TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Gözlemler gösteriyor ki, işlerin yolunda gitmediği bir futbol takımında, teknik direktör değişikliği ile işleri bir miktar toparlamak mümkün olabiliyor. Sonuçta yeni teknik direktör yeni bir oyun planı oluşturabiliyor. Hele bir de birkaç oyuncu takviyesi yapıldıysa takıma ve yeni oyun planı iyiyse, işler yavaş yavaş rayına girebiliyor. Ancak, takım birden sınıf atlamıyor; mesela Türkiye süper liginde toparlanması, Avrupa şampiyonlar liginde iddialı bir takıma dönüşeceği anlamına gelmiyor. Üstelik kulübün başkanı yeni teknik direktörün işlerine karışmayacağını açıklasa bile, eninde sonunda huylu huyundan vazgeçmeyebiliyor; yeni teknik direktöre de rahat bir çalışma ortamı kalmayabiliyor. Sonuçta, eski tas eski hamam olabiliyor.
Dolayısıyla asıl mesele salt teknik direktör değişikliği değil. O elbette önemli ama yeni oyun planının ne olduğu, bu oyun planının takımın oyuncuları için uygun olup olmayacağı, uygun bir plansa ne ölçüde kulübün başkanının teknik direktörün işine karışmadan duracağı –mesela “fazla hücum oynuyoruz, falanca yerine filancayı sağ açık oynat” deyip demeyeceği, kısacası o kulübün bir bütün olarak nasıl işlediği daha önemli. Tabii bir de dışsal faktörler var; hakem camiası, spor basını vesaire. Onlar da az ya da çok takımın ahengini bozabilirler.
Türkiye ekonomisi açısından ele alındığında, “teknik direktör değişikliği artı iyi kurgulanmış oyun planı artı birkaç oyuncu takviyesi artı kulübün işleyiş biçimi (yapısı) artı kulüp başkanının tavır değişikliği eşittir ekonomide makule dönüş” denklemi kurulabilir. Açık ki eşitliğin sağlanması gerektiğinden, bu denklemin sol tarafından bazı unsurlar eksildiğinde denklemin sağ tarafından da bazı unsurlar eksilir; ‘makule dönüş’ yerine ‘yarı makule dönüş’ ya da ne bileyim, ‘az biraz makule dönüş’ falan gibi olur.
Kısacası, falanca bakanın yerine filanca bakanın gelmesinin neyi değiştireceğini tartışmak pek anlamlı gelmiyor bana. Bir ismin gelip bir çırpıda çok şeyi değiştireceği yanılsamasına yol açıyor. Ekonomide ipleri ele alacağı söylentileri çıkan isimlerden bağımsız olarak hatırlatayım: Bugüne kadar anlı şanlı kulüplerimize ne çok sayıda ‘dünya yıldızı’ transfer edildi; ne oldu? Hadi diyebilirsiniz ki “onlar basının abartmalarıydı, gençken dünya yıldızıydılar, buraya emeklilik projesi olarak gelmişlerdi”; olabilir. Peki, kovup gönderdiğimiz bazı teknik direktörlerin önemli ülkelerin milli takımlarında çok büyük başarılara imza attıklarına ne buyrulur?
Sorun, az önce yazdığım denklemin sol tarafının bir bütün olarak yerinde durmasında; durmuyorlarsa yerlerinde, geçiniz efendim.
Bu köşe yazısı 01.06.2023 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024