TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
YouTube maceramızı izleme fırsatı buldunuz mu? YouTube global bir internet video paylaşım sitesi. İçinde sinema, TV ve müzik kliplerinden kişisel videolara kadar her şey var. Hizmet bedava. İsteyen istediğini YouTube'a yerleştiriyor. İsteyen de istediğini oradan indiriyor. Güzelim yurdumuzda, 6 Mart 2007 ile 9 Mart 2007 tarihleri arasında YouTube girişleri yasaklandı. Birilerinin siteye yerleştirdiği bir videoyu engellemek için YouTube girişleri üç gün süreyle tamamen engellendi. İstanbul'dan bir değerli savcımızın açtığı dava sonucunda, memleketimizde internet servis sağlayıcılığının belkemiğini oluşturan Türk Telekom'dan, memleketimizin gençlerinin YouTube'a girişlerini tamamen yasaklaması istendi. Şirket kendisinden istenileni yaptı. YouTube, her zaman yaptığı gibi, yasal olarak problemli olan içeriğe sahip videoyu siteden temizledi. YouTube girişleri yeniden başladı. Bu arada biz uluslararası gazetelerin birinci sayfalarına düştük. Bu arada Türkiye'nin adı "internet sabıkalısı" bir dizi ülke ile birlikte anılmaya başladı. İran, Türkmenistan, darbe sonrası Tayland arasına bir de biz girmiş olduk. Sınır tanımayan hukukçuların, internet sabıkalısı ülkeler listesine Türkiye de eklendi. Biz bugün "yazık oldu, düşünce özgürlüğüne" filan demeyeceğiz. Konu ile ilgili tartışmalarda bu meseleyi herhalde pek çok kez duydunuz. Hayır. Ortada elbette bir gariplik var. Siteyi kapattığınızda, dünyanın her yanında herkesin izlemeye devam ettiği bir videoyu, bir tek kendi memleketinizde yasaklamış oluyorsunuz. Küreselleşme süreci işte böyle bir şey. Suçu bir tek kendi ülkenizde tedbir alarak engellemeniz mümkün olmuyor.
Bize kalırsa, YouTube macerası, Türkiye'nin küreselleşme sürecine intibak bahsinde ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdi. Müsaadenizle düzeltelim: Bize kalırsa, YouTube macerası, Türk yargısının, küreselleşme sürecine intibak bahsinde ne kadar hazırlıksız olduğunu gösterdi. Yok yere "serbest düşünceyi engelleme" konusundaki sabıka kaydımızı güçlendirmiş olduk. Aslında bu kadar büyük bir iş yapmasak, gürültü çıkarmasak, siteye girişleri tamamen yasaklamasak, Türkiye'nin adı serbest düşünceyi engellemeye çalışanlar listesinde yer almayabilirdi. Ama aldı.
Galiba İstanbul'daki yargı mensupları, YouTube'un ne olduğunu pek bilmiyorlardı. Müsaadenizle biraz bilgi verelim. YouTube 15 Şubat 2005 tarihinde kuruldu. Şirket, 13 Kasım 2006 tarihinde Google tarafından 1.65 milyar ABD Doları'na satın alındı. Reklam gelirleri ile yaşıyor. Çalışan sayısı 67. Bunun zihinlerimizde daha iyi canlandırabilmek için bizden bir şirketle karşılaştıralım, efendim. Geçenlerde özelleştirilen Tüpraş'ımızın piyasa değeri yaklaşık 8 milyar ABD Doları. Tüpraş bu değere 23 yılda 5153 çalışanla ulaşmış. YouTube'daki her çalışan iki senede 25 milyon dolarlık bir şirket değeri yaratırken, Tüpraş'taki her çalışan 23 senede 1.5 milyon dolarlık bir şirket değeri yaratmış. Bu fark neden böyle? Çünkü YouTube global. YouTube'un aylık ziyaretçi sayısı 20 milyon civarında. Sitede bulunan video klip sayısı ise 100 milyon dolayında. Bu durumda, vaziyetimizi görebiliyor musunuz? Biz bir adet pire için yüz milyon video klipe erişimi engellemiş oluyoruz. Atalarımız "pire için yorgan yakmak" deyimini çok önceleri bulmuşlardı. Ama YouTube'u akıl edemeyenlerin, YouTube'u kafalarında canlandırabilmeleri de çok zor olmalı. Acı olan şu ki, İstanbul'da YouTube ile ilgili kararı verenler, tam da o anda "pire için yorgan yakmak"ta olduklarını herhalde bilmiyorlardı. Sizce ortada bir yöntem yanlışlığı yok mu? Yargı sistemimiz dünden kalmış gibi durmuyor mu? Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, kurumsal altyapımız dökülüyor. YouTube macerası bize kurumsal altyapımızın nasıl dökülüp, saçılmakta olduğu gösterdi aslında. Ortada gören gözler için acayip bir ders var.
Hani "Kardeşim biz kendimizi tanıtamıyoruz" diyoruz ya. İşte YouTube olayında anlı şanlı bir iletişim kazası yapmış olduk. İnternette herkes her içeriği serbest mi bırakıyor? Hayır. Elbette değil. Avrupa Birliği'nin, 2000 yılından kalma, e-ticaret direktifini bilenler örnek veriyor. Buna göre, uyarıldığında, ilgili ülkedeki internet servis sağlayıcısının yasadışı içeriğe sahip olan videoları kendiliğinden filtrelemesi gerekiyor. Millet oralarda kocaman kocaman sitelere girişi engellemiyor. Yalnızca tek bir videonun filtrelenerek, ulaşımının engellenmesini sağlıyor. Bu arada kazanılan zaman içerisinde, örneğin, YouTube'a başvurup, yasal işleminizi tamamlatabilirsiniz. Ama anlaşılan o ki, bizim yargı mensuplarımız bu işlerin nasıl yapılması gerektiğini pek biliyorlar. İlle de uluslararası gazetelerin birinci sayfalarından YouTube'a mesaj iletmeyi tercih ediyorlar. Videoyu aslında Avrupa Birliği (AB) direktiflerine uygun olarak, internet servis sağlayıcısına filtreletebilecekken, herhalde o AB direktifini de bilmiyorlar. Yargı sistemimizde genel bir "bilmeme" durumu bulunuyor galiba.
İşlerin İran, Türkmenistan gibi halledilmemesi için YouTube'un ne olduğunu, nasıl işlediğini bilmek gerekiyor. Bunun için yargı sisteminizin küreselleşme sürecindeki gelişmelerden daha iyi haberdar olması gerekiyor. Ama yargı sisteminin tek problemi bu mu? Neden karşılıksız çekler için hiç kimse yargı sistemine başvurmuyor? İktisadi meselelerin neden yargı dışında halli isteniyor? OECD raporlarında neden yargı sistemimiz iktisadi büyüme sürecinin engelleri arasında sayılıyor? Türkiye'nin sorunu yasalar değil, zihinler. Sorun yargıçlarımızın ve savcılarımızın algılama kapasiteleri ile zihinlerinde. Yargı sistemimizin bir an önce kendisine çekidüzen vermesi gerekiyor. Biz YouTube macerasından bunu çıkartıyoruz.
Bu yazı 16.03.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024