Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Siyaset gönül işidir

    Güven Sak, Dr.25 Mart 2014 - Okunma Sayısı: 1797

    Bir siyasi parti kampanyasına destek veren elbette bir işinin halledilmesini istiyor olabilir. Bunda ayıplı bir şey yoktur.

    Yıllar önceydi, yine bir sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılanması projesinde danışman olarak çalışıyordum. Konu sosyal güvenlik sistemimizin ayrılmaz bir parçası olan hastanelerin organizasyon yapısının elden geçirilmesiydi. O vakitler daha Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yoktu, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) vardı. SSK hastanelerinde birinde hastane müdürü ile konuşuyordum. Müdür, ücretinin ne kadar az, sorumluluklarının ne kadar fazla, yetkilerinin ne kadar sınırlı olduğunu anlatıyordu. O anlattı. Sonunda “Pardon ama” dedim, “Madem çalışma şartları bu kadar kötü, parası az, neden bu işi yapıyorsunuz? Neden başka bir iş aramıyorsunuz?” Önce biraz yaptığının nasıl aynı zamanda başkalarına yardım etmekle alakalı bir tür gönül işi olduğundan, bu işi ne kadar çok sevdiğinden dem vurdu, sonra üsteleyince asıl konuya geldi: “Ben” dedi, “İşim nedeniyle, her gün birçok milletvekili ve bakandan telefon alırım. İstediklerini yapmaya çalışırım. Arada bir, bir tanesini, tek bir şey istemek üzere ararım. Genellikle istediğim olur.” 

    Elbette bu eski sistemdi. O proje sonunda, yıllar önce hazırlanan raporda, ilk altı çizilen konu, SSK hastanelerinde merkezi bir randevu sistemi olması gereği, yatak dağıtımının ilgili hastane yönetimlerince yapılmamasının faydalarıydı. Yolsuzluğun kaynağı, idarenin takdir yetkisinin fazlaca olmasıydı. Siz hastalar için yatak dağıtımını, her sabah ayaküstü yaparsanız, ortada bir kural olmazsa, klinik şefi ile hastane müdürünün yolsuzluk ve usulsüzlüklerine imkân hazırlarsınız. Sınırları çizilmemiş takdir yetkisi, her zaman ve her yerde yolsuzluk kaynağıdır. Nokta. Bu küçük yolsuzluklar ile ilgili olarak da böyledir. Büyük yolsuzluklar söz konusu olduğunda da sonuç değişmez. Nokta nokta. Son dönemdeki internet; HSYK ve MİT yasalarının ortak özelliği İdarenin takdir yetkisinin sınırsızca genişletilmiş olmasıdır. Nokta nokta nokta. Ben bu “siyaset gönül işidir” lafını her işittiğim de yukarıdaki anımı hatırlarım. Ne diyorlar? “Siyaset gönül işidir. Memlekete gönül vermekle alakalıdır.” İnternet hala kapatılmamışken, bir google’layın görürsünüz. 

    Aynen böyle söylüyorlar. Böyle denildiğinde, hemen aklıma, o eskinin Cem Yılmaz’lı reklam filmi geliyor doğrusu. Hani Cem Yılmaz hafif gülümserken, başparmağı ile işaret ve orta parmaklarını birbirine sürter ve de “bu iş, tamamen duygusal” derdi. Ben “Siyaset gönül işidir” lafını da aynen böyle “tamamen duygusal” buluyorum. Ben size söyleyeyim: Siyaset bir gönül işi değildir. Son derece pahalı bir iştir. Bakın siyasi partilerimize: Ankara’da kocaman genel merkez binaları, her il ve ilçede parti binaları var. Yetmez. O kocaman miting meydanları için yapılan harcamayı bir düşünün. Süslemek bir dert, ses sistemi ve o kocaman sahne bir başka masraf kapısı. En örgütlü görüneninin en profesyoneli ve de pahalısı olduğunu söylememe gerek yok herhalde. Ya o reklam panoları? Yoksa siz onları bedava mı sanıyorsunuz? Ya televizyon reklamları? Bu aralar yok olan yeni inşaat projesi reklamlarının yerini aldığı için medya kesin memnundur ama sizce onlar ucuz mudur? Ben size söyleyeyim. Siyaset pahalı bir iştir. Bir siyasi parti kampanyasına destek veren elbette bir işinin halledilmesini istiyor olabilir. Bunda ayıplı bir şey yoktur. Önemli olan, ayıbı sınırlandıracak olan, büyük yolsuzlukları engelleyecek olan üç faktör vardır: Bunlardan biri siyasetin finansmanının şeffaflaşmasıdır. Siyasetin finansmanı şeffaflaşmazsa ne olur? Hesaplar karışır. Bu ilk noktadır. İkincisi, İdarenin her alandaki takdir yetkisinin sınırlandırılmasıdır. Takdir yetkisinin genişliği yolsuzlukların boyutunu doğrudan etkiler. Üçüncüsü, İdarenin her alandaki takdir yetkisini nasıl kullanması gerektiğinin bir dizi kurala bağlanmasıdır. Türkiye’nin bir türlü çıkartamadığı İdari Usul Yasası’nın manası budur. Nasıl küçük yolsuzluklar idarenin takdir yetkisinin genişliği ile alakalı ise, büyük yolsuzluklar da aynı derecede idarenin takdir yetkisinin genişliği ile alakalıdır. Büyük yolsuzluk, içine siyasetçi karışmadan olmaz. Ve muhakkak ki, kokusu arşa çıkan, bu arsa rantı avcılığı ile siyasetin finansmanı arasında bir bağlantı vardır. TOKİ’nin 2002-2007 ile 2007-2013 dönemleri arası yetkilerini isterseniz bir karşılaştırayım size. İkinci dönem, merkezde, olur olmaz her imar hadisesinde, TOKİ ve Başbakanlık’ın yetkili kılınması dönemidir. Ben son derece manalı buluyorum. Ya siz?

    Amerika’da son başkanlık seçimleri 2012 yılında yapıldı. Yapılan harcama tutarı yaklaşık 7 milyar dolar. Çok para. Şimdi bana söyler misiniz? Siyaset bir gönül işi ise, bu nasıl bir sevgidir ki, bu gönül erleri, karşılığında hiçbir şey beklemeksizin, milyarlarca liralık harcama yapmaktadırlar? Türkiye’nin aynaya bakmaya ihtiyacı vardır.

     

    Bu köşe yazısı 25.03.2014 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır