TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bu aralar LinkedIn vasıtasıyla derlenen verilere bakıyorum. LinkedIn üzerinden artık Türkiye’deki mühendislik fakültelerinden mezun olanlar nerelerde çalışıyor, Almanya’dakilerden mezun olanlar nerelerde iş bulabiliyor diye görebilmek mümkün. Verilere baktıkça, aklıma o Karacaoğlan dizeleri düştü. Hani şu “İndim seyran ettim Frengistan’ı/İlleri var bizim ile benzemez” diyen Karacaoğlan dizeleri. Ben de rakamlara baktım ve “mühendisleri var bizim mühendislere benzemez” demeye karar verdim. Gelin bakın neden?
LinkedIn hayatımıza 2003’lerde girdi. Çalışanları birbirine bağlayan bir sosyal ağ haline geldi. Bir nevi Facebook’un çalışanlar için olanı. Özgeçmişinizdeki gelişmeleri herkes izliyor. Sene 2006 olduğunda, LinkedIn 20 milyon kişiyi birbirine bağlıyordu. Bugün 200 kadar ülkeden 259 milyon profesyoneli birbirine bağlıyor. Şimdilerde LinkedIn üyelerinin verilerini kullanarak kapsamlı analizler yapabilmek de mümkün hale geldi. Siz merak etmiyor musunuz? Ankara ve İstanbul’daki üniversitelerden mezun olan mühendisler nerelerde çalışıyorlar? İstanbul’dan Boğaziçi Üniversitesi(BÜ), İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ) ve Koç Üniversitesi (KÜ)’ni alalım. Ankara’dan ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Bilkent Üniversitesi’ni. Bu listeye bakınca doğrusu ya, ben ilk olarak “iyi ki Türkiye’de Arçelik varmış” diye düşündüm. İlk 10’da onların dışında bir dizi yabancı firma var. Pfizer, Procter & Gamble, Microsoft, Unilever, IBM, Ericsson gibi yabancı firmalar listede ağırlıklı ve buralarda çalışınca esasen satış ve pazarlama ağırlıklı işler yapmak gerekiyor. Çok uluslu büyük şirketlerin Türkiye’de üretim üsleri filan yok. Olsa olsa pazarlama ağları var. Türkiye’nin İstanbul üniversitelerinden mezun en iyi beyinleri mühendis olunca ne yapıyor? Büyük şirketlerde satış ve pazarlama işine giriyorlar. Hani diyoruz ya inovasyon/yenilik filan diye, ben size söyleyeyim, eğer kendi işinizi kurmuyorsanız bir mühendisin bu alanda Türkiye’de yapabileceği bir iş bulunmuyor. Ankara’dakiler biraz daha şanslı. Onlar bir dizi kamu şirketinde, Arçelik’in yanı sıra, Aselsan ve Roketsan’da da çalışabiliyorlar. Bunlara TAİ’yi de ekleyebilmek mümkün herhalde. Kalanı yine satış ve pazarlama.
Kaynak: LinkedIn verileri üzerinden TEPAV araştırması
Merak ederseniz Linkedln verilerini kullanarak aynı listeyi Kore için de yapabilirsiniz. Seul Ulusal Üniversitesi’ni bitiren mühendisler Samsung Electronics ve Samsung Semiconductor’ın yanı sıra, LG Electronics ve bir dizi teknolojik araştırma enstitüsünde de çalışabiliyorlar. Aynı durum Münih Teknik Üniversitesi mezunu mühendisler için de geçerli. Onlar için de BMW ve Siemens’in yanı sıra Intel de var. Her iki ülkede de şunu görebilmek mümkün: Teknoloji öncüsü kocaman kocaman şirketler var. Onların olduğu yere yabancı şirketler de üretim tesisleri ile birlikte geliyorlar. O vakit ne oluyor? Mühendisler hakikaten mühendislik yapıyorlar. Üretim işinde çalışıyorlar. Şirketler teknoloji öncüsü olunca orada mühendisler hakikaten araştırma geliştirme (AR-GE) faaliyeti yürütüyorlar. Bizim burada kimsede ARGE sabrı bulunmazken orada AR-GE sabrı bulunuyor. Aklınızda tutun, AR-GE, Hazret-i Eyüp sabrı gerektirir. Olmazsa olmaz.
Kore’nin küresel ölçekte adı geçen tam 17 şirketi var. Türkiye’nin ise bir tane. Arçelik zaten bir Koç Holding kuruluşu. Az sayıdaki patentimiz bu şirketten kaynaklanıyor. Bizde öyle kurumsal altyapı gerektiren şirket bulunmuyor. Bizde milyarder var. Kore’de 27 tane dolar milyarderi var. Türkiye’de ise tam 24 tane. Milli gelirin her bir milyar doları başına düşen milyarder sayısında Türkiye, Kore’yi yüzde 25 geçiyor. Ortada üretim yapan şirket olmadan mebzul miktarda dolar milyarderi olursa, o ülkede mühendisler mühendislik yapamıyor. İleriye yönelik atılımları taşıyamıyorlar. Kimse onlara bu iş için para ödemiyor. Kimse buluş yapsınlar diye sabretmiyor. Bu tür ülkelerde ARGE sabrı bulunmuyor.
LinkedIn verilerine mühendisler mezun olduktan sonra ne iş yapıyormuş diye bakarken aklıma o nedenle “mühendisleri var bizim mühendislere benzemez” diye takıldı. Acaba Türkiye’deki mühendislik müfredatı ile Kore’deki mühendislik müfredatı aynı mı? Şayet aynı ise vaziyet daha da vahim. Hem biliyorlar, hem de bir şey yapamıyorlar. Kendilerini tüketiyor olmalılar.
Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz dün İstanbul’daydı. Herkesin kaliteli eğitime erişimi olmasının önemini vurguladı. Şimdi ben bu rakamlara bakıyorum da, olsa ne olacak? Türkiye’de mutsuz mühendislerin sayısı artmış olacak. Hem biliyorlar, hem de yapamıyorlar. Öyle dilsiz bakıyorlar. Zor durum.
Bu köşe yazısı 19.08.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
29/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
27/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
26/11/2024
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024