TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Ben Türkiye’nin hala ehem ile mühimi ayırt edemediği kanaatindeyim. Hep öyleydik. Hala da öyleyiz. Biz bu ülkede gündemimizi önceliklendiremiyoruz. Önemli ile en önemliyi birbirinden ayıramayan, gündemini önceliklendiremez.
Amerikan Havacılık Ajansı bugünlerde insansız hava aracı (İHA)’nın ticarileştirilmesine imkân verecek yasal çerçeveyi hazırlıyor. Bu İHA’lar, hani o askeri amaçlı saldırılarda yoğun olarak kullanılan İHA’lar. Genellikle bizim coğrafyamızda denenip mükemmelleştirilmişlerdi. Şimdilerde sivil hayata geçecekler. 2015 yılından 2020’ye sivil İHA piyasasının büyüme hızı yüzde 20’lere varacakmış. Askeri İHA sanayisinde ise yalnızca yüzde 5’lik bir büyüme bekleniyormuş. Yeni çıkan bir rapor tam da böyle diyordu. Nerede? Amerika’da. Öyle görünüyor ki, “Çöken Batı uygarlığı” askeri uygulamaları son derece tartışmalı olan bir teknolojiyi daha, gündelik yaşamımızın içine gözümüzün içine sokar gibi sokacak. Geliyorum diyordu, bakın işte geldi. Biz burada “yahu ne oluyor?” diye etrafı seyrederken, orada teknoloji bir tık daha yukarı çıkıyor. Biz daha “Milli tank mı yapsaydık?”, “Yok, yok milli ilaç daha mı iyi ne?” filan diye olduğumuz yerde sallanırken, orada İHA’lar günlük hayatın içine giriyor. Miki Maus iktisatçıları etrafı sarıp gündemi “faiz insin, ekonomi şahlansın”a kilitleyince böyle oluyor zahir. Ne diyeyim?
Zaten vaziyet patent sayılarından da belliydi. Amerika’da patent sayısı yılda 46 bin civarında. Almanya’da 16 bin civarında. Yeni yola çıkmış Çin ve Güney Kore’de girişimciler yılda ortalama 8 bin patent alıyorlar. Peki, Türkiye? Birden bir çukura düşüyoruz. Yıllık ortalama patent sayısı 389 Türkiye’de. Mutlu olmak isterseniz sırada daha yıllık 7 patentle Endonezya ve İran var. Mutlu olmak isteyenler o tarafa da bakabilirler. Ama İHA’ların sivil amaçlı kullanımı işte buralardan ortaya çıkıveriyor doğrusu. Ne bileyim? Ar-Ge destekleri açısından Almanya’dan, Fransa’dan iyiyiz ama yıllık patent sayılarında acayip nal topluyoruz. Bir şeyleri yanlış yaptığımız açıkça ortada ama neyi yanlış yaptığımızı oturup bir tartışmıyoruz. Etki analizi yapmayı hala akıl edemiyoruz. O zaman ne oluyor? İşte böyle millet İHA teknolojisini sivilleştirirken biz daha oturmuş, “milli tank mı yapsak milli ilaç mı?” diye etrafta dolanıyoruz. 2013 yılında, Türkiye’nin Ar-Ge’ye toplam harcadığı para Roche’un Ar-Ge harcamasının yarısı kadar. Hangi milli ilaçtan bahsediyoruz? Hangi teknolojiyi nasıl destekleyeceğimizi bilip önceliklendirmeden hiç bir şey olmaz. Dünyadan haberi olmayan hiçbir şey yapamaz. Boşuna Türkiye’nin sorunu bir önceliklendirme sorunudur demiyorum. Millet iş yapıyor, biz her konuyu aynı anda destekleyip aslında hiçbir işe destek olmuyoruz. Millet iş yapıyor, bize burada geyiğini yapmak düşüyor.
Bu İHA’lar konusunda yıllar önce “Bir İHA’yı uçurmak için kaç insan gerekir?” diye bir yazı yazmıştım. Global Hawk tipi bir İHA’yı 24 saat havada tutabilmek için yaklaşık 300 kişinin çalışması gerekiyordu. Hâlbuki insanlı bir F16’yı havada tutabilmek için gereken insan sayısı 100’ü geçmiyordu. Şimdi aynı İHA’lar artık sivil işlerde de çalışacaklarmış. Amerikan Havacılık Dairesi, her İHA’yı lisanslı bir pilotun kullanması gerektiğine karar vermiş. Ayrıca sivil İHA’lar yalnızca gündüzleri uçacaklarmış. Ben bunlar ne iş yapacak diye merak ettim. Doğrusu, raporu onun için okudum. Lojistik firmaları mal teslimatı için kullanmak istiyorlarmış ama bugünün İHA’ları daha yeterli duyarlılığa sahip değilmiş. Öyle nokta atışı mal teslimatı yapamazlarmış. O nedenle kent içi taşımacılıkta İHA kullanımı henüz söz konusu değilmiş. Ama kent dışında olabilirmiş. Enerji şirketleri mesela boru hattı güvenliği için İHA’ları kullanacakmış. Adam göndermenin yanı sıra güvenlik için iHA’lar etrafa bakabilirmiş. Tarım ve hayvancılık da İHA’ların olası yoğun kullanım alanlarından olacakmış. Kuşbakışı nereler sulanıyor, neresi sulanmıyor bakılabilirmiş. Yine aynı biçimde rekolte tahminlerinde kolaylık sağlanırmış. İnşaatta şantiye güvenliği için önemli olabilirmiş. Pek çok alan var ortada nitekim.
Bana sorarsanız, burada önemli olan şu: Dünyada daha önce olmamış işler oluyor. Yeni iş alanları ortaya çıkıyor. Orada İHA teknolojisi ticarileştirilirken, havacılık düzenlemeleri ne olmalı diye bakıyorlar. Biz daha bu konuları bilmiyoruz. Tartışmanın başında bile değiliz. Orada şirketlerin internete erişiminde ayrıcalıklar mı olsun yoksa eşitlik mi korunsun diye tartışıyorlar. Biz burada daha bu bölüme gelmiş filan değiliz. Orada internet bir iş alanı olarak daha nasıl zenginleşme kaynağı olur diye çalışıyorlar, bizim burada internet her gün neyi yasaklayalım odaklı bir kısırlaştırma operasyonuna uğruyor.
Orada ticaretle uğraşıyorlar, bizim burada her alanda siyaset baskın çıkıyor. Ticaretin elinin değdiği her iş canlanıyor. Siyasetin elinin değdiği her yer kuruyor. Orada işin ununa, burada ününe bakılıyor. Haliyle de ben burada olan biteni yanlış buluyorum ve sevmiyorum.
Bu köşe yazısı 03.03.2015 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024