Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye yaşlılar için de yaşanabilir bir ülke değildir

    Güven Sak, Dr.13 Ekim 2014 - Okunma Sayısı: 2009

    Geçenlerde HelpAge International, dünyanın hangi ülkesi yaşlılar için daha iyi diye bir sıralama yayımladı. Türkiye, geçin öyle 17’nciliği, ilk 50 içinde bile yoktu. Türkiye, yaşlılar için yaşanabilir ülkeler listesinde 77’nci sırada yer alıyor. Bugün dünyada 60 yaş ve üzerinde 868 milyon kişi yaşıyormuş. 2050 yılında 60 yaş ve üzerinde nüfusun 2 milyarı geçmesi bekleniyor. Dünya yaşlılık günlerine hazırlanıyor. Türkiye, şimdilik yaşlılar için yaşanabilir ülkeler listesinin ortalarında yer alıyor. İlk üçte İsveç, Norveç ve İsviçre var.

    Türkiye’nin yayımlanan her küresel sıralama listesinde kötülerin en az kötüsü olarak yer alması konusunda ne düşünüyorsunuz? Ben hiç hoşlanmıyorum. Çocuklar için kötü bir ülke. Yaşlılar için kötü bir ülke. Mühendisler için iç paralayıcı bir yer. Bir nevi vasat işler memleketi. İyi işler için değil ancak kötü işler için iyi ülke olmayı doğrusu ben onur kırıcı buluyorum. Ama rakamlara bakarken, bir nokta dikkatimi çekti, beni umutlandırdı doğrusu. Onu da söylemeden geçmeyeyim. Her şeyi değiştirebilmek bu kadar kolay ama bir de bu kadar zor. Neden? Türkiye 19’uncu yüzyılın meselelerini tartışmaktan, 21’inci yüzyılla hesaplaşmaya zaman bulamıyor. Etraftaki tartışmalar, her boydan siyasetçinin ağzını açınca söyledikleri hep 19’uncu yüzyıldan kalma meseleler. 20’nci yüzyıl bitti ama 20’nci yüzyılın türlü çeşit artıkları hala Türkiye’nin gündemini belirliyor. Mesele galiba buradan kaynaklanıyor.

    Dünya nüfusu yaşlanıyor. Türkiye de çok doğal olarak yaşlanıyor. Pek çok işin arasında, Türkiye’yi yaşlılar için de daha yaşanılabilir bir ülke yapmak gerekiyor. 2014 yılı itibariyle nüfusumuzun yüzde 11,1’i 60 yaş ve üzerinde. 2030 yılında bu oran yüzde 17,3 olacak. 2050’de ise yüzde 27,9’a çıkacak. Nüfusumuzun yaklaşık üçte biri 60 yaşından yukarıda olacak. Yaşlanıyoruz ama Türkiye’yi yaşlılık günlerimiz için nasıl iyi bir ülke yapabileceğimizi konuşmuyoruz. Öyle yalnızca çocuklarımıza bırakacaklarımızla değil, yaşlandığımızda nasıl bir ortamda yaşamak istediğimiz ile ilgili olarak da düşünmemiz gerekiyor artık. Düşünmüyoruz. Neden? Dedim ya, Türkiye 19’uncu yüzyılın meselelerini tartışmaktan, 21’inci yüzyıla gelemiyor.

    Geleyim rakamlara bakınca gördüklerime. Müsaadenizle üç ülke üzerine odaklanayım: Türkiye, Kore ve Almanya. Neden öyle? Çünkü yaşlanma oralarda rakam olarak bakarsanız daha ciddi bir mesele. 2050 yılında Kore nüfusunun yüzde 41’i, Almanya’nın ise yüzde 39’u 60 yaş ve üzerinde olacak. Türkiye’nin yüzde 28’ine göre bunlar çok daha yüksek rakamlar. Ama Türkiye de öyle hep genç filan kalmayacak. Öncelikle onu söylemiş olayım.

    İkinci olarak, hem Kore hem de Almanya, Türkiye’ye kıyasla yaşlılar için yaşanabilir ülke statüsünde daha iyi durumda yer alıyor. Neden? Türkiye’nin en kötü olduğu alan, yaşlıların iş bularak ek gelir elde edebilmelerini içeren yaşlıların imkân seti ile ilgili sorular. İmkân seti alanında Türkiye aniden 77’ncilikten 93’üncülüğe gerileyiveriyor. Vaziyet yaşlıların beceri seti ile ilgili sorulara gelince iş kötüleşiyor. Hem yaşlılar, hem de heybelerinde satacak pamukları yok demek bu. Buna göre, Türkiye’de 60 yaşın üzerinde olanların yalnızca yüzde 30’u iş bulabiliyor. Halbuki aynı oran Kore ve Almanya’da yüzde 60’ın üzerinde yer alıyor. Almanya’nın aynı zamanda genç işsizliğinde dünyanın en düşük oranına sahip olduğunun da altını çizeyim. Alman ekonomisi hem gençlerine hem de yaşlılarına istihdam imkânı sağlayabiliyor. Orada nüfusun yüzde 51’i işgücüne katılıyor. Bizde bu oran yüzde 35’i aşmıyor. Kadınlar, gençler, yaşlılar. Bizde her alanda istihdam yaratma problemi var.

    Üçüncüsü, “Neden yaşlılar iş bulamıyor?” diye daha dikkatli bakarsanız, 60 yaş ve üzerinde nüfusun lise ve üniversite mezunu olanlarının oranının Türkiye’de yüzde 13,7 olduğunu görebiliyorsunuz. Aynı oran, Almanya’da yüzde 88 ve Kore’de yüzde 50. Nedir? 60 yaş üzerinde eğitim düzeyi arttıkça yaşlıların imkânlar seti genişliyor. Yaşlılar hayat karşısında güçleniyor. Ek iş bulabilme imkânlar ı yüzde 60’ın üzerine çıkıyor. Meselenin nitelikle, yaşlıların nitelikleri ile doğrudan alakası var. Peki, burada neden bir umut var? Ortalama olarak bakıldığında, Türkiye’de çalışanların halen yüzde 40’ı lise ve daha üzeri bir eğitime sahip. 60 yaş ve üzerindekilerin yüzde 13,7’sinden daha iyi ama Almanya’nın yüzde 88’inden hala daha kötü. Daha yapacak çok işimiz var. Alın size bir ehveni şer hali daha.

    Neymiş? Yaşlılar için daha yaşanılabilir bir ülke olmanın temel koşullarından biri, yaşlıların daha nitelikli olmasının sağlanmasıymış. Yaşlıların meselesi, Türkiye’nin temel meselesinden farklı değilmiş. Türkiye’de kişi başına gelir 19 bin dolar. Kore’de 33 bin dolar. Almanya’da 43 bin dolar. Türkiye’de ortalama eğitim süresi 7,5 yıl. Kore’de 11,7 yıl. Almanya’da 13 yıl. Neden? Türkiye’nin eğitim bütçesinin milli gelir içindeki payı yüzde 3’ün altında. Kore’de ve Almanya’da eğitim bütçesinin milli gelir içindeki payı yüzde 5’lerde. Onların milli geliri trilyon doların üzerinde, bizimki ise trilyon doların ancak dörtte üçüne ulaşabiliyor. OECD’nin PISA testinde, matematikte, onların çocukları iyi, bizimkiler nal topluyor bölümüne hiç girmiyorum. Şimdi bir de onların eğitim sistemi işi biliyor, bizimkiler daha iki çocuğu doğru okula yerleştirmeyi bile beceremiyor bahsini ise hiç açmayayım.

    İyi haber şudur: Türkiye şimdiden çocuklar için daha yaşanabilir bir ülke olmaya çalıştığında, ileride yaşlılar için de daha yaşanabilir bir ülke olacaktır. Ayrı ayrı yollardan gitmek gerekmiyor. Çocuklar için iyi olan yaşlılar için de iyidir. Hele bir kentlere geleyim, uzun uzun anlatırım. Şimdilik bu kadarını not etmiş olayım.

     

    Bu köşe yazısı 13.09.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır