TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Enflasyon oldukça yüksek bir düzeyde. Daha da yükselecek. Böyle bir ekonomide ücret ve maaş artışlarının yılda bir kez olması kabul edilebilecek bir politika değil. Alın mesela yılbaşında yüklü bir artış yapılan asgari ücreti. Şubat sonu itibariyle asgari ücret kazanan bir çalışanın alım gücü (reel asgari ücreti) 2021’in hem Ocak hem Şubat hem de Mart aylarındaki düzeylerinin altına düştü. Farklı bir ifadeyle, bir yıl öncesine göre daha kötü durumda asgari ücretli. Sadece iki aylık enflasyon bu sonuca yol açtı. Bir de gelecek ayları düşünün. Bu durumda, hiç olmazsa yılda iki kez yükseltilmesi gerekir asgari ücretin ve yılda sadece bir kez artırılan başka her türlü ücretin. Şüphesiz ne kadar yükseltileceği de önemli. En azından geçmiş kayıpların telafi edilmesi gerekir ve elbette büyümeden pay verilmesi.
Bu öneri dile getirildiğinde, böyle bir politikanın enflasyonu daha da yukarıya çekeceği ileri sürülüyor. Bu nedenle, üstü örtük bir biçimde de olsa, yılda birden fazla asgari ücret artışına gidilmemesi tavsiye ediliyor. Burada gözden kaçan temel bir olgu var. Şu: Enflasyonu yükselten birkaç neden var. Mesela döviz kurunun sıçraması ve sonra da artış eğilimine girmesi. Mesela kamu kesiminin kontrolünde olan malların ve hizmetlerin fiyatlarının uzun süre olduğu yerde tutulup, birden şok zamlar yapılması. Mesela enflasyonun çok altındaki finansal getirilerin tasarrufu caydırması. Bu nedenlerin arasında diğerleri kadar ağır basmasa da elbette ücret artışları da var. Ama diğer nedenlerle mücadele edilmesi bir tarafa, o unsurların daha fazla enflasyon doğurmasına yol açacak ekonomi politikaları izlenirken, enflasyonun belirleyicilerinden sadece bir tanesine odaklanılması biraz komik oluyor. Enflasyon tam gaz yükselmeye devam edecek, bunu önleyecek bir şey yapılmayacak ama aman biraz daha enflasyon yükselmesin diye ücret artışını dillendirmeyeceksiniz. Bu tür bir politika enflasyonu düşürmez ama yoksulluğu yaygınlaştırır.
Oysa Türkiye’nin riskini düşürecek ciddi bir politika paketi devreye sokulsa, enflasyonu belirgin biçimde ve uzun sayılmayacak sürede düşürmek mümkün. Bu programın başarı şansının yüksek olduğuna toplumu ikna edebilirseniz o zaman ücret ve maaş artışlarını eski (yüksek) enflasyona göre değil hedef aldığınız (çok daha düşük) enflasyona göre yapma şansınız olur. Yine yılda birden fazla ücret artışı yapabilirsiniz. Gerçekleşen enflasyon hedeflenenin üzerine çıkarsa telafi mekanizmalarını devreye sokabilirsiniz. Bu tür bir politika çalışan kesimden fedakârlık istemek anlamına gelir elbette. Ama bu tür bir programın maliyetlerini ağırlıklı olarak yüksek gelirli kesimlerin üstlenmesini sağlayabildiğiniz ölçüde ücretli kesimden isteyeceğiniz fedakârlık sınırlanır.
Bu köşe yazısı 15.03.2022 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.