildi.
Rapor'da yapılan bu çalışmanın amacının, önlem alındığında, bu ve bundan daha kötü sonuçların önlenebilir olduğunu göstermek olduğuna dikkat çekilerek, şöyle devam edildi:
"Bu rapor kapsamında sunulan çerçeve, üç temel alanda alınacak tedbirlerle, ekonomideki küçülme eğiliminin kontrol altına alınabileceğini ve istihdam kayıplarının sınırlandırılabileceğini göstermektedir. Bunlardan ilki, dış ve iç kredi kanalının kamu kaynakları da devreye sokularak yeniden işler hale getirilmesidir. Kredi garanti fonu mekanizmasına dayalı bir yöntem ile hem mevcut kredilerin yeniden yapılandırılması, hem de yeni kredi açılması hedeflenmektedir. Bu yolla, şirket bilançolarının daha fazla küçülmesinin önüne geçilebilecektir. Bu arada, Merkez Bankası reeskont penceresi ile bankalara, şirketler kesimine açtıkları krediye dayalı olarak likidite sağlanması prensibinin sisteme yerleştirilmesi alınan tedbirlerin etkinliğini daha da artıracaktır. İkinci alan, seçilmiş kamu harcamaları yoluyla iç talebin uyarılmasıdır. Burada ilke cari yıl etkisi en fazla olacak kamu harcaması kalemlerini doğru bir biçimde saptamak ve doğru alanlara kaynak aktarmaktır. Üçüncüsü, ekonomiye ek yabancı kaynak girişi acilen bu yıl için sağlanmalıdır. IMF ile yapılacak anlaşma bu çerçevede, özellikle bankaların sermayelerinin güçlendirilmesi açısından, son derece önem taşımaktadır."
Rapor'da alınacak tedbirlerin maliyetinin ise esasen kamu bütçesi üzerinde olacağı, ancak, bu tedbirlerin hayata geçirilmesiyle oluşacak başlangıç maliyetlerinin, tedbirlerin küçülme hızını sınırlandırıcı etkisi ile bir süre sonra düşeceğine dikkat çekildi. Her halükarda, iktisadi daralma ortamı nedeniyle bütçenin zaten hızlı bir bozulma süreci içinde olacağına dikkat çekilen Rapor'da, "Bütçenin, ileriki yıllarda alınacak tedbirlerle nasıl yeniden güvenilir bir belgeye dönüştürülebileceğine ilişkin inandırıcı taahhütler içeren çok yıllık bir mali disiplin anlayışının yerleştirilmesi önem arz etmektedir" denildi.
Rapor'da şu ifadelere yer verildi:
" Görülebileceği gibi, küresel kriz artık Türkiye'nin krizi olmuştur. Ancak bu krizin yol açmakta olduğu büyüme ve istihdam kayıplarını sınırlandırmak mümkündür. Elinizdeki çalışma bu hedefe yönelik bir programın nasıl bir düşünce çerçevesine oturtulmasın gerektiğine yönelik tartışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmadan çıkan temel sonuç hasarı sınırlandırmanın mümkün olduğudur. Türkiye'nin daha aktif bir iktisat politikası çerçevesine ihtiyacı vardır."