TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
PayPal'dan tanıdığımız Peter Thiel, bundan 17 yıl önce Palantir'i kurmuştu. Sene 2003. Kamu güvenlik birimleri ile yakın ilişki içinde çalışan, adı Usame bin Ladin'in yakalanmasından COVID-19 takip sistemleri tasarımına pek çok projeyle anılan, Al'a (yapay zekay) dayalı veri madenciliği şirketi Palantir IPO'ya (halka açılma) hazırlanıyor. Değerleme 20 milyar dolar civarında olacak deniyor.
Peki, ne oluyor? Dünya, bu halka arzla bir nevi zengin veri çağından, akıllı veri çağına geçiyor bana sorarsanız. Gelin, Palantir'in hisse senetlerini halka satmaya karar vermesi ne anlama geliyor ve bu durum Türkiye'deki yeni devletçilik tartışmalarını neden yakından alakadar ediyor gördüklerimi bir bir anlatayım.
Zengin veri çağından, akıllı veri çağına geçiyoruz
Önce şirketin isminden başlayayım. Tolkien'in Orta Dünya tarihinde uzağı görmeye ve derin bilgi edinmeye imkân sağlayan palantirleri hatırlıyor musunuz? Efsaneye göre böyle yedi yuvarlak taş vardı. Kötü büyücü Saruman, elindeki tek palantir'e bakıp düşmanlarının hareketlerini uzaktan takip edebiliyordu.
Zaten Orta Dünya uzmanları, Saruman'ın kötü bir büyücü olmasının palantiri yalnızca günlük istihbarat toplamaya yarayan bir araç gibi kullanmasından belli olduğunu söylerler. Önemli olan dün ve bugün ne olduğunu değil, yarının nasıl olabileceğini analiz edebilme kabiliyetinin bilgisine ermekti. Palantir, asıl o işe yarıyordu. Malumat değil, bilgi sahibi olabilmek mümkündü palantir sayesinde. Şirketin adı işte tam da buradan çıkma. Zengin veriden akıllı veriye geçiş dediğim tam da bu esasen. Malumattan bilgiye geçiş bir nevi enformasyondan irfana geçiş gibi...
2003 yılında Palantir kurulduğunda, Steve Jobs'un bize ilk akıllı telefonu tanıtmasına tam dört yıl vardı. Başlangıçta daha bu kadar çok veri yoktu. Sonra Apple iPhone ile birlikte dünyada her yer veri oldu. Şimdi akıllı veri çağında eldeki veri hazinesini en iyi yönetebilen, onu en iyi konuşturabilen; en zengin, en müreffeh, güvenlik açısından da lider olacak. Ama unutmayın, bu ancak şimdilerde sahip olduğumuz zengin veri setine bakarak önemini kavramış olduğumuz bir hal.
Aynı Amazon'un ya da Uber'in halka açılması gibi, Palantir'in halka açılması da şirketin yaptığı işin manasını kavramış geniş bir yatırımcı kitlesinin artık oluştuğu varsayımına dayanıyor. Yapay zekaya dayalı veri analitiğinin önemini kavramış yatırımcı kitlesi ne kadar genişlerse, Palantir hisse senetlerine o kadar çok rağbet olacak, şirketin değeri de buna dayalı olarak o kadar yükselebilecek. Bir halka arzdan başka ne beklersiniz ki? Bu ilk nokta.
COVID-19 teknolojik dönüşümü hızlandıracak
Burada benim dikkatimi çeken ikinci nokta ise, COVID-19 salgını ile birlikte dünyada yeni teknolojik devrimin yavaşlamasının değil, hızlanmasının beklenmesi sanırım. Aksi takdirde bu konu, bu kadar hızlı gündeme gelmezdi. COVID-19 salgını ile birlikte, özellikle virüsle birlikte yaşamaya alışacağımız, güvencesiz çalışanların sayısının artacağı, işletmelerde otomasyonun hızlanacağı, üretilen veri miktarı katlanarak büyürken veriyi analiz edebilme kabiliyetinin de çağ atması gerekecek bir döneme giriyoruz. Küresel değer zincirlerinin yeniden yapılandırılması, bu süreçte tam da bu nedenle daha kolay olacak gibi duruyor doğrusu.
Dikkat edin, virüsle birlikte uzun süre yaşayacağımız bir dönemden söz ediyorum. Bu dönemde, virüse karşı alınacak mekânı yeniden tasarlama tedbirleri işletmelerde, hizmetlerde verimliliği hızla düşürecek. İşte bu küresel verimlilik düşüşünü dengeleyebilmek için daha fazla otomasyon, daha fazla robotlaşma gerekecek gibi duruyor. Neden? İnsanların hastalanma riski yüksek olacak diye elbette. Ayrıca bu dönemin genişletici para ve maliye politikaları da yoğun sermaye yatırımlarını kolaylaştıracak gibi duruyor.
Düşük faiz Palantir IPO'su için faydalı
Hadiseyi duyduğumdan beri aklımda olan üçüncü nokta ise halka açılma ile alakalı. COVID-19'un yarattığı hasarla baş etmek için gündeme getirilen genişletici para ve maliye politikaları ile birlikte, elindeki kaynakları bugünden yarına satın alma gücünü koruyarak aktarabilmek giderek zorlaştı. Negatif faiz demek, bugünkü satın alma gücünü azıcık azaltarak yarına aktarabilmek demek sonuçta. Böyle bir ortamda oralarda yeni şirketler fon toplamak için borsadan faydalanıyor. Bizim buralarda ise olsa olsa bit pazarına nur yağıyor. Açık. İstanbul Borsası, yaklaşık kırk yıldır hala işini hakkıyla yapamıyor ve bu nedense bize sanki çok normal geliyor.
Arsa-fabrika zengini devlet değil, akıllı devlet
İşçilerin makinelerle daha hızlı ikame edileceği, veri yönetiminin kalkınmanın temeli haline geleceği bir yeni dünyada, hukukun üstünlüğü ve iktisat politikalarının istikrarı çok daha önemli olacak. Bu ilk nokta. Türkiye'nin öncelikle yeni teknolojiler söz konusu olduğunda “Aman, bir şey kaçırdım mı?” halini bırakıp sakinleşmesi gerekiyor. Şimdiki halimiz, oyuncakçı dükkanındaki çocuktan farksız. Bu da ikinci nokta. Sonra kapsamlı bir hazırlık yaparak, nereye odaklanmamız gerektiğine karar vermemiz gerekiyor. Bu noktada sektör değil ürüne odaklanmak, sektör değil teknoloji seçmek gerekiyor. Ben sektör sayanların her bir sektörde kaç bin farklı ürün olduğundan habersiz olduklarını düşünüyorum doğrusu. Hem de hepsi farklı teknoloji düzeylerinde... Bu da üçüncü nokta.
Doğrudur. Devletin kuvvetli desteği olmadan bu açık teknoloji yarışında öne çıkmak mümkün değildir. Ancak bunun yolu 1930'larda yaptıklarımızı yeniden yapmaktan asla geçmemektedir. Keşke önümüzdeki vazife o kadar kolay olsaydı. Değildir. Zengin veri çağından akıllı veri çağına geçiş, arsa-fabrika zengini devlet değil, akıllı devlet gerektirmektedir. Eksikliğimiz tam da bu noktadadır.
Bu köşe yazısı 27.07.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024