logo tobb logo tobbetu

“Gelirin Ötesinde, Ortalamanın Ötesinde, Bugünün Ötesinde” Türkiye 189 ülke arasında 59. sırada çok yüksek gelişim endeksine sahip ülkeler kategorisinde yer aldı.
Haber resmi
11/12/2019 - Okunma sayısı: 3425

 

 

ANKARA – 2019 yılı İnsani Gelişme Raporu’nun lansmanı, TEPAV ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP Türkiye) ortaklığında 10 Aralık 2019, Salı günü TEPAV Binası’nda gerçekleşti. Toplantıya, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, kamu kurumlarının temsilcileri, yabancı misyon temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

21. yüzyılda insani gelişmedeki eşitsizliklerin tartışıldığı toplantı, TEPAV İcra Direktörü Güven Sak’ın açılış konuşmasıyla başladı. Sak konuşmasında raporun da başlıca ele aldığı konu olan, eşitsizlik kavramı üzerinde durdu ve Türkiye’nin rapordaki konumunu değerlendirdi. Sonuçları olumlu yorumlamasına rağmen, bununla yetinilmemesi gerektiğini söyleyerek daha gelişmiş bir dünya ve Türkiye için çağrıda bulundu.  Dünyanın her yerinde raporun ilk kez yayınlandığı yıldan, 1990’dan bu yana insani gelişim endeksinin ortalama %20 arttığının altını çizdi ve materyal açıdan daha zengin bir dünyada yaşamakta olduğumuzu belirtti. Bunun yanı sıra, daha kötümser ve mutsuz bir insanlık gözlemlemekte olduğunu paylaşarak eşitsizlikleri bu durum ile ilişkilendirdi. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin üzerinde duran Sak, tüm dünyada nüfusun yarısının bu eşitsizlikten etkilenmekte olduğunun hatırlattı. İnsani gelişimin yalnızca iktisadi ölçütlerle açıklanamayacağını ve çok boyutlu çalışmalar yapılmasının gerekliliğine de dikkat çekti. Raporun da sloganı olan “gelirin ötesinde, ortalamanın ötesinde, bugünün ötesinde” sözüne değinip geleceğe dikkat çekerek sözlerini tamamladı.

Toplantı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Claudia Tomasi’nin açılış konuşmasıyla devam etti. Günümüzde dünyanın pek çok yerinde çeşitli sebeplerle protestolara neden olan toplumsal huzursuzlukların olduğuna ve bu sebeplerin hepsinin ortak noktasının eşitsizlik ve/veya adaletsizlik olduğuna dikkat çekti. 1990 yılında İnsani Gelişme Raporu ilk kez yayınlanana kadar, gelişmişlik ölçütünün ekonomik büyüme olduğunu hatırlattıktan sonra, artık bunun tek ölçüt kabul edilmediğini belirtti. “Gelirin ötesinde, ortalamanın ötesinde, bugünün ötesinde” sözünü açıkladıktan sonra konuşmasına mevcut eşitliksizliklerin birçoğunda herhangi bir ilerleme kaydedilememesine ve yeni eşitsizliklerle karşı karşıya gelinmekte olduğunu ifade etti. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim değerlendirildiğinde; temel hizmetlere erişim konusunda insani gelişme seviyesi daha az olan ülkelerin ilerleme yüzdesi artarak, gelişmiş ülkeler ile aradaki farkı kapamakta olduğunu belirtti. Bunun aksine, gelişmiş eğitim söz konusu olduğunda, gelişmiş ülkelerin daha hızlı ilerlemekte ve bu konuda aradaki gelişmişlik farkını açmakta olduklarının tespit edildiğini aktardı. Eşitsizliğin doğumdan önceden başladığını ve birikerek bireyin yaşantısını etkilediğini belirtip, eşitsizliklerin direşken ve yapısal olmalarına rağmen kaçınılmaz olmadığını da hatırlatarak, harekete geçilmesi gerektiğini belirtti. Yeni eşitsizlikler yaratma potansiyeline sahip olan teknolojik gelişmelerden otomasyon ve yapay zekânın, işsizlik gibi negatif sonuçlar doğurma ihtimaline ek olarak doğru kontrol edilirse pozitif taraflarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlattı. İklim krizinden en fazla etkilenmekte olan kesimin düşük insani gelişmişliğe sahip ülkeler olduğuna değindi. Rapordaki istatistiki verilerin bir kısmının üstünden geçerek Türkiye’nin gelişme oranlarını dünya ile kıyasladı. Son 30 yılda insani gelişim endeksine göre Türkiye’nin insani gelişimi %40 artış gösterirken, dünya ortalaması yalnızca %20 olarak rapor edildiğini aktardı. Türkiye’nin insani gelişim endeksi değerinin 0.806 olarak açıklandığını ancak, eşitsizliğe uyarlanmış insani gelişim endeksinde %16,2 oranında kayıp yaşanmakta ve değerin 0.675’e düşmekte olduğunu belirtti. Ayrıca 2018 yılında ilk kez çok yüksek insani gelişmeye sahip ülkeler arasında sınıflandığını ve 189 ülke arasında 59. sıraya yükseldiğini kaydetti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksinde yer almakta olan 1-5 arası gruplardan (1 en iyi, 5 en kötü),  çok yüksek insani gelişmişliğe sahip olmasına rağmen 1. veya 2. gruplarda yer almayan 5 ülkeden birinin Türkiye olduğuna dikkat çekti. Son olarak raporun genel bir kaynak niteliğinde ve bir yol gösterici olduğunu, ülke özelinde farklı uygulamalara ihtiyaç duyulacağını, karar verme süreçlerinde yardımcı bir araç olarak kullanılmasını söyleyerek konuşmasını tamamladı.

Açılış konuşmalarının ardından, İnsani Gelişme Başkanı Vural Çakır’ın moderatörlüğünde, Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ve TOBB-ETÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nur Asena Caner’in rapor hakkında sunumları ile panel bölümüne geçildi. Caner, bireyin kendisini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduklarının minimalist bir yansıması olan eğitim, sağlık ve gelir üçlüsünün bu çalışmada temel ölçütler olarak kullanıldığına dikkat çektikten sonra raporun ele aldığı beş ana başlığa değindi. Bu başlıklar; aşırı mahrumiyetin azalmış olmasına rağmen aradaki gelişmişlik farkının halen çok fazla olması, yeni eşitsizliklerin doğuyor olması, eşitsizliklerin doğumdan önce başlayarak bireyin hayatı boyunca birikerek artması, eşitsizliklerin değerlendirilmesi için metriklerin gözden geçirilmesi gerektiği ve son olarak tüm bu eşitsizliklerle mücadele edebilmek için hemen harekete geçilmesiydi. Ayrıca 39 ülkede yapılan araştırmada, siyasi eğilimden bağımsız olarak bireylerin gelirin daha eşit dağılması gerektiği fikrine eğilimlerinin son 10 yılda arttığını aktarmış ve bu konudaki farkındalığın da artmakta olduğunu belirtmiştir. Yeldan ise; sunumunda farklı temaları bir araya getiren ve istatistiksel veriye dayanması nedeniyle önemli olan raporu “artık yeter çığlığı” olarak tanımladı. Ayrıca çağımızı endişeler çağı olarak isimlendirerek ve ekonomik büyümenin yavaşlamakta olduğunu hatırlattı. Küresel büyümenin niteliğinin istihdamsızdan ücretsize geçmekte olduğunu açıklayan Yeldan, gelişmiş ülkelerde iş gücü verimliliğinde azalmakta olduğunu bildirdi. Sermayenin içinde bile eşitsizlik ve adaletsizliğin mevcut olduğunu ve gelişmiş ülkelerin kar oranlarının gelişmekte olanlara göre fazla olduğunu kaydetti. Son olarak işçi üretkenliği ile ücretleri arasındaki farkın her yıl arttığına ve fosil yakıt kullanımına bağlı olarak iklimi, diğer canlıları, tarım alanlarını ve insan sağlığını tehdit etmekte olduğumuza dikkat çekerek konuşmasını tamamladı.

 

UNDP tarafından yayınlanan rapora ulaşmak için tıklayınız.

 

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Claudio TOMASI tarafından yapılan sunuma erişmek için tıklayınız.

 

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç YELDAN tarafından yapılan sunuma erişmek için tıklayınız.

Etiketler:

Yazdır

« Tüm Haberler