TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Son günlerde Fırat’ın doğusundan Türkiye’ye yönelik tahrik ve tacizler artınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları da yoğunluk kazanmaya başladı. Bütün bunlar elbette bir tesadüf değil. Ne olduğunu, neden olduğunu anlamak için üç konuya odaklanmakta, hepsini birlikte ele almakta fayda var. Bunlar, İran’dan başlayarak tüm bölgesel gelişmeler, Türkiye ve Irak’ta PKK’ya kaşı yürütülen siyasi ve askeri mücadele ile Suriye’deki askeri, siyasi tablo. Bu çerçevede yer alan tüm aktörlerin hedeflerini, ilişkilerini, önleyici politik, askeri ve diplomatik hamlelerini birlikte okumak gerekir.
Fırat’ın doğusunda sınır boyunca yığınak yapan PKK/PYD’nin zaman zaman açtığı taciz ateşleri Türkiye’nin topçu atışıyla karşılık buluyor. Örgüt, buna bir yandan düşük yoğunlukta ateşle cevap verirken, bir yandan da “müttefiki/hamisi” ABD’yi, Fransa’yı harekete geçirecek hamleler yapıyor. DAEŞ’e karşı yürüttüğü operasyonu askıya aldığını, bazı militanlarını kuzeye, Türkiye sınırına kaydırdığını ilan ediyor. Yine, Avrupa’da kamuoyu oluşturmaya yönelik açıklamalar, toplantılar gerçekleştiriyor. Aynı zamanda da Türkiye’de güveliği sarsacak, terör eylemleri yapmanın yollarını arıyor.
Anlaşılan, benzeri gelişmelere önümüzdeki günlerde de tanıklık edeceğiz. Fırat’ın doğusunda askeri hareketlenmeler artarken, bir dizi diplomatik, siyasi görüşme de olacaktır. Bu bağlamda merkeze PKK/PYD’yi koyduğumuzda örgütün faal olduğu İran, Türkiye, Irak ve Suriye’yi birlikte ele almak gerekir.
PKK, Suriye iç savaşını fırsat bilerek, ABD ve müttefikleri sayesinde siyasi ve askeri alanda önemli mesafe aldı. Önümüzdeki dönemde ABD’nin gölgesinde kalarak, Suriye’nin yeni siyasi mimarisinin çizileceği masada olmayı umut ediyor. Buna imkân sağlayacak büyüklükte coğrafyayı ve önemli bir nüfusu kontrol ediyor.
PKK, Suriye’deki kazanımların değerini biliyor olsa da son tahlilde bunun tek başına siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye yetmeyeceğinin de farkında. Örgüt için asıl olan, Türkiye’deki “etkinliğidir”. Bunun yolu ise “halk” desteğini muhafaza etmekten, kırda ve şehirde yeterli sayıda ve etkinlikte terörist bulundurmaktan geçiyor.
Kış mevsimine girdiğimiz şu dönemde PKK, askeri ve siyasi olarak İran, Türkiye ve Irak’ta sıkışmış görünüyor. Özellikle Türkiye’nin etkin olarak kullandığı teknik yetenekler PKK’nın “askeri” alandaki hareketlerini kısıtlarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel yönetim seçimleri öncesine dair çizdiği yol haritası da örgütün siyasi şevkini kırmışa benziyor.
Oysa Suriye, hem siyasi, hem askeri, hem de “sponsor” bolluğu nedeniyle PKK’ya büyük manevra alanı sağlıyor. PKK Fırat’ın doğusunda sınıra yığınak yapıp, mevzi kazarken, DAEŞ ile yürüttüğü çatışmalardan çekilme tehdidinde bulunurken, sadece Suriye’deki çıkarlarını değil, Türkiye’de açmaza giren “stratejisini”, hareket edemeyen militanlarını da rahatlatmanın yolunu arıyor.
Bu köşe yazısı 02.11.2018 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024