TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Enflasyondan arındırılmış (reel) eşik bir kredi faizinin üzerindeki reel faiz hadlerinden bankaların kredi açmak istemeyecekleri ve dolayısıyla o faizlerdeki kredi talebini karşılamayıp, tayınlamaya gideceklerini açıklayan önemli çalışmalar var. Yeni değil; mesela Nobel Ekonomi Ödüllü Stiglitz’in yazarları arasında olduğu çok bilinen bir akademik makalenin yayınlanma tarihi 1981. Özü şu: Reel kredi faiz haddi arttıkça kredi arzı belli bir eşik faiz değerine kadar artıyor; sonrasında bıçak gibi kesiliyor. Çünkü o yüksek reel faiz hadlerinde kredi talep edenlerin borçlarını ödeme niyetleri/güçleri yok. İyi şirketler piyasadan çekiliyorlar ve kredi talep edenler daha yüksek riskli projelere girişmeye yelteniyorlar.
Türkiye’de şu sıralarda krediye erişemeyen çok sayıda şirket var. Giderek artan şikayetler, kredi tayınlaması yaşanmakta olduğuna dair somut kanıt sunuyorlar bize. Ancak bu olgunun arkasındaki temel neden reel kredi faizinin çok yüksek olması değil. Aksine, TCMB, kredi faizinin enflasyonun çok altında kalmasına yol açan bir dizi önlem almış durumda. Bu kadar düşük kredi faizinde, kredi tayınlamasının gerekçesi olarak gösterilen nedenlerin ortaya çıkmayacağı açık. Peki, neden kredi tayınlaması var?
Sorun, mevduatın ve TCMB fonlarının bankalara maliyetinin yüksek olması da değil. Aksine, hem politika faizi hem de mevduat faizi TCMB’nin uygun gördüğü kredi faizinin altında. Sorun, açık ki oldukça yüksek düzeydeki riskimiz. Mevcut koşulların sürdürülemez olduğu ortada: Çok yüksek enflasyon, çok yüksek risk, tüm karşı koyma çabalarına karşın sürekli artma eğiliminde olan döviz kuru, çok düşük yurtiçi borçlanma faizi ve tefeci faizi düzeyindeki yurtdışı borçlanma faizi. Bu bileşim sağlıklı bir bileşim değil. Demek ki bu ortamda bankalar şirketlerin ileride önemli sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını (muhtemelen şimdiden kaldıklarını) ve borçlarını ödemekte zorlanacaklarını öngörüyorlar ve kredi arzını kısıyorlar.
Sonuçta şunu başarmış olduk: Enflasyonun çok altında kredi faiz oranı varken ve onun da altında faiz oranlarıyla açılacak kredileri fonlamak olanağı bulunuyorken, bankalarımız kredi açmakta nazlanıyorlar; kredi tayınlamasına gidiyorlar. Olaya iyi tarafından bakarsanız da şu: Genç iktisatçılarımız için bu mümbit topraklarda bayağı bir araştırma yapmak ve akademik yayın çıkarmak şansı var. Kredi tayınlaması yazınına yeni katkılar için bulunmaz bir fırsat.
Bu köşe yazısı 29.09.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024