Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Wolfowitz’i götüren baskı şimdi Zoellick’e yöneliyor

    Güven Sak, Dr.14 Temmuz 2007 - Okunma Sayısı: 1641

     

    Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz yoğun baskılara dayanamayarak istifa etti. O zaman yazdığımız yazının başlığı "Washington'da Neoconlar için Avlanma Mevsimi Başladı" idi. Yazıda şöyle demiştik, hatırlayın. "Siz şimdi Wolfowitz partnerinin maaşını etik dışı bir müdahaleyle artırdığı için yoğun baskı altında zannedebilirsiniz, ama aslında Wolfowitz yolsuzlukla mücadele konusunda gözü kara yaklaşımı nedeniyle namlunun ucunda görünüyor" demiştik. Wolfowitz'in idealist bir neocon olarak, "âleme nizam verme" misyonunu, Dünya Bankası vasıtasıyla, devam ettirmesi sonunda başını yedi. Artık kala kala yaklaşık onbeş ayı kalan Başkan Bush Wolfowitz'i korumaktan vazgeçti. O gitti. Yerine Bush döneminin her derde deva ismi Robert Zoellick yeniden göreve çağırıldı. Robert Zoellick önce Dünya Ticaret Örgütü nezdinde ABD temsilcisi idi. Sonra Rice dönemi ABD Dışişleri Bakanlığı'nda müsteşar olarak görev yaptı. Derken özel sektöre geçmişti. Şimdi yeniden görev başında.

    Koltuğa alışamadan sorunlar başladı

    Temmuz ayının 12'sinde İngiliz Financial Times gazetesinde küçük bir haber vardı. Habere göre, Dünya Bankası'nın 24 yönetici direktöründen dokuzu Başkan Zoellick'e Dünya Bankası'nın 1996 yılından beri yayımlamakta olduğu "Yönetişim Göstergeleri"ni artık resmi yayınlarına dahil etmemesini isteyen bir mektup yazmışlardı. Çin ve Rusya, gibi ülkelerin direktörleri mektubu imzalayanlar arasındaydı. Yönetişim Göstergeleri Dünya Bankası'nın prestijli yayını "Dünya Kalkınma Göstergeleri" arasına Başkan Wolfowitz tarafından daha yeni eklenmişti. 2007 yılının Ocak ayında bankanın 24 yönetici direktöründen 10'u Wolfowitz'e, bu göstergelerin yayından çıkarılmasıyla ilgili bir mektup yazmışlardı. Wolfowitz, gerekeni yapmamıştı. Sonra o kampanya başlamış ve Wolfowitz görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Şimdi yeni başkan daha koltuğunda ikinci haftasını doldurmamışken aynı mektup yine gündeme geliyordu. Siz olsanız merak etmez misiniz? Nedir bu yönetişim göstergeleri diye bir etrafa bakmaz mısınız? Siz yorulmayın diye biz bir şeyler derledik, efendim. Buyurun konumuza.

    Biz, esasen, bu yönetişim kelimesinden hiç hazzetmeyiz. Ama yerine bir alternatif bulamadığımız için kullanmaya da devam ederiz. Ortada bir idare var, bir de o idarenin örgütlenme ve işleyiş biçimi. İşte yönetişim kelimesi, yönetimin örgütlenme ve işleyiş biçimini tanımlamak için kullanılıyor. Yönetişim demeyi sevmiyorsanız, "yönetim biçimi" gibi bir isim tamlaması kullanmanız gerekiyor. Lafı uzatmak istemeyenler için yönetişimden daha iyisi yok. Şimdi bu yönetişim ya saydam ve kontrole açık, yani iyi, ya da opak ve denetimsiz, yani kötü, oluyor. Yönetişim ne kadar iyi ise, işler ekonomi için, bir bütün olarak, o kadar iyi oluyor.

    Göstergeler 1996'dan beri yayınlanıyor

    Dünya Bankası, yönetişim göstergelerini, her ülke için 1996 yılından beri yayımlıyor. Ama göstergelerin resmi bir yayına eklenmesi bir yenilikti. Gösterge, altı kategoride, her ülkede yapılan algılama anketlerine dayalı olarak hesaplanıyor. Kategoriler şunlar: Katılım ve Hesap Sorabilme, Politik İstikrar, Kural Hakimiyeti, Yolsuzlukla Mücadele, Kamunun Etkinliği, Düzenleme Kalitesi. Niye bazılarının bu göstergeleri beğenmediği herhalde açık. Ülkenizi listede, bu kategorilerde, gerilerken görmek, oldukça politik bir mesele sonuçta. Nedense bu işten memnun olmayanlar da hep otokratik rejimler oluyor. Bir konuda hakları yok değil. Sonuçta bunlar algılama anketleri. Örneklem problemleri de var. Ama son derece etkin oldukları da herhalde tartışılmaz. Gürcistan'ın Türkiye'deki TV reklamları da Dünya Bankası'nın yaptığı bir algılama anketine dayanıyor sonuçta. Hani "Ve birinci: Gürcistan" diye anons yapıp duruyorlar o İngilizce, Türkçe altyazılı, reklamda. Çin ve Rusya gibi ülkeler neden mi mutsuz? Bakın aşağıda, dünyanın en kalabalık yirmi ülkesini "yolsuzlukla mücadele kategorisinde sıralarsanız, ne çıkıyor? Çin ve Rusya en altta kalıyorlar. Altta kalmakla kalmıyor, bir de geriliyorlar.

    Yolsuzlukla mücadelede Türkiye çok kötü durumda

    Peki, ya Türkiye'nin durumu? Bakın en kalabalık yirmi ülke listesinde, biz ABD'den hemen sonra beşinci sırada geliyoruz. O kadar da kötü değil miyiz? Yanlış. Kötüyüz. Lütfen ikinci tabloya bakınız. Yolsuzlukla mücadele konusunda, ilk dört ülkeden oldukça aşağıda bir noktadayız. Onlar en üst çeyrekte yer alırken, biz üçüncü çeyreğe yerleşmeye çalışıyoruz. Bu bir. İkincisi ise, 1996 yılından 2006'ya "yolsuzlukla mücadele" kategorisinde bir arpa boyu yol almış görünüyoruz. Bu da herhalde ayıp ve de Türkiye'nin son dönem iktisadi performansına hiç ama hiç yakışmıyor.

    Peki, diğer kategorilerde vaziyetimiz nedir? Katılım, kamunun etkinliği ve politik istikrar bahislerinde mesafe almış görünüyoruz. Kural hâkimiyeti ve yolsuzlukla mücadele de 1996 yılında olduğumuz yerdeyiz. Düzenleme kalitesi konusunda ise gerilemişiz. Düzenleyici otoritelere karşı, AKP'nin takındığı, anlaşılmaz, vurdumduymaz tavır göstergelere yansımış gibi duruyor. Unutmayalım da, bu konuya, ayrıntılı bir dönelim.

    Sizce Wolfowitz'in başını yiyen, Zoellick'i de götürür mü? Bakalım ona ilişkin kampanya nasıl olacak? Bakalım Zoellick ne yapacak?

     

    Bu köşe yazısı 14.07.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır