TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Adını doğduğu topraklar olan Irak’la birlikte değil, iç savaşın hüküm sürdüğü Suriye ile birlikte duyduğumuz Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) aylardır taşrasına bütünüyle hâkim olduğu merkezinde de ağırlığını hissettirdiği Musul’u ele geçirdi. Birkaç gündür şehrin merkezine yakın noktalarda devam eden ordu birlikleriyle IŞİD’in çatışmasının örgütün Musul’u almasıyla sonuçlanması uluslararası kamuoyunda yankı buldu. Irak Ordusuna bağlı birliklerin uçakları Musul dışına kaçırıp, cephanelikleri havaya uçurduktan sonra şehri hızla terk etmesi beklenen bir durum değildi. Musul Valisi Nuceyfi’nin valilik binasından son anda kaçarak kurtulması sonrası Kürt bölgesinde yaptığı ilk açıklamada dikkat çektiği hususlardan birisi de ordu birliklerinin şehri kaderine terk etmesiydi. Ordunun bu tavrında ve IŞİD’in bölgedeki “ani” ilerleyişinde bölgenin mezhepsel ve siyasi yapısı önemli rol oynamış görünüyor. Saddam döneminde Irak’ı yöneten kadrolar Sünni nüfusun yoğun yaşadığı Musul, Anbar, Felluce, Tikrit gibi bölgelerdendi. İşgal sonrası sistemden önemli ölçüde dışlanan eski rejimin Arap-Sünni seçkinleri kendi bölgelerine yerleşmeyi tercih etti. Bu durum Maliki hükümetinin Şii ağırlıklı yapısının Sünnilerde ortaya çıkardığı reaksiyonla birleşince anılan bölgeler Bağdat hükümetinin etkisinin oldukça azaldığı yerler oldu. IŞİD zaten bir süredir Musul’un taşrasına bütünüyle hâkimdi ve şehrin merkezine de “vergi” toplayacak kadar yerleşmişti. Bir süre önce Bağdat hükümetinin bölgedeki güvenlik güçlerinde görev almak üzere sadece Sünniler için açtığı 3.000 kişilik kadroya yalnız 50 kişinin başvurmuş olmasını da örgütün baskısıyla izah edenler olmuştu.
IŞİD Irak’ta kurulmakla birlikte bugünkü gücünü Suriye’de kazandı. Başlangıçta El Kaide’nin Irak kolu olarak kabul ediliyordu. Suriye’de iç savaşa katılınca ismine “Şam” ı ekledi. Suriye iç savaşında El Kaide’ye bağlı diğer iki ana grup olan El Nusra Ve Ahrar-uş Şam ile birlikte Esed rejimine karşı savaşıyordu. Geçen sene El Nusra ile birleştiğini duyuran IŞİD’in bu açıklaması El Nusra tarafından yalanlandı ve sonrasında iki grup arasında şiddetli çatışmalar başladı. IŞİD El Nusra’nın Rakka ve İdlib sorumlularının da içinde olduğu önemli isimlere suikastler düzenledi. İki örgütün karşılıklı kayıpları binlerle ifade ediliyor. Örgüt adını duyurdukça ülke dışından katılımlarla daha da güçlendi. Halen Suriye’de 10.000 Irak’ta ise 7-8 bin civarında militanı olduğu kaydediliyor. El Kaide’nin “Suriye’deki tek kolumuz El Nusra’dır” açıklaması ve IŞİD’i El Nusra’ya tabi olmaya çağırması örgütün El Kaide’ye de bayrak açmasına neden oldu. Örgüt artık El Kaide’den de bağımsız hareket ediyor. Suriye’de Rakka başta olmak üzere pek çok şehrin kontrolü örgütün elinde. Irak’ta da bir müddettir Felluce’yi kontrolünde tutuyordu. Bölgede kendi kurallarına uygun yeni bir devlet kurmak isteyen IŞİD diğer örgütlerden farklı olarak elinde tuttuğu bölgelerde “devlet” in verdiğine benzer hizmetler koordine ediyor ve kendi yasalarına uygun sözde mahkemeler kuruyor.
Birkaç günlük çatışmadan sonra Musul’a bütünüyle hâkim olan, şehirdeki bütün siyasi ve askeri merkezleri kontrolü altına alan IŞİD Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu da ele geçirdi. Başkonsolosumuzu ve diplomatlarımızı kaçıran IŞID’in elinde halen 32 Türk tır şoförü de bulunuyor. UND yetkilileri yakın zamana kadar Irak’ın güneyinin güvenli görülmediği için Türk tırlarının mallarını Zaho’da boşalttığını, malların Zaho’dan güneye Irak tırları tarafından taşındığını ama bir süredir Musul’un güvenli kabul edilerek Türk tırlarının Musul’a kadar taşımacılık yaptığını ifade ediyorlar. Musul- Zaho arasında yüzlerce Türk tırının petrol istasyonlarına sığınarak beklediği, Türkiye’ye dönme girişiminde bulunan tırların ise mallarını teslim etmedikleri gerekçesiyle Irak gümrüğünden geri çevrildikleri gelen haberler arasında. Bilindiği üzere Suriye’de iç savaşın çıkması üzerine inkıtaya uğrayan Türk kara taşımacılığının güney kolu İskenderun- Mısır üzerinden Kızıldeniz’i aşarak Arap dünyasına ulaşabiliyordu. Kızıldeniz geçişini koordine eden şirket ile Mısır arasındaki anlaşmazlık sebebiyle birkaç haftadır bu yolda tıkanmış durumdaydı.
Musul’u ele geçirdikten sonra Kerkük’e yönelen ve güzergahtaki yerleşim yerlerini işgale başlayan IŞİD Tuzhurmatu’ya kadar ilerledi. Nüfusunun neredeyse tümü Türkmenlerden oluşan Tuzhurmatu’da halk Irak Türkmen Cephesi’nin uyarısıyla tıpkı Musullular gibi daha güvenli bölgelere göç etmeye başladı. IKBY’nin Tuzhurmatu’ya sevk ettiği iki peşmerge tugayının IŞİD’le çatışmaya girdiği ve örgütün ilerleyişinin kısmen durduğu gelen bilgiler arasında. Irak Başbakanı Maliki BM ve Arap Birliği’nden yardım talebinde bulundu. Kürt yönetiminin askeri yardım talebini ise geri çevirdi. Maliki’ni bu tavrında zaten sınırlar ve petrol paylaşımı konularında Kürtlerle var olan derin ihtilafta elini zayıflatma endişesinin etkili olduğu söylenebilir. Bağdat yönetiminin Kürtlerin silahla kazandıkları bir bölgeyi daha sonra merkezi hükümete devretmeyebilecekleri endişesinin geçmişte Kerkük örneğinde olduğu gibi sağlam gerekçeleri bulunmakta.
El Kaide’yi bile “yeterinde radikal” bulmadığı için tekfir eden yeni bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. Örgüt Suriye rejimiyle savaşırken ideolojik olarak kendine en yakın yapılarla da çatışmaktan kaçınmıyor. Irak yönetimine ve Şiilik karşıtlığı üzerinden İran’a düşmanken aynı zamanda Türkiye’yi de tehdit edebiliyor. Bağdat yönetiminin şu an yaptığı gibi hava saldırılarıyla IŞİD’in ele geçirdiği bölgelerden sökülmesi mümkün görünmüyor. Bununla birlikte hem sayıca hem de teçhizat bakımından kendisinden üstün olan peşmerge güçlerini aşıp Kerkük yönüne ilerlemesi de oldukça güç. Maliki’nin ilan ettiği seferberliğe uyacak Şii milislerin ve ordunun kara harekâtının, hâlihazırda Irak’a yardım teklifini ileten ABD’nin desteğiyle, IŞİD’i en azından Musul’un merkezinden taşrasına doğru iteceğini öngörebiliriz. Bununla birlikte IŞİD’i bütünüyle ortadan kaldırmak, hem de Suriye’de iç savaş devam ederken, pek mümkün görünmüyor.
*Hüseyin Raşit Yılmaz, Dış Politika Çalışmaları, Araştırmacı
Yazarın diğer Günlük yazıları için tıklayınız.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024