TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Kendimizi dev aynasında görmeyi çok seviyoruz. Politikacılar, “en büyük biziz”, “bizden harikası yok”, “en güçlü, en kültürlü, en akıllı biziz” gibi sözlerle bizi havaya sokmayı seviyorlar. Dahası, başımıza ne gelirse “dış mihrakları”, “gelişmemizi çekemeyenleri” ve “harikalığımızdan rahatsız olanları” suçlayarak, diğer ülkelerin kötü, bizim ise çok iyi olduğumuz fikrini iyice beynimize kazıyorlar. Eğitim sistemimiz de bu algıya epeyce bir katkı yapıyor. Özetle, kendimizi aynada pek bir güzel, pek bir iyi görüyoruz. Dev aynasını bırakıp, gerçek aksimize baktığımızda ise moralimiz bozuluyor. Gerçekler istediğimiz gibi bir resim çizmemize izin vermiyor.
Gerçek şu: Türkiye pek çok ölçüte göre ortalama bir ülke! Evet, toplam gelirimize bakarsak, ilk 20 ülke arasındayız ama kişi başına düşen gelire göre ortalama bir ülkeyiz. Kalkınma göstergelerinin hemen hepsinde dünyanın ortasında yer alıyoruz. Daha kötü olduğumuz alanlar da var. Basın özgürlüğünde durumumuz fena mesela… Bana inanmıyorsanız, isterseniz şimdi Google’a girip çeşitli ölçütlere göre Türkiye’nin dünyanın neresinde durduğuna bir bakın. Bulacağınız şu: Ortalarda yer alıyoruz.
Geçenlerde Türkiye’yi başka ülkelerle kıyaslayabileceğimiz bir endeks daha yayınlandı: İyi Ülke Endeksi. Hemen, bir umut, bu endekste neredeyiz diye baktım. Ama maalesef ortalama bir ülke olduğumuz gerçeğini değiştirecek bir şey bulamadım. Endekse göre Türkiye pek “iyi” bir ülke değil. Açıklayayım.
Burada bahsedilen “iyi” olma durumunun karşıtı kötü olmak değil. Burada “iyi”, ahlaki bir anlam da taşımıyor. Sadece, ülkelerin dünyanın ortak çıkarlarına (diğer ülkelere kıyasla) ne kadar katkı yaptığını soruyor. Yani ülkelerin diğer ülkelere kıyasla dünya için ne kadar “iyi” olduğuna bakılıyor.
Peki Türkiye, dünyaya ne kadar iyilik katıyor? Dünyanın güzelleşmesine, gelişmesine ne kadar katkı yapıyor? Kendi ulusal çıkarları dışında, insanlığın çıkarlarını da dikkate alarak davranıyor mu? Mesela, dünya barışına ne kadar katkı yapıyor? Dünya kültürüne ne kadar katkı yapıyor? Çevrenin korunması için ne kadar çalışıyor? Bilimin, teknolojinin gelişmesi için ne kadar emek veriyor? Sağlığın, eğitimin, güvenliğin, özgürlüğün, eşitliğin vb. gelişmesi için neler yapıyor? Özetle Türkiye, milli geliri ve nüfusu ile kıyaslandığında bilim, teknoloji, kültür, barış, özgürlük, çevre, refah, sağlık gibi alanlara yaptığı katkılarla dünyanın neresinde yer alıyor?
Tabii bu soruların hepsini tatmin edici bir şekilde yanıtlamak o kadar kolay değil. Ama “İyi Ülke Endeksi” bu sorularla ilgili merakımızı biraz olsun gideriyor.
“İyi Ülke Endeksi”nin dikkate aldığı konular arasında, bilimsel yayınlar, uluslararası barış, doğayı koruma, sağlık, özgürlükler, eşitlik vb. gibi dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesini sağlayacak şeyler var. Endeks, her ülke için yukarıda sorduğum sorulara cevap olabilecek güvenilir istatistikleri toplamış. Her ülkeyi gelirine kıyasla dünyaya yaptığı katkılar açısından diğer ülkelerle kıyaslamış. Böylece zengin ülkelerin sadece zengin oldukları için ön sıralarda yer almasının önüne geçmeye çalışmış. Yani bu endeks, zengin ülkelere iltimaslı davranan bir endeks değil. Her ülkenin zenginliği ölçüsünde dünyaya ne kadar katkı yaptığına bakılmış. Bu sayede, Kosta Rika, Malta, Şili, Kenya ve Guatemala gibi ülkeler ilk 30 ülke arasında yer almayı başarmış. Türkiye ise maalesef dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olmasına yakışmayan bir yerde duruyor sıralamada: Dünya sıralamasında, 125 ülke arasında 79. sırada. Türkiye, sıralamada Sri Lanka, Kazakistan ve Hindistan gibi ülkelerin yanında yer alıyor. Sıralamanın başındaki ülkeler ise şöyle: İrlanda, Finlandiya, İsviçre, Hollanda ve Yeni Zelanda.
Türkiye’nin dünyaya yaptığı katkılara göre sıralamaları şöyle:
Önce iyi olandan başlayarak, sıralamadaki yerimizin nasıl belirlendiğini açıklayayım.
Özetle, pek “iyi” bir ülke değiliz. Bütün bu ölçütlere bir arada bakınca, dünyanın daha iyi bir yer olmasına çok fazla katkı yapmadığımız ortaya çıkıyor. Bu duruma itiraz edenler olabilir. Gelin olası itirazlardan bazılarına bir bakalım.
Gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için kendi işimize bakalım anlayışı, Türkiye’nin geleceğine katkı yapan bir anlayış değil. Bu endekste yer alan ölçütlerin pek çoğu, gelişmiş bir ülke olmak için yapmamız gereken şeylere de işaret ediyor. Mesela, bilim ve teknoloji alanına bakalım. Bu ölçütün değer verdiği şeylerden biri uluslararası yayın sayısı. Bu alanda diğer ülkelerle kıyaslandığında vasatın biraz üstünde olmamız aslında bizim eğitime ve araştırmaya yeterli önemi vermediğimizi gösteriyor. Dolayısıyla, bu bizi endişelendirmeli.
Kültür alanına bakalım. Dünya kültür varlığına katkı yapmak için Türkiye’deki kültür ekonomisinin gelişmiş olması gerekiyor. Kültüre ve sanata önem vermek ise gelişmekte olan ülkeler için lüks değil, aksine, bir gereklilik. Zihnimizin gündemle ve inşaat projeleriyle dolu olması bunu görmemizi engelliyor belki ama, bir ülkenin gelişmesi için eğitim ve teknoloji ne kadar gerekliyse, kültür ve sanat da o kadar önemli.
Diğer alanlar için de benzer şeyler söylemek mümkün. İnsana, doğaya, özgürlüklere, adalete ve eğitime değer vermeyen bir ülkenin daha fazla gelişmek için ihtiyaç duyduğu kaynaklara erişmesi güçleşiyor. İnsanların nerelerde yaşamak, çalışmak, yatırım yapmak ve çocuk yetiştirmek istediğini düşününce, bunu anlamak kolaylaşıyor. Ya da isterseniz, şunu sorun kendinize: Eğitime, bilime, kültüre değer vermeyen, hukukun ayaklar altında olduğu, özgürlüklerin önemsenmediği, kamu görevlilerinin vatandaşların tercihlerine saygı göstermediği, doğayı korumayan, betona ve inşaata âşık belediyelerin yaygın olduğu bir ülke, ne kadar gelişebilir?
“İyi” ülke olmak iyidir. Dünyanın ortak çıkarlarına katkı yapmak iyidir. Dünyanın daha temiz, daha adaletli, daha sağlıklı, daha gelişmiş olmasına katkı yapmak tek başına iyi bir şeydir. Zaten “iyi” olmaya çalışınca, gerisi gelir. Çünkü “iyi” olmak demek, iktisadi büyüme için gerekli pek çok şeyi “iyi” yapmak demektir. Yani, ortalama bir ülke olmaktan kurtulmak istiyorsak, önceliklerimizi yeniden düşünmemizde fayda var. Dünyanın bizi nasıl gördüğünü çok önemsediğimize göre, daha “iyi” bir ülke olmaya çalışmak güzel bir başlangıç hedefi olabilir.
---
Not: İyi Ülke Endeksi’nin mimarı Simon Anholt’un “Which country does the most good for the world?” başlıklı konuşmasını izlemenizi tavsiye ederim.
N. Emrah Aydınonat