TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Arap Baharı, Suriye sorunu, DAEŞ ve FETÖ ile mücadelenin PKK’ya ciddi avantajlar sağladığı kesin. Bütün bu olumsuzluklara rağmen devlet, PKK ile mücadelede orantısız güce, kaynaklara ve meşruiyete sahip. Bu durum “kesin başarının” garantisi değildir. Bu nedenle, siyasilerin, karar alıcıların bazı hususlarda dikkatli olmaları işin maliyetini azaltabilir.
Siyaset kurumu, PKK sorununda “politik hedefini” netleştirmelidir. Amaç, PKK’yı tamamen yok etmek mi, yoksa kabul edilebilir bir seviyede beklentilerini dönüştürmek midir? Bu beklenti hangi düzeyde kabul edilebilir?
Her bir alternatif, farklı askeri/polisiye mücadele, süre, ölçü ve yoğunluk gerektirir. Eğer “politik hedef” net değilse ya da değişken ise bir süre sonra kriz kapıda demektir. Sonraki her hamlede askeri/polisi ve kamuoyunu ikna etmekte zorlanabilirsiniz.
Dikkat edilmesi gereken ikinci husus, kamuoyunun beklentilerini iyi yönetmektir. Mücadelede kararlı, açık ve tutarlı olmak her zaman iyidir. Ancak günlük, taktiksel sonuçları abartmamak gerekir. Tek bir başarı veya başarısızlık genel gidişatı belirlemez. Bu nedenle kesin sonuç içeren ifadelerden kaçınmak gerekir.
Yine teknolojiyi abartarak kurtarıcı olarak görmek karar alıcıları zor durumda bırakabilir. Teknoloji önemlidir ama kesin başarının sihirli değneği değildir. Özellikle de hibrit mücadelede de. Askeri başarı, sahadaki askerin/polisin moral, motivasyon ve fiziki kapasitesine bağlıdır. Bu yüzden “insansız hava araçları” gibi teknolojik vasıtaların rolünü abartmamak gerekir. Aksi takdirde toplumu, kendinizi ve askeri/polisi hayal kırıklığına uğratırsınız.
Dördüncü olarak, PKK gibi terör örgütleriyle mücadelede zayiat kaçınılmazdır. Her ne kadar hukuken “suçlu” ile mücadele ediliyor olsa da, sahada ciddi ciddi küçük ölçekli bir “savaş” sürmektedir. Bu savaş,”karakteri icabı” generallerin/valilerin/müdürlerin değil her şeyden önce küçük rütbelilerin “savaşı”dır. Teröristler zayıflıkları nedeniyle kesin sonuçlu kitlesel çatışmaya girmezler. Az sayıda teröristin rol aldığı, “gerilla/terör” taktiklerini tercih ederler. Bu nedenle, asker ve polis kayıplarının çoğunluğu küçük rütbelilerden oluşur. Piramidal yapıda küçük rütbelilerin oranının fazlalığı, mücadelenin bire bir, dişe diş yürütülmesi bu sonuçta etkili olur.
Son olarak, Türkiye gibi aynı anda üç farklı terör örgütüyle mücadele ediyorsanız, analiz, yorum, itham, sembol, kurumlarla ilişkiler ve sözlerinizin nereye gittiğine dikkat etmelisiniz. Örgütlerden birisini kötülemek için kullandığınız dil, iddia, propaganda araçları, semboller, rütbeler, makamlar, kurumlar, diğer örgütlerle mücadelenize ciddi zararlar verebilir. Özellikle kurumların birbirlerine, astların üstlerine, üstlerin astlarına ve siyasilere, kamuoyunun hepsine güvenmeyecekleri bir tablonun ortaya çıkmasına neden olabilirsiniz.
Bu köşe yazısı 16.09.2016 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.