TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
HDP, Dolma-bahçe’de bir “mutabakat” metni olduğunu söylüyor. Uyulmasını istediği bu belgeyi hükümetin yok saydığı iddiasında. Hükümet kanadı ise tamamen farklı görüşte.
Sözü edilen “mutabakat”, PKK perspektifinden, çözüm süreci sonunda nasıl bir Türkiye’ye ulaşılacağını resmediyordu. Şimdi ise değil varılacak hedef, ortada süreci yürütecek aktörler yok. Sonuçta “mutabakat” öksüz kalmış görünüyor.
“Öksüz metindeki” hedeflerin hayata geçirilememesinin iki temel nedeni var. İlki, başlangıçta, müzakereciler arasında var olan güç dengelerinin süreç içinde değişmesi. Diğeri, sürecin geldiği aşamadan kaynaklanan “teknik” zorluklar. Kaldı ki metnin içeriği ayrı bir tartışma konusu.
Taraflar bu gün müzakereye başladıkları noktada değiller. Suriye ve Irak’taki gelişmeler, iç politikadaki güç kaymaları müzakerecilerin pozisyonlarını güçlerini ve önceliklerini kökten değiştirdi.
IŞİD, Batılı ülkeleri kaygılandırdı. PKK/PYD, IŞİD ile savaşarak avantajlar elde etti. Türkiye-Suriye sınırı boyunca coğrafi derinlik kazanırken, askeri kapasitesini artırdı ve sofistike silahlara sahip oldu. En önemlisi ise ABD ve AB ile nezdinde uluslararası meşruiyet ve görünürlük elde etti. Bu durum, PKK’da özgüven patlamasına neden oldu. Hükümet ise bu süreçte çeşitli suçlamalar ve baskılara maruz kaldı.
İç politikada ise güvenlik sorunları ve seçim sonuçları değişimi belirledi. PKK’nın legal alandaki cephe örgütü olarak HDP, önce Cumhurbaşkan-lığı, ardından da genel seçimlerden güçlenerek çıktı.
Bu tablo, bağımsızlık amacıyla “uzatılmış politik askeri strateji” izleyen bir örgütün namlusunun gölgesinde okunduğunda, Ak Parti için sürpriz oldu. Bazı bölgelerde devlet otoritesinin erozyona uğradığı görüldü. Sandıkta temsil ve siyasi rekabet silahla tahkim edilmiş, örgüt halkı kontrol altına almıştı.
Sonuçta PKK, askeri, siyasi ve psikolojik olarak güçlendi, HDP sandalye sayısını artırarak Meclis’e girdi. Ak Parti ise, azalan milletvekili sayısıyla “müzakereci” ehliyetini yitirdi.
Üzerinde durulması gereken diğer konu, “mutabakat metninin” öngördüğü konfederal düzen inşasının “teknik” ve psikolojik zorluğu idi. Radikal bir anayasa değişikliği gerektiren bu beklentinin topluma kabul ettirilmesi kolay iş değildi.
“Mutabakat metninin” öksüz kalmasına ve sürecin askıya alınmasına neden olan gelişmelerin benzerleri bu gün de gündemde. Türkiye’nin ABD ile IŞİD konusunda anlaşması, koalisyon veya yeniden seçim, tarafların pozisyonunu değiştirebilir.
İyimser bir bakışla, Ak Parti-CHP koalisyonunun müzakereyi canlandırma ihtimali var. Öte yandan, muhtemel bir erken seçimde “sessizlik” HDP için stratejik bir ihtiyaçtır. Bu gerçekliğin PKK’yı nasıl etkileyeceğini ise önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu köşe yazısı 31.07.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024