TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Referandum sonrası Kuzey Irak’ta bağımsız “Kürt devleti” tartışmaları tüm hızıyla sürüyor. Açıklamalar, ziyaretler, güç gösterileri gündemin ilk maddesini oluşturuyor. Gözden kaçan ve gelişmelerle organik bağları bulunan Suriye’de de ilginç olaylar yaşanıyor.
Suriye’de savaşın sonu göründükçe, Fırat’ın iki yakasında farklı kümelenmeler dikkat çekiyor. Bir yanda ABD’nin başını çektiği PKK/PYD, öte yanda Rusya ve İran’ın desteklediği Esad rejimi. Önümüzdeki aylarda gündemin Araplar arası mücadeleden PKK/PYD, Esad rejimi ilişkilerine doğru döneceğini ileri sürmek çok da iddialı olmaz.
Türkiye-Suriye sınırının kontrolü Kuzey Irak’a göre daha kolay. Duvar inşasının bitmiş olması da geçişleri engelleyici ve kuvvet tasarrufu sağlayıcı bir faktör. Ancak sınırın öte yakasındaki aktörlerin çokluğu, ölçeği, çıkar ilişkileri Irak’tan daha karmaşık görünüyor. Örneğin, İran için Irak Kürt bölgesindeki siyasi gelişmeler, PKK bağlantılı Suriye’deki gelişmelerden daha önemli. Suriye’de devam eden ABD-Rusya rekabeti, Irak söz konusu olunca daha az yoğunlukta görünüyor. PKK/PYD’nin Suriye’deki konumu ise Irak’tan farklı, hızla karakter değiştiriyor.
Gerek Rusya ve Esad, gerek ABD, Suriye’de devam eden Araplar arası savaşın ardından ortaya çıkacak yeni tabloda konumlarını güçlendirmek için “Kürtlere” yatırım yapmayı sürdürüyorlar. Rusya ve Esad rejiminin PKK ile ilişkileri 1970’lerden beri devam ediyor. İşbirliği çoğunlukla Türkiye’yi hedef aldı. Bu arada İran’ın ittifakı ve rolünü de unutmamak gerekiyor.
PKK/PYD’nin Suriye’de geleceğini belirleyecek üç önemli faktörden söz edebiliriz. İlki, ABD’nin Suriye’de Rusya ile rekabeti. İkincisi, Rusya’nın Suriye’de çıkarlarını koruyacak yeni siyasi modelde PKK/PYD’ye verebileceği rol. Üçüncüsü ise Esad rejiminin “muhaliflere” karşı PKK eliyle arayabileceği denge. Eğer Rusya ve ABD arasında rekabet devam ederse, ABD PKK/PYD’yi desteklerken, Suriye’de güç sahibi olmasını cesaretlendirecektir. Rusya bu tabloyu iyi okuduğundan PKK ile ilişkilerini sürdürmektedir.
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Kürtlerle özerkliği müzakere edebileceklerini söylerken, ABD-Rusya rekabetinde PKK/PYD’ye yeni rol önermekte, iç dengede müttefik arayışını sürdürmekte ve Türkiye’ye aba altından sopa göstermektedir.
Öte yandan, PKK bir yandan ABD ile işbirliğini sürdürürken, bir yandan da iplerini kaptırmaktan korkmaktadır. ABD’li yetkililerin Türkiye’yi ziyareti sonrası dillendirilen “Suriye Kürtlerini PKK’dan ayırmalı” fikri, PKK’yı hızla harekete geçirmiş görünüyor. PKK bir yandan Suriye’de kontrol ettiği bölgelerde Kuzey Irak Kürt bölgesindeki referanduma paralel “seçim yaparken”, bir yandan da yerel “liderleri” değiştirmeye girişti.
20’den fazla Suriyeli lider Kandil’e götürülerek, ideolojik eğitimden geçirildi. Ardından da fazlaca “demokrat ve popüler” görünen Salih Müslim ve Asya Abdullah’ı görevden alarak, daha “sert” liderleri sorumluluk pozisyonuna getirdi. Bütün bunlar bize, Irak ile meşguliyet sürerken, Suriye’de de ciddi gelişmelerin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
Bu köşe yazısı 03.10.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024