TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Müjdeyi hemen vereyim: İzmir, İstanbul, Bursa ve Ankara, 2014 yılının en hızlı büyüyen kentleri listesinde ilk 10’a girdiler. Ben bir Bursalı olarak sevindim doğrusu. Ama sonra rakamlara baktım ve aklım biraz karıştı.
Geçtiğimiz hafta, Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü, 2014 Küresel Metropol İzleme Raporu’nuyayımladı. Böylece dünya şehirleri 2014 yılında nasıl büyümüş, görmüş olduk. 300 büyük şehir dikkate alınarak yapılan çalışmanın ilk sonucu şu: Dünyanın 300 büyük şehri arasında gelir ve istihdam artışında gelişmekte olan ülke şehirleri başı çekiyor. İkincisi, ilk 10’da 5 Çin ve 4 Türk şehri yer alıyor. Büyük şehirlerde hızlı iktisadi büyüme deyince akla ilk Çin ve Türkiye geliyor. Türkiye’den İzmir, listenin 2’ncisi, İstanbul, 3’üncüsü, Bursa, 4’üncüsü, Ankara ise 9’uncusu. Çin ve Türk kentleri dışında bir tek Dubai var ilk 10 içinde. Üçüncüsü ise, 2013 listesinde ilk 10’da olan 5 şehir, 2014 listesinde de ilk 10’da kalmış. Kalan 5’i değişmiş. Türkiye için bakarsanız, İzmir geçen yıl yine en hızlı büyüyen büyük şehirler listesinin ilk 10’unda yer almış. Bu yıl da ilk 10’da. Ne olmuş? Çin şehirleri irtifa kaybetmiş. Yerlerine aşağılardan Türk şehirleri gelmiş. Biz Türkler, dünyanın “en”leri listelerini hep pek severiz. Buyurun, listede Çin’den sonra ikinci sayılırız. Şimdi önce biraz sevinin. Hatta listeyi de bir inceleyin. Sonra da ben bu listeye baktığımda neyin hoşuma gitmediğini anlatayım ve birkaç sonuç çıkartayım, müsaadenizle.
Hızlı büyüyen kentler listesine şöyle bir bakınca, insanın kafası azıcık karışıyor. Çin ve Türk şehirlerinin büyüme dinamikleri arasında bir asimetri var. Listede iki parametreye bakmışlar. Bunlardan ilki, kişi başına milli gelirdeki artış oranı. Diğeri ise istihdamdaki artış oranı. İşte asimetri de tam bu noktada doğrusu. Çin şehirleri, kişi başına milli gelir arttığı için daha hızlı büyüyorlar, Türk şehirleri ise istihdam daha hızlı arttığı için büyüyorlar. Kişi başına milli gelir artışını istihdam artışına bölerseniz, bu oran, ilk 10’da yer alan Çin şehirlerinde 3’e yaklaşırken, ilk 10’da yer alan Türk şehirlerinde ise binde 3’e bile ulaşamıyor. Nedir? Her yüzde birlik istihdam artışına karşılık Çin’de kişi başına milli gelir yüzde 3 artarken, bizim şehirlerde her yüzde 1’lik istihdam artışı kişi başına milli geliri binde 3 bile artırmıyor. Çinliler çalışınca kişi başına milli gelirleri artıyor. Biz çalışınca zenginleşemiyoruz. Neden? Neden Türk şehirleri nüfus arttığı için listeye giriyor da, Çin şehirleri daha çok kentli nüfus zenginleştiği için ilk 10’dalar? Şimdi ortada böyle bir düzenlilik olması, sizin de canınızı sıkmıyor mu? Bence kesinlikle keyfinizi kaçırmalı. Ortada yapısal bir problem var gibi duruyor.
Peki, nedeni ne olabilir?
Birincisi, istihdam artışı tek başına ülkede kaç kişinin işsiz olduğunu ya da işgücüne katılmadığını dikkate almıyor. Kadınların işgücüne katılımının yüzde 30’larda olduğu bir ülkede işe giren bir kişi, daha çok kişiye bakmak zorunda kalıyor. Bir tek o çalışmaya başlayan kişinin üretkenliği ile birkaç kişinin kişi başına milli geliri daha yavaş artıyor. İşgücüne katılmayan ya da iş bulamadığı için katılamayanlar, kişi başına milli gelir hesabında ise dikkate alınıyorlar. O vakit, Çin’de işsiz daha azsa ve de kadınların işgücüne katılımı daha yüksekse ne oluyor? İstihdam artışı, kişi başına milli geliri de artırıyor. Millet daha hızlı zenginleşiyor. Kadınların evde oturduğu bir ülkede bereket olmuyor. Altını çizmiş olayım.
İkincisi, Türkiye’de istihdam edilen bir kişinin verimi, Çin’de istihdam edilen 1 kişinin veriminden daha fazla olabilir. Mesela ne olabilir? Daha çok, inşaat sektörü gibi kişi başına verimliliği az alanlarda istihdam yaratıyorsanız, çalışanların beceri düzeyi pek düşük ise, katma değer açısından bakıldığında zaten çer çöp üretiyorsanız, herhalde sonucu böyle olabilir. Neymiş? İnşaatçılıkla istihdam artar ama millet zenginleşmezmiş. Millet bir bütün olarak zenginleşmez ama milletin küçük bir bölümü arsa rantıyla Patek Philippe’lenebilirmiş.
Üçüncüsü, milletin zenginleşmediği bir yerde, işleri iç taleple taşımak da pek kolay olmaz. Yoksulluk azalırken, gelir dağılımının bozulması dedikleri işte tam da bu oluyor. Hedefi vasatlık olanın, nefesi çabuk kesilir.
Siz, Miki Maus iktisatçılarının “ekonomi tıkırında” geyiklerine bakmayın. 2015 yılında temkini elden bırakmayın. Ben şimdiden bir kez daha söylemiş olayım.
Tablo 1: Brookings Enstitüsü, 2014 Küresel Metropol İzleme Raporu’ndaki ilk 10 şehir
Bu köşe yazısı 26.01.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024