Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Türkiye havayolu ile baklava filan mı taşıyor?

    Güven Sak, Dr.26 Aralık 2013 - Okunma Sayısı: 1685

    Ben galiba bu havayolu ile mal taşımacılığı işine taktım. Yeni bir çalışma vesilesiyle Türkiye ihracat mallarını hangi yollarla taşıyor diye bakarken, işte bu baklava mevzusu ortaya çıktı. Hatırlayacaksınız, Kayserili bir makine firması vesilesiyle bu konuya geçenlerde takılmıştım. Havayolu ile mal taşımacılığında geri kalmış bir ülkede, İngiltere’ye havayolu ile mal gönderiyorlardı. Kıvanmıştım. Ama şimdi rakamlara yakından baktıkça ya biz esasen havayolu ile baklava filan taşıyoruz ya da ancak böyle tek tük makine sanayi firması var Anadolu’da diye düşünmeye başladım. Havayolu ile mal taşıyan şirketlerde kilo başına ihracat değeri oranı Türkiye’de doğrusu son derece düşük. Yüksek teknolojili ihracat mallarımız dahil her alanda galiba bir sorunumuz var. Kimle kıyaslarsanız kıyaslayın, Türkiye’de kilo başına ihracat değeri son derece düşük. Bu ne demek? Üretebildiğimiz ürünlerde bir mesele var demek bana kalırsa. Gelin biraz yakından bakalım.

    Türkiye 1980 yılında 3 milyar dolar ihracat yapıyordu. Şimdi bu rakam 150 milyar dolara doğru gidiyor. 1980 yılında 3 milyar dolarlık ihracatın yüzde 90’ı tarım ürünleriydi. Şimdi 90’ı artık imalat sanayi ürünü oldu. Buraya kadar iyi. Ancak artık ihracat mallarımız söz konusu olduğunda nicelikten çıkıp, niteliği daha ayrıntılı tartışmaya başlamamız gerekiyor. Türkiye’nin 2023 hedeflerinde şöyle bir adı geçen 500 milyar dolarlık ihracat hedefine bu üretim altyapısı ile ulaşabilmesi bana büyük bir hayal gibi geliyor. Bu alanda son 10 yıldır olsa olsa bir parmak yol aldık. Baştaki hızı, sonradan devam ettiremedik. 2007 yılından beri yerimizde sayıyoruz.  Türkiye’nin artık havayolu ile taşınabilen ürünlere doğru yönelmeye başlaması gerekiyor. Havayolu ile taşınabilen ürün demek, benim gördüğüm, katma değeri daha yüksek, yüksek teknolojili, fiyatının yüksekliği nedeniyle havayolu ile taşıma maliyetlerine üreticinin katlanabileceği ürün demek. Anadolu, havayolu ile taşınabilen ürünlerin üretiminde son derece geride yer alıyor. Türkiye’nin ihracat menzilinin kısalığı da bu mesele ile yakından alakalı gibi duruyor. Tepav iktisatçıları İdil Bilgiç Alpaslan ve İrem Kızılca Türkiye’nin ihracatının niteliğini değerlendirmemize imkan veren bir çalışmayı yeni tamamladılar.

    Benim gördüğüm ülkeler ikiye ayrılıyor: Ürettikleri malı havayolu ile taşıyabilenler ve taşıyamayanlar. Bazı ülkeler havayolu ile taşınabilecek ürünleri üretebiliyor. Bazıları ise üretemiyor. Amerika ilk grupta, Türkiye ise ikincisinde yer alıyor. Türkiye, havayolu ile taşınabilen fazla ürün üretemiyor.  Amerikalılar, toplam ihracatlarının, değer bakımından, yüzde 25’ini uçakla taşıyorlar. Türkiye’de ise yine değer bakımından hadiseye yaklaştığınızda toplam ihracatın yalnızca yüzde 4’ü havayoluyla taşınabiliyor. Bu ilk nokta. Geleyim ikinciye: Amerikan dış ticaretine ağırlık olarak bakarsanız, toplam ihracatın binde 4’ü havayolu ile taşınıyor. Halbuki Türkiye’nin dış ticaretine ağırlık olarak bakarsanız, toplam ihracatın yüzde 1’i havayolu ile taşınıyor. Burada ben meseleyi şöyle görüyorum: Amerika’da havayolu ile taşınan ürünler Türkiye’ye kıyasla çok daha fazla daha değerli duruyor. Türkiye’de havayoluyla taşınan mallar toplam ihracatın kilo açısından yüzde 1’i, değeri ise toplamın yalnızca yüzde 4. ABD’de ise ihracatın kilo açısından binde 4’ü, değerin ise yüzde 25’i. Biz ağırlık olarak çok daha fazla taşıyoruz ama, belki de zararına taşıyoruz. Boşuna “yoksa bu baklava mı?” demiyoruz. Bu ikinci nokta. Bu kilo başına fiyat işine devam edeyim: Yüksek teknolojili ürünler açısından bakarsanız, Amerika’da kilo başına ürün değeri 53 dolar civarında. Aynı durum Kore için de geçerli. Orada da 53 dolar. Peki, Türkiye’nin yüksek teknolojili ürünlerinin kilo başına değeri? Yalnızca 12 dolar.

    Gelin size üç sonuç çıkarayım: Birincisi, havayolu ile taşınabilen çok mal üretemiyoruz. İkincisi, havayolu ile gönderdiğimiz mallar başka ülkelerin gönderdiği mallarla kıyaslanamaz ölçüde daha ucuz mallar. Üçüncüsü, Türkiye’nin ürettiği yüksek teknolojili ürünler bile aslında lider ülkelerle kıyaslanamayacak ucuz ürünler.

    Türkiye’nin bu ürün gamını değiştirmeden 500 milyar dolarlık ihracat yapması düşünülemez bile. Ucuz malları üreten bir ülke havayolu ile mal gönderemeyeceği gibi, belli bir yarıçapın dışına taşıp, ihracat menzilini de uzatamaz. Türkiye’nin bugün uzanamadığı uzak pazarlara bu ürün yelpazesi ile ulaşabilmesi mümkün değildir. Neden değildir? Ucuz mal üreten yüksek ulaştırma maliyetlerine katlanamaz. Nokta.

    Rant müptelası bir ekonomiden ucuz maldan başka bir şey çıkmaz. İnovasyon ve nitelikli istihdam hiç çıkmaz. Çıksa çıksa daha çok milyoner çıkar.

     

    Bu köşe yazısı 26.12.2013 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır