TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Terör saldırısında şehit olan Savcı Mehmet Selim Kiraz’a Allah’tan rahmet diliyorum. Eylemi “terör” olarak tanımlamak için, teröristlerin kimliği, politik amaçları ve ileri sürdükleri nedenlerin hiçbir önemi yok.
Konu terör olunca, söz alan yorumcular bu ülkenin terörden çok çektiğini söylerler. Ancak her terör saldırısından sonra yapılan analizler, şikâyetler ve eleştirilerden geçmişten fazlaca ders almadığımız ortada.
Sorun politik olunca
Toplumun terör ve teröristler konusunda ortak bir görüşe sahip olmamasının temel nedeni, sorunun “politik” olmasıyla ilgili. Teröristler eylemlerini meşrulaştırmak için “siyasi” nedenler sıraladıklarında, ahlaken kabul etmemiz mümkün olmayan taktiklerde bile kendimizce mazeret üretmeye çalışıyoruz. Bu tavrımızla yalınız da değiliz. Çoğu zaman devletlerde “siyasi” nedenlerle böyle davranırlar.
Teoride, terör saldırılarının büyük sosyal, siyasal ve ekonomik altüst oluş dönemlerinde yoğunlaştığı ileri sürülür. Bu bağlamda, ülkenin etrafında olup bitenlere iyi bakmak gerekir. Üstelik seçimlere giderken politik tartışmaların yoğunlaşması, toplumun gerilmesi ve bölünmesi de “terör” eylemleri için uygun bir vasat oluşturur.
Teröristler eylemlerini bir “tiyatro” oyunu gibi sahnelerler. Amaçları mümkün olduğunca çok sayıda seyirciyle ulaşmaktır. Bunun için hedeflerini, yönetmelerini iyi seçip, zamanlamalarını iyi belirlerler.
Öte yandan, “medya ve terörizm” konularında bir arpa boyu yol alamadığımız da ortada. Sadece geleneksel medya ve terörizm konusunda değil. Sosyal medya ile ilişkileri nasıl düzenleyeceğimizi de bilemiyoruz. Anlaşılan bu alanda tartışmaları sonlandırmak için daha çok tecrübe, acı ve zamana ihtiyacımız var.
İdeolojik ön yargılar
Terörün nedenlerini anlama, açıklama çabaları ideolojik ön yargılarla mümkün değildir. Komplo teorilerine yatkınlığımız, zihinlerimizi bulanıklaştırıyor. Terör, istihbarat, örtülü operasyon gibi konuları tartışmaktan, dinlemekten keyif alıyoruz. Her soru ve soruna uygun, hazır ve mekanik cevap arayışımız kolaycılığımızdandır. Oysa sebep/sonuç ilişkisini analiz etmek, sebeplerini ortaya koymak merak, sabır ve emek ister.
Teröristlerin verecekleri zararı en aza indirmek için alınacak güvenlik tedbirlerinde bile ciddi fikir ayrılıklarımız var. Teröristlerin engellenmesi için gerekli güvenlik koşullarını oluşturmak, devlet görevlileri ve halkın el ele, teröristlerle zekâ, yaratılıcılık, tecrübe ve sabır yarışında bir adım önde olmasına bağlıdır. Üstelik teröristlerin kurallara uymak gibi bir derdi de yoktur.
Soğuk Savaş’tan kalma, NATO mirası terörün sınıflandırılması sorunu kafalarımızı karıştırmaya devam ediyor. Sınıflandırmayı düzgün yapamadıkça nedenlerini bulamaz, yeterli tedbirleri de alamayız.
Çeşitli terör saldırılarına dair uzunca bir listemizin ve geniş bir tecrübemizin olması bu sorunla baş etmemize yetmiyor. Maalesef kurumlar öğrenemiyor. Mücadele yöntemlerini, istihbarat üretmeyi ve operasyon kapasitesini muhafaza edemiyor. Sadece bireyler öğrenebiliyor. Öğrenen bireyler de çeşitli nedenlerle sistem dışına çıkınca, kurumsal hafıza sıfırlanarak tekrar başa dönüyor. Oysa aynı şeyleri örgütler için söylemek mümkün değil.
Bu köşe yazısı 03.04.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024