TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçen yazımda, Rusya’nın yeni tip savaşlar için beş farklı amaçla “Suriye’yi laboratuvar” olarak kullandığını söylemiştim. Sadece Rus ordusu değil, ülkenin diğer kurum ve görevlilerinin de bu yeni tip savaş, diplomasi ve istihbarat ikliminden faydalandıkları ortada.
Rus liderlere göre, Suriye iç savaşının sunduğu bir diğer fırsat alanı da şu: Farklı nitelik, karakter, çıkar, ilişki ve stratejilere sahip, “birbirine benzemez aktörleri” bir arada “idare etme” kapasitesi geliştirmek. İşin zorluğu ise, eş zamanlı, asimetrik savaş koşullarında, diplomasiden örtülü operasyonlara, istihbarattan doğrudan askeri güç kullanmaya kadar farklı yöntemler gerektiriyor olması.
Örneğin, aynı anda, NATO üyesi Türkiye ve PYD/PKK; İsrail ve Hizbullah; İran ve İsrail; Esad rejimi ve Suriye hava sahasını zaman zaman paylaştığı ABD ve müttefikleriyle ilişkileri kırmadan, dökmeden, çatıştırmadan “idare edecek” kapasite geliştirmek.
Öte yandan, “vekâlet savaşları laboratuvarına dönüşen” Suriye’nin diğer oyuncularını ve bu “devlet-dışı aktörlerin” karakterlerini de unutmamak gerekiyor. İran destekli Hizbullah, Afgan, İranlı Şii militanlar veya “yabancı terörist savaşçılar”, Suriyeli milisler ve ABD destekli PYD/PKK muharebe sahasında ve diplomasi masasında eş zamanlı “idare edilecekler” listesinde yer alıyorlar. Gerçi bu bölüm Sovyetler Birliği’nin farklı ülkelerde komünist partilerle geliştirdiği iş birliğiyle benzerlikler gösterse de bugün daha da karmaşık bir tablo söz konusu.
Dahası, iç savaşın neden olduğu mülteci sorunu, sivil toplum örgütleri, Birleşmiş Milletler, uluslararası yardım kuruluşları ve medya da “idare edilecekler” listesini zenginleştiren aktörler.
Gerçekten de böylesine karmaşık ilişkiler yumağını “idare etmek” tecrübe, eğitim, zekâ ve güç gerektirir. Hiçbir senaryo ve buna uygun tatbikat ortamı gerçeklerin yerini alamaz.
Nitekim dünyanın önde gelen orduları böylesine karmaşık “yeni tip savaşlarla” baş edebilmek için kendi ülkelerinde “muharebe laboratuvarları” kurmakla meşguller. Tabii ki sadece fiziki manada değil. Gerçeğe yakın olması için sivillerin yaşadığı, sesleri, kebap kokusu, kültürü, isyancısı, patlayıcısı, pususuyla yaşayan bir şehirden söz ediyoruz. Elbette “tipik bir Ortadoğu şehri” havası sunuyor. Örneğin, ABD’deki şehir savaşları eğitim merkezinde, Irak’tan gelen mülteci aileler günlüğü 265 dolara figüran olarak görev alıyorlar. En gelişmiş ve büyük olanı ise parasını ABD’nin ödediği, İsrail’de inşa edilen Baladia tesisleri.
Buna rağmen ne eğitim ne de fiziki koşullar asla gerçeği gibi olmuyor. Öte yandan, ABD’nin büyük masraflarla kurduğu yapay çatışma ortamlarını Ruslar canlı biçimde Suriye’de hayata geçirmiş görünüyor. Nitekim Rus Savunma Bakanlığı, ordunun Suriye’de 89 bin teröristi öldürdüğünü söylerken, sadece eğitimin eksik kalan kısmına değil savaşın eğitim ve laboratuvarda oluşturulamayacak “gerçeğine” işaret ediyordu.
Bu köşe yazısı 28.08.2018 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024