TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Değerlendirme Notu / Emin Dedeoğlu
Nerede kapsamlı bir mali yönetim reformu gözünüze çarparsa bilin ki öncesinde derin bir mali kriz vardır. Mali Yönetime ilişkin yapılar klasik “ bozulmadıysa tamir etme” ilkesine tabidirler. Aslında bu ilkeye sıkı sıkıya sarılanlar siyasetçilerdir. Normal şartlarda siyasetçileri mali alanda reform yapmaya ikna etmek zordur. Tuhaftır ki mali kurumları ve disiplini bozan da (bürokratların da katkılarıyla) siyasilerin kendileridir. Bir kere kriz çıkmaya görsün, en reformcu gene onlar kesiliverir.
Bu söylediklerim sadece dünyanın bu bölgesi için geçerli değil; aşağı-yukarı bütün ülkeler bu zoraki reform döngüsünü yaşamıştır. “KURALLI MALİYE POLİTİKASI” işte bu peşin yargıyı kırmak, maliye ve ekonomi politikalarına itibar kazandırmak için son 20 yılda giderek yaygınlaşmaya başlayan bir uygulama olmuştur. Son olarak 2010 yılında çıkan AB Borç krizi ile birlikte bütün Euro bölgesi ülkelerde artık “Mali Kurallar” ve bunları izleyen “Bağımsız Mali Kurullar” standart uygulama haline gelmiştir.
Aslında Türkiye’nin maliye politikası tarihi de kriz-reform-bozulma döngüsünün izlenmesi açısından çok ilgi çekicidir. Arada kısa süreli bir “MALİ KURAL” macerası biraz heyecan katmış olsa da, hikayenin trajik niteliğini değiştirmeyecek gibi durmaktadır.
Aslında başlangıç umut vericiydi. Yaşanan derin mali ve iktisadi krizden dersler çıkartılmış gibi duruyordu. Bir çok reform yasası birbiri ardına çıkartılmaya başladı, önce 2001 yılında Merkez Bankası Kanunu değişti. Merkez Bankası operasyonel bağımsızlığa kavuştu . Hazineyi doğrudan veya dolaylı olarak (Hazine’den senet satın alarak) finanse etmesi yasaklandı. Daha sonra 2002 yılında Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasası geçti. Bu yasa devletin borçlanmasını disipline ediyor ve şeffaflaştırıyordu. Yarı mali işlemleri (KİT’leri ve kamu bankalarını kullanarak mali işlem yapmak) kısıtlıyor, koşullu yükümlülükleri (hazine garantileri) disipline edip sınırlandırıyor, nakit dışı işlemleri (bütçeyle ilişkilendirmeksizin borçlanma operasyonu) kısıtlıyor ve geçmişte halı altına süpürülen ne varsa gün ışığına çıkartıyordu.
22/11/2024
20/11/2024
20/11/2024
19/11/2024
19/11/2024