TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Geçenlerde Diyarbakır’da bir profesyonel mühendis ile konuşuyordum. Hayatının hikayesini anlatırken, önce nasıl Almanya’da yüksek lisans, doktora eğitimi yaptığını anlattı. Daha sonra Güney Afrika’da profesyonel olarak çalışmıştı. Sonra ise “memleketin bana ihtiyacı var” diye düşünmüş ve Diyarbakır’a gelmişti. Şimdi Diyarbakır’da özveriyle çalışıyordu. Özveriyle diyorum çünkü bir dizi yokluk içinde daha önce bu bölgede olmayan bir yeni iş yapmaya çalışıyordu. İdealistti. Bir nevi, Çalıkuşu havası vardı. Doğrusu dinlerken pek kıvandım ve herhalde bu yüzden aklımda da kaldı. Türkiye’nin yüksek nitelikli iş gücünde bölgeye yönelik bir ilgi acaba var mıydı? Tekil bir örnekle mi karşılaşmıştım yoksa ortada bir trend var mıydı? Bir nevi “bir kırlangıç tesadüf olabilir ama iki kırlangıç baharın habercisidir” sözü bu çerçevede aklımda dönüp duruyordu. Evvelki gün TEPAV iktisatçıları önüme yandaki göç haritasını çıkarınca, doğrusu ilk önce, Diyarbakır’daki mühendisi hatırladım. Demek ki ortada birden fazla kırlangıç vardı.
Buna göre, 2008-2013 arasında üniversite ve yüksek lisans mezunu göç alan illeri görüyorsunuz. İlk beş ilginç bence. Özellikle beşinci sıradaki ilimiz. Öncelikle 109 bin 500 ile İstanbul yer alıyor. Üniversiteyi bitiren açık ara öncelikle İstanbul’a doğru yola çıkıyor. İkinci sırada yaklaşık 20 binle Antalya var. Sonra 16 bin civarında yüksek nitelikli göç alan Ankara bulunuyor. Dördüncü sırada İzmir var. Yaklaşık 7 binle. Sonra Gaziantep geliyor 5 bin civarında göç alarak. Birinciden beşinciye rakam 20 kat filan azalıyor. Bana ilk ilginç gelen husus, doğrusu ya, beşinciliğe Gaziantep’in yerleşmesi oldu. Hep diyorum ya, Anadolu’nun gelişen yeni kentleri kentleşme stratejilerini elden geçirmezlerse, o illerde sanayi başladığı gibi biter diye, işte öyle bir şey. Bu rakamlar öncelikle Gaziantep’in kentsel gelişim eksenleri konusunda ciddiyetle düşünmesi gerektiğini gösteriyor.
Yetmiyor. Haritaya bakarken, ikinci dikkatimi çeken husus, güney doğu Anadolu bölgesine üniversiteli ve yüksek lisans yapmış nüfusun ilgi göstermeye başlaması oldu. Buna göre Şanlıurfa 2008-2011 arasındaki beş yılda tam 4500 kişilik yüksek nitelikli göç almış. Urfa’yı Mardin takip ediyor. Sonra yine pozitif göç rakamları ile Şırnak ve Batman geliyor. Son iki şehrimizde rakam 2 binin altına iniyor. Ama pozitif alıyor. Bu iller aynı zamanda hangi iller? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yapılan anketlerde görünümün son derece pozitif çıktığı iller öncelikle. Sonra da istihdam artışında önde gelen iller esas itibariyle bakıldığında.
Bu rakamlara bakarak, üç adet sonuç çıkartayım, müsaadenizle. Birincisi, Türkiye 1950’lerden bugüne hep iç göçlerle büyüdü. Bir nevi, Güney Doğu Asya modeli uyguladık. İşçilik maliyetlerini ucuzlatarak, bugünlere kadar geldik. Ülke bir sanayi ülkesi haline geldi. İç göç nedeniyle, insanlarımızın tarımdan sanayi ve hizmetlere geçişi ülkemizi bugüne kadar büyüttü.
İkincisi, bugün sektörden sektöre geçişle değil, sektör içi verimlilik kazançları ile büyüme sürecini sürdürmemiz gerekiyor. Neden? Şehirleşme oranı artık yüzde 75’i aştığı için elbette. Bunun için, daha nitelikli bir iş gücüne her sektörde ihtiyacımız var. Hem her sektörde, hem de her şehirde. Ne oluyor? 2008-2013 arası daha yüksek nitelikli bir iç göç devam ediyor. İstanbul’dan düşük eğitimliler uzaklaşırken, yüksek eğitimliler İstanbul’a doğru yöneliyor. Hem de öyle böyle değil, büyük bir hızla yöneliyorlar. İstanbul’a yılda net 20 binden fazla kişi gelirken, Urfa’da bu rakam yılda 1000’in altına iniyor. İstanbul nitelikli işgücünü çekiyor, niteliksizi giderek daha büyük bir hızla itiyor.
Üçüncüsü, Anadolu’da yeni sanayileşen illerin çekim kabiliyeti azalsa bile yok değil. Bu illerde Türkiye’nin nitelikli işgücünü çekiyor. Çekiyor ama muhtemelen şimdilik daha pahalıya çekiyor. Ne oluyor? İstihdam talebi, nitelikli işgücünü Anadolu’ya yönlendirebiliyor.
Şimdi ne yapmak lazım? Anadolu’nun yüksek nitelikli istihdam ihtiyacını giderek daha fazla ucuzlatmak lazım. Dün Türkiye’nin büyümesi için, büyük kentlerde niteliksiz işgücü talebini ucuzlatmak gerekiyordu. Şimdi artık nitelikli işgücü maliyetini de ucuzlatmak lazım.
Bunun yolu nedir? Öncelikle eğitimi ucuzlatmaktır. Türkiye’de yüksek eğitim son derece pahalıdır. Mezuniyet sonrası bulunabilen işlerin ücreti düşünüldüğünde hal böyledir. İkinci olarak ise, nitelikli işgücünün Anadolu’ya ya da İstanbul dışına ucuza yönelebilmesi için, Anadolu’da şehirleşme üzerine düşünmeye başlamak gerekmektedir. Üçüncüsü, Anadolu kentlerinde çocukların eğitiminin kalitesini artırmak ve maliyetini azaltmak gerekmektedir.
Bunlar olmazsa, Anadolu’da sanayileşme olduğu yerde kalır.
Not etmiş olayım.
Kaynak: TÜİK, TEPAV hesaplamaları
Üniversite & Yüksek Lisans mezunları net göç rakamları (2008-2013 toplam) |
||
1. |
İstanbul |
109259 |
2. |
Antalya |
19975 |
3. |
Ankara |
15757 |
4. |
İzmir |
6257 |
5. |
Gaziantep |
5577 |
Bu köşe yazısı 15.01.2015 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024