TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), evvelki gün doğru olanı yaptı. Temkini elden bırakmadı. Faizi indirmesine indirdi ama efektif olarak bakarsanız, bankaları hala iki haneli bir faiz oranından fonlamaya devam edecek. Kötü mü? Değil. Ben, 2015 yılının, Türkiye açısından, temkini elden bırakmama, dolduruşa gelmeme yılı olduğu kanaatindeyim. Ortada hem pozitif hem de negatif göstergeler var. Ekonomi kadar siyasetin de önem taşıyacağı bir yıl 2015. Nüansların önemli olacağı bir dönemin içinden geçeceğiz. Böyle bir dönemde ne yapmak lazım? Öncelikle “önce tarafını belirleyip, sonra ona uygun analiz yapan” Miki Maus iktisatçılarından sakınmak lazım. Tek parametrelik analizlerin hiçbirimizi kesmeyeceği bir sürecin başındayız. Not edeyim, nüansların önemli olduğu bir dönemde, genellemelerden kaçınmak, büyük fırça darbeleriyle yapılan resimlerden sakınmak gerekir. Bu yıl hepimize her konuda ayrıntı lazım olacak. Rakamları izleyeceğiz. Benden söylemesi. Gelin bakın nasıl?
Bir taraftan bakarsanız, petrol fiyatlarının yüzde 50 oranında gerilemesi, Türkiye’nin 2015 yılını kurtardı. Ben etrafta böyle analizler okuyorum. Şaşırıyorum. Petrol fiyatı düşüyor. Hooop, önce enflasyon iniyor. Malum fiyatlar aşağı inmiş oluyor. Başka? Cari işlemler açığı azalıyor. Malum petrol faturası önemli bir dış ticaret kalemi, o azalıyor. Daha başka? Faiz külliyetli bir miktarda düşüyor. Öyle ya, enflasyon inmiş, cari işlemler açığı problem olmaktan çıkmış. Daha ne olsun? Yetmiyor, bonus olarak, bir de Türkiye ekonomisi canlanıyor. Başka başka? İşsizlik filan düşüyor. Hoş yani. Bütün olumlu etkiler arka arkaya sahne alıyor. Neden? Dünyada petrol fiyatı düşüyor da ondan.
Ama ortada pozitif olanlar kadar, negatif etkiler de var. Petrol fiyatları düşüyor. Bu doğru. Türkiye’nin ithalat faturası da azalıyor. Bu da doğru. Ama petrol fiyatı dolar bazında belirleniyor. Lira bu yıl dolar karşısında külliyetli biçimde değer kaybederse, içeride petrol fiyatları düşmeyebilir. Enflasyon beklenmedik bir yere gidebilir. Lira neden dolar karşısında değer kaybedebilir? Amerikan ekonomisindeki toparlanma, doları dünyanın her tarafında daha değerli hale getiriyor. Orada faiz oranı 2015 ortasına doğru artmaya başlayınca, herkes yuvaya daha çok dönmek isteyecek. Petrol fiyatı kaynaklı enflasyon düşüşü doğrudan doğruya kurda ne tür gelişmeler olacağına bağlı. Bakalım orası nasıl olacak? Bitti mi? Bitmedi. İthalat faturası azalmazken, ilk aşamada ihracatımız petrol fiyatlarındaki düşüşten olumsuz etkilenebilir. Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarına bir bakın: Irak, İran, Körfez, Rusya. Hepsi de petrol ihraç ediyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşten mustaripler. Rusya’dan ve İran’dan gelen turistleri ise hiç saymıyorum bile. Başka? En son, İsviçre’nin euroyu bırakması ile euro dolar karşısında değer kaybedecek, bizim ihracat faturası dolar bazında daha da küçülecek, ithalat faturası aynı kalacak. Nedir? Cari işlemler açığının küçülmesi, o kadar da kolay değildir. O vakit, yurt içinde faizlerin hızla düşmesini beklemek de gerçekçi değildir.
Bir de işin şu taraftan gideni var: Avrupa Merkez Bankası parasal genişlemeye gitmek için adım atıyor. Türkiye’nin 2015 yılı kurtuluveriyor. Ne oluyor? Avrupa Merkez Bankası her ülkeden devlet tahvilleri satın almak üzere bir yeni program başlatıyor. Bunun üzerine Avrupa’da likidite artıyor. Faiz oranı düşüyor. O paralar olduğu gibi bize geliyor. Türkiye birden güllük gülistanlık oluyor. Ekonomi canlanıyor.
Yine işler o kadar kolay görünmüyor. Avrupa Merkez Bankası’nın bir tahvil alım programı başlatacağı doğru. Konu üzerinde Almanların da dâhil olduğu bir uzlaşma tesis edildi. Ancak Başbakan Merkel bir son dakika golü attı. Buna göre, her ülkenin merkez bankası, kendi ülkesine ait devlet tahvillerini satın alacak ve zararı her ülke kendisi üstlenecek. Almanya, her koyun kendi bacağından asılır stratejisi ile daha en başında başlayacak programı sakatladı bile.
Ama diyelim ki program başladı ve tutar umulmadık büyüklükte oldu. İyi tarafından bakalım. Yine de bugün dünden farklı. Dün dünyanın en büyük finansal piyasasında problem vardı. Kriz dolar piyasasının merkezindeydi. Fazla likidite Türkiye’ye geliyordu. Şimdi dolar cinsinden getiri oranları yükselirken, aynı etkiyi beklemek pek gerçekçi değil. Bu ilk neden. İkincisi ise, daha siyasi. Dün, New York Times, Financial Times, Wall Street Journal’daki Türkiye algısı bugünkü Türkiye algısı gibi değildi. Düne göre bugün köprülerin altından çok su aktı. Dünya değişti. Şeytan, ayrıntıda gizlidir dedikleri bu olsa gerek herhalde.
Benim şimdilik gördüğüm şudur: 2015 yılı ile birlikte memlekette, küresel eğilimlerle uyumlu bir trend oturuyor. Birincisi, Türkiye bundan böyle uzun dönem ortalamasının altında bir hızla büyüyecek. Yüzde 5’lerin hayli altında bir büyüme oranına razı olacağız. İkincisi, memleketin başat kırılganlık kaynağı olan cari işlemler açığı uzun dönem ortalamasının üzerine çıkacak. Yüzde 5’lerin üzerinde bir cari işlemler açığı meydana gelecek. Üçüncüsü, lira, dolar karşısında değer kaybetme baskısı altında olacak. Bu da memleketim enflasyonunu besleyecek. Enflasyonun yüzde 5’lere doğru gerilemesi pek de kolay olmayacak. Peki, burada neler yok?
2015 yılının siyasi meseleleri ve bu siyasi meselelerden kaynaklanabilecek çalkantılar yok. Önce seçim var. Sonra mevcut anayasal tasarımımızdan kaynaklanabilecek bir anayasal kriz ihtimali var. Çözüm süreci, Haziran’dan itibaren kendini dayatacak. Suriye, Türkiye’yi rahat bırakmayacak. Onları hiç dikkate almıyorum.
Başta da söylediğim gibi 2015 yılında temkini elden bırakmamak lazım. Miki Maus iktisatçılarından sakınmakta fayda var. Bu yıl hepimize her konuda ayrıntı lazım olacak.
Bu köşe yazısı 22.01.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024