Değerlendirme Notu / Ayşegül Taşöz Düşündere
Avrupa Birliği (AB)’nin Yeşil Mutabakatındaki ana hedeflerden biri, 2050’ye kadar net sera gazı emisyonunu sıfırlamak. Kömürden tamamen çekilmiş olmak ise bu hedefe doğru giderken elde etmesi en kolay kilometre taşlarından biri olarak tanımlanıyor.
Türkiye’nin kendine özgü yerel koşulları dikkate alınarak oluşturulması gerekecek enerji ve ekonomi politikalarında ise mevcut kurulu gücün yüzde 21’inin kaynağı olan kömürü ayrıca göz önünde bulundurmak gerekecek. Bu notta, Türkiye’nin yeşil dönüşüm gündemine katkı sunmak üzere, kömür ile ilgili üretim, tüketim ve yatırım alanındaki bazı temel analizlere yer verilmektedir. Bu analizler ile kömür kullanımına yönelik eğilimler, ülkeler düzeyinde incelenirken ülkeler hem geçmiş hem de mevcut pozisyonları ile kategorilere ayrılmaktadır.
Çalışma kapsamındaki analizler çerçevesinde, Türkiye’de kömürden çıkış stratejisi geliştirirken farklı patikalardaki bazı ülkelerin geçmiş ve önümüzdeki dönemdeki politikalarının başarılı örnekler olarak incelenebileceği veya takip edilebileceği tespit edilmektedir.
“Kömür politikalarını değiştirirken Türkiye hangi ülkeleri örnek alabilir?” sorusuna cevap verirken öne çıkan bazı eğilimler şu şekilde sıralanmaktadır:
- Son 40 yılda dünya genelinde kömür üretimi ve kömürden elde edilen enerji miktarı ikiye katlanmış durumdadır.
- OECD ülkelerinin küresel kömür üretimindeki payı yüzde 54’ten yüzde 21’e, AB ülkelerinin payı ise yüzde 27’den yüzde 5’e gerilemiştir. Türkiye ise kömür üretimini artırarak OECD ve AB ülkelerinin izlediği patikadan uzaklaşmaktadır.
- 1980’de en büyük 5 kömür üreticisi arasında yer alan iki Avrupa ülkesi Almanya ve Polonya olup AB'deki kömür üretiminin merkezini bu iki ülke oluşturmaktadır.
- Küresel anlamda kömür kullanımı artarken aslında bu eğilim dünyanın geneline yayılmış bir eğilimden ziyade özellikle Çin kaynaklı bir eğilim olarak tespit edilmektedir.
- Yüzde 48’lik payı ile en büyük kömür üreticisi olan Çin, dünya genelindeki kömür kaynaklı enerjinin de yüzde 52’sini tüketmektedir. Dünyadaki nüfusun yüzde 18’inin ve toplam küresel GSYH’nin yüzde 16’sının Çin’de olduğu düşünülecek olursa kömür üretimi ve tüketimi açısından Çin’in öne çıkan rolü daha net anlaşılabilmektedir.
- Doğal kaynakların bitimi ile kömürden çıkış er geç tüm ülkeler için önümüzdeki 150 yılda gerçekleşecek bir gerçek olarak öne çıkmaktadır.
- Almanya’nın 1980’de toplam enerji talebinin yüzde 41’ini kömür karşılarken bugün bu oran yüzde 18’e düşmüştür. Almanya, geçmişte Türkiye’den daha yüksek bir oranda kömür kullanımına sahip iken bugün Türkiye’nin kömür kullanım yoğunluğunun çok daha altına inmeyi başarmış bulunmaktadır.
- Her ne kadar kömürün yoğunluğu, Türkiye’ye kıyasla daha düşük olsa da Almanya’da kömürden elde edilen enerji miktarı (2,3 exajoule) hacim açısından Türkiye’den (1,7 exajoule) daha yüksektir.
- Polonya’nın kömür kullanım oranı zaman içerisinde ciddi bir düşüş kaydetse de yüzde 45’lik kömür payı ile Polonya halen küresel ortalamanın ve Türkiye değerlerinin (yüzde 26) çok üzerinde seyretmektedir.
- Kömürden çıkış sürecini başlatan birçok ülkede bu çıkışın petrol, doğal gaz, yenilenebilir enerji, nükleer enerji gibi farklı kaynakların payının arttırılması ile sağlandığı, tek tip bir reçetenin olmadığı tespit edilmektedir.
- Türkiye şu anda yenilenebilir kaynaklara yönelim konusunda diğer ülkelerin çok da fazla gerisinde kalmamaktadır. Ancak bundan 40 yıl sonra farklı kaynakların kullanımları arasında nasıl bir dağılım olacağı, bugünkü yatırımlarla belirlenecektir. Türkiye’nin ise planlama aşamasındaki yatırımları ile önümüzdeki dönemde kömüre en fazla yatırım yapmayı planlayan beşinci ülke olduğu görülmektedir.
- Türkiye’nin aksine yeni yatırım gerçekleştirilmeyen AB’deki birçok ülkenin mevcut santralleri emekliliğe ayırmak için de planları bulunmaktadır. Nitekim AB’deki yeşil dönüşüme hazırlıkla da uyumlu olarak 27 ülkeden 16’sının termik santrallerden tamamen çekilecek planları şimdiden gerçekleştirdiği görülmektedir. Diğer yandan emeklilik planlarının da eksikliği ile resmi bir kömürden çıkış planı olmayan ülkeler arasında yer alan Polonya’nın bu konuda atacağı adımları, Türkiye’nin kendi dönüşümünü planlarken yakından izlemesi faydalı olacaktır.
Özetle, Türkiye’nin geçmiş ve mevcut politikalarını inceleyebileceği ülkeler arasında; kömür kullanım oranını ciddi bir oranda düşürmüş olan Almanya ve mevcut santralleri ve kömür kullanım yoğunluğu ile kömür açısından yeşil dönüşüme adapte olmak için en fazla adım atması gerekecek ülke olan Polonya öne çıkmaktadır. Kömür kullanım oranı yüksek bir başka ülke olan Güney Kore’nin dâhil olmak için görece geç kalmış olduğu yenilenebilir enerji alanında ne gibi adımlar atacağını da yakından izlemek gerekecektir.
Değerlendirme notuna erişmek için tıklayınız.