TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Covid-19 salgınında yaşanan genel ekonomik kriz yanında tarım ve gıda sektöründe ciddi bir üretim krizi de gündemdedir. Bu dönemde sağlık hizmetleri ve gıdaya erişimin önemi tüm kesimlerce daha çok anlaşılır hale gelmiştir. Covid-19 küresel salgınının etkisiyle hemen tüm dünyada gıdaya erişim konusunda; çalışan kesimlerde ve küçük işletmelerde yaşanan kaçınılmaz gelir düşüklüğü, tarım-gıda zincirinde doğabilecek yetersizlikler ve kopukluklar, gıda talebi ve arzındaki daralmanın yaratacağı hızlı fiyat değişkenliklerinden kaynaklanacak aksamalar konusunda endişeler artmaktadır.
Yaşanılan süreçte, tarım ürünleri ve gıda üretimi faaliyetinde bulunan üreticilere ve girişimlere verilen her türlü destek olumlu karşılanmalıdır. Bununla birlikte, tarım ve gıda sektörünün yapısal sorunlarına yönelik bütüncül önlemler alma yerine alınan parçacı güncel önlemlerle sorunların çözümüne yaklaşmak yeterli olmayacaktır.
Bu kapsamda yaşananların bir bölümüne bakacak olursak; Tarım ve Orman Bakanı, 5 Nisan 2020 tarihinde ulusal basında yer alan bir basın söyleşisinde; üretimde bir aksama yaşanmaması için “bazı ürünlerde stok yapacağız” diyerek yazlık arpa, buğday ve kuru fasulye üretimini artırabilmek için bazı illerde hazine arazilerinin de tarıma açılacağı bir müjde olarak duyurmuştur.
Oysaki son 10 yılda tarımsal faaliyet yapılmadan boş bırakılan mevcut tarım arazilerinin işlenmesi daha önemlidir. Zira tahsisi yapılan mevcut hazine arazilerinin belli bir süre sonra amaç dışı kullanımı yaşanılan bir olgudur.
Yine, Tarım ve Orman Bakanı, 6 Nisan 2020 tarihinde Bakanlık internet sayfasında yer alan resmi açıklamasında; “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi Programı” başlatıldığını, yazlık ekim yapılabilecek alanlarda ekilişlerin yapılabilmesi ve tüm işlenen tarımsal arazilerin üretime katılması için bu kapsamda belirlenen 21 ilde (Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Bingöl, Çanakkale, Erzincan, Erzurum, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Muş, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Tokat, Uşak ve Yozgat) uygulanacağını açıklamıştır. Bu kapsamda, üreticilere belirlenen ürünlerin üretimi için kullanacakları tohumların % 75’ini hibe edileceğini ve Bakanlığın tüm ilgili birimleri ve diğer kamu kurum ve kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunmak suretiyle tedbirler almaya devam etmekte olduklarını belirtmiştir.
Program kapsamında, ekimi yapılacak ürünlerin “buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, mısır, ayçiçeği ve çeltik” olduğu belirlenmiştir. Söz konusu bu Program’da; ekimi yapılacak ürünler için 6.700 ton sertifikalı tohumları temin edileceğini ve yaklaşık 36.400 hektar alanda ekiliş yapılacağı belirlenmiştir. Böylece ekilişleri yapılan ve hasat edilecek olan ürünlerin toplam üretiminin yaklaşık 80.000 ton olacağı, neticede elde edilecek bitkisel ürünlerin üretim değerinin 220 milyon TL olarak hesaplandığı, proje bütçesinin ise yaklaşık 20 milyon TL olduğuna dair bilgiler paylaşılmıştır.
Öte yandan, Bakanlığı uzun yıllardır yatırım bütçesi kalemlerinden biri olan “Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi” kapsamında, 81 ilin her birine tarımsal üretim özelliklerine göre proje kapsamında bütçeden yeterli payın ayrılması, çiftçilere yapılacak tohum, fide, fidan dağıtımı gibi desteklerin bu Proje faslından karşılanması yapılması söz konusudur. Bu Proje’nin amacı “bitkisel üretimde verim ve kalitenin yükseltilmesi, yeni tür, çeşit, yöntem ve teknolojilerin yaygınlaştırılması, tarımsal mekanizasyon kullanımının artırılması” olarak belirlenmiştir.
İşte bu süreçte uygulama konulan Bitkisel Üretimi Geliştirme Programı’na ilişkin aşağıda yer alan ana başlıkları paylaşmak ve ilgili Bakanlığın bu konularda tedbirler alması ve hızla harekete geçmesi faydalı olacaktır:
İlgili yetkilerce ülkemizde, kamu ve özel sektör tohum stoklarının 2020 yılı için yeterli olduğu belirtilmektedir. Ancak çiftçinin üretimden uzaklaşması ve bu yıl yeterli tarımsal üretimin yapılmaması halinde patates, mısır, ayçiçeği dahil çeşitli tarımsal ürünlerde 2021 yılı ve sonrası için tohum stoklarında ciddi açıklar olacağı öngörülmektedir.
Her şeye rağmen uygulanması konusunda yeterince bilgilendirmenin yapılmamış olan Program, içinde bulunduğumuz dönemde önemli bir girişim olacak olup, yeterliliği tartışılmalıdır. Halen belirlenen 7 bitkisel ürüne yönelik sadece tohum desteği değil, diğer girdiler (gübre, ilaç, sulama suyu, enerji, vb.) için de belli oranda desteklerle birlikte elde edilen ürünlerin alım, işleme ve dağıtımının da içerecek şekilde tüm zincirin her aşamasındaki sistemlerin ortaya konulması ile belirlenen hedeflere ulaşılması mümkün olabilecektir. Ayrıca, Program kapsamında tohum desteği, uluslararası tohum firmalarının destekleme amaçlı değil, çiftçiyi destekleme amaçlı olmalıdır. Desteklerin yerine ulaşması için, ödemeler fatura karşılığı doğrudan üreten çiftçilerin hesabına yatırılmalıdır.
Yaşadığımız krizi ortamına rağmen tarımsal üretimin planlı bir şekilde artırılması, tüm yurttaşlarımızın yeterli ve dengeli beslenmesi açısından önemlidir.
Gelecek yazılarda, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından alınan diğer tedbirler, uygulamalar ve beklentiler konusunda tartışmaları sürdüreceğiz.
Fatih Özatay, Dr.
27/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024