TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Kuzey Kore’nin nükleer bombaya sahip olduğu 2006’dan beri ABD’nin Uzakdoğu’da ciddi bir meşguliyeti var. Bu küçük diktatörlük ABD’nin iki yakın müttefikini doğrudan tehdit ediyor. Yarımadanın güneyinde yer alan Güney Kore ve Japonya. 2’nci Dünya Savaşı’nda nükleer bombalara hedef olmasının ardından derin travmalar yaşayan Japonya’dan söz ediyoruz. Refah ve eğitimi seviyesi yüksek her iki ülkenin kamuoyu işin ciddiyetini, “nükleer bombalara” hedef olmanın anlamını iyi biliyor.
Kuzey Kore, elini daha da güçlendirmek için sahip olduğu nükleer bombaları ABD topraklarına gönderebilecek uzun menzilli roket teknolojisi üzerinde çalışıyor. Mevcut bilgiler, orta menzilli füze teknolojisine sahip olduğunu gösteriyor. Bu durum ABD’yi her geçen gün endişelendiriyor.
Sorunu daha karmaşık hale getiren bir diğer unsur ise, nükleer bombaları ateşleme düğmesinin kimin elinde olduğu, hangi karar alma sürecine tabi olduğu. Başka bir ifadeyle, nükleer silahları korkutucu kılan sadece varlığı değil, kontrolünün kimin/kimlerin elinde olduğu. Kuzey Kore’nin diktatörlük düzeni göz önüne alınınca neden ABD ve müttefiklerinin kaygılandığı daha iyi anlaşılıyor.
Kriz tırmandığında ABD, üç farklı tepki vermeye başlıyor. Çin’den Kuzey Kore’ye mukayyet olması için “ricada” bulunuyor. Nükleer bombası olan fakat ekonomik durumu zayıf Kuzey Kore, her alanda Çin’e ihtiyaç duyuyor. Çin ise ABD’nin içinde bulunduğu zor durumu gördükçe, “arabulucu, sakinleştirici” rolüne biraz daha sarılıyor.
ABD’li yetkililer ikinci olarak, ortalığı sakinleştirmek için diplomatik turlara başlıyor. Geleneksel olarak ABD Dışişleri Bakanı bölgede, rutin, “sakinleştirici” turlarını yürütür. Son olarak, ABD donanmanın uçak gemilerini bölgeye göndererek Kuzey Kore’ye gözdağı, müttefiklerine de güven vermeye çalışır. Mevcut tabloya bakınca sorunun daha uzun yıllar gündemde kalacağını söyleyebiliriz. Ancak krizin küçük, büyük tüm devletler, siyasiler için öğretici yönlerinin olduğu açık.
Akla gelen ilk örnek, İran nükleer sorunu. Nükleer bombaya sahip Kuzey Kore’nin “birinci lige” yükselerek elde ettiği “dokunulmazlık” zırhı, İran için dayanılmaz bir çekiciliğe sahip olmalı. Muhtemelen İran, Uzakdoğu’daki gelişmeleri bu çerçevede izliyor.
Ancak, gelişmelerden ders çıkartan diğer tarafın ABD yönetimi olacağına şüphe yok. Kuzey Kore karşısında manevra alanının ne kadar daraldığını gören ABD, benzer tabloyu bu defa Ortadoğu’da, İran karşısında yaşamak istemeyecektir. ABD, bölgedeki vazgeçilmez müttefiki İsrail’in de ısrarıyla, yeni bir Kuzey Kore tecrübesi yaşamaması gerektiğine ikna edilebilirse önleyici tedbirler de gelebilir.
Bu köşe yazısı 25.04.2017 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
25/12/2024
Güven Sak, Dr.
24/12/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
23/12/2024
Selin Arslanhan
23/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
21/12/2024