TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Avrupa Birliği üzerine çalışanlar, Birliğin en büyük eksikliklerinden birinin “Savunma ve Güvenlik” ayağı olduğunu söylerler. Neredeyse bu 1950’lerden beri böyle. Bu günlerde konu yine gündemde. Üstelik geçmişten farklı, “Avrupa Ordusu” adını telaffuz ederek. Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sinem Açıkmeşe de bu değişime dikkat çekiyor. Çünkü AB’nin liberal ideolojisi ve “barış” felsefesi, resmi belgeler ve açıklamalarda “ordu” sözcüğünün kullanılmasından kaçınmayı gerektiriyordu.
Prof. Açıkmeşe, Birliğin 1999’da kurduğu yapıyı bile ordu olarak tanımlamaktan kaçındığını adını “Acil Müdahale Gücü” olarak ilan ettiğini belirtiyor. Dahası, doğrudan silahlı kuvvetleri kullanmak yerine, onu yumuşak operasyonların parçası haline getirdiğini belirtiyor. Bu günlerde gerek Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, gerek Almanya Şansölyesi Merkel’in açıkça “ordu”, üstelik “Gerçek Ordu” sözcüğünü telaffuz etmeye başlamaları bir şeylerin değiştiğini gösteriyor.
Açıkmeşe bu ifade değişikliğini birkaç nedene bağlıyor. Küresel Güvenlik ekosisteminin değişiminin AB’yi yeni arayışlara zorladığını belirtiyor. Üstelik, gündemde acil güvenlik sorunları var. İngiltere’nin AB’den çıkması Birliği savunma ve güvenlik konularında da etkilemiş görünüyor. Dikkatini Çin’e kaydıran Trump, AB üyesi ülkelerden ellerini taşın altına koymalarını, savunma harcamalarını hızla artırmalarını istiyor. Putin’in Kırım’ı işgali ve Ukrayna’yı istikrarsızlaştırması ve gittikçe artan siber operasyonları da kaygı nedenlerinden biri. Yine Kuzey Afrika, Libya, Suriye, Irak’ta süren, Avrupa’yı tehdit eden DAEŞ terörü önemli bir sorun. Dahası, Akdeniz’de devam eden mülteci sorunu da gündemdeki yerini koruyor.
İki liderin “Avrupa’nın gerçek bir orduya sahip olması” fikri, farklı mahfillerde ve sıkılıkla gündeme gelecek gibi görünüyor. Örneğin NATO’da. Yine, “Kâğıttan Kaplan” olarak tanımlanan bu kapasitenin nasıl geliştirileceği AB kurumlarında uzun uzun tartışılacak.
Ancak gerek Fransa, gerek Almaya için sorun burada bitmiyor. Sorun, egemen tavır “ordu muhalifliği-pasifizm” kadar, eldeki silahlı kuvvetlerin kapasitesiyle de yakından ilgili. Rusya, eylül ayında, 300 bin asker, bin hava aracı, 36 bin tank ve askeri araç ile 80 gemiyi binlerce km uzağa intikal ettirerek büyük bir askeri tatbikat yaptı.
Öte yandan, basına sızan, Alman ordusunun muharebe hazırlık durum raporu ilginç veriler içeriyor. Ordunun personel sayısı 180 bin civarında. Savaş uçaklarından 128 Typhoon’un 39’u, 93 Tornado’nun da 26’sı uçabilecek durumda. Yine, 62 taarruz helikopterinin 12’si, 125 nakliye helikopterinin 25’i, 224 Leopoard tankının 105’i işler vaziyette. Deniz Kuvvetleri’nde de durum farklı değil. 13 fırkateynden 5’i hazırken, 6 denizaltının tamamı servis dışı.
Fransız Cumhurbaşkanı Macron iktidara geldiğinde savunma harcamalarını keseceğini ilan edince, Genelkurmay Başkanı General Villers bu tutuma tepki göstererek istifa etti. Bu gidişle, “2020 varmadan duvara toslarız” diyen general, Fransız ordusuyla ilgili ilginç bilgiler de verdi. Helikopterlerin 2/3 servis dışı ve muharebe araçlarının yaşı 40’ın üstünde dedi.
Anlaşılan, Trump’ın AB üyesi ülkelerden savunma harcamalarını artırmalarını isterken, ordularının etkinliği konusunda yeterince bilgi sahibi. Üstelik AB’nin “Gerçek Ordu Kurma” sevdasından önce, mevcut orduları elden geçirmeye ihtiyacı var gibi görünüyor.
Bu köşe yazısı 20.11.2018 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024