TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Barzani’nin Diyarbakır ziyareti Kürtlerin siyasi olarak bölünmüşlüğünü bir defa daha gözler önüne serdi. Aslında böyle olması hiç de sürpriz değil. Son tahlilde bütün gruplar “Kürt ulusu” için çaba sarf ediyor olsa da tarihleri, referans noktaları, sosyal tabanları, liderlerin karakterleri, ittifakları ve siyasal statüleri birbirinden farklı.
Biz birbirimizi biliriz
Barzani ve Öcalan, birbirlerinin niyetlerini, yöntemlerini, ilişkilerini ve geçmişlerini gayet iyi bilirler ve yakından da takip ederler. Her ne kadar Öcalan’ı 1979’da Suriye’ye taşıyan “Marksist” Talabani olsa da Barzani ile yolları Şam’da kesişti. Ortadoğu’nun mümbit siyasi ortamı Barzani’yle onu müttefik haline geldi. Bu işbirliğinin gerisinde “boru hattı” ve İran Suriye ittifakının mümtaz bir yeri vardı. İlginçtir tablo biraz da bugüne benziyordu.
‘Vekâleten savaş’ ve Barzani-Öcalan ikilisi
İran-Irak savaşı devam ederken, 1982’de Barzani ve Öcalan’ı buluşturan Suriye lideri Hafız Esad ile İran İslam Devrimi’nin siyasi otoriteleriydi. Amaç, bir Ortadoğu klasiği olan “vekâleten savaş” başlatmaktı. Irak ve Türkiye hedefteydi.
Irak, İran’la savaşını Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’ndan sattığı petrolle finanse ediyordu. Savaş, Basra Körfezi’ne yayılınca, İran petrol satamaz olmuş ve köşeye sıkışmıştı. Bu durumda Irak’ın finans gücünü azaltmak ve boru hattının kapasitesini artırarak buna imkân veren Türkiye’yi cezalandırmak gerekiyordu.
Her ne kadar fazlaca hazzetmese de Barzani bu ittifaka evet dedi. O günlerde PKK ile taktiksel işbirliği kötü bir fikir gibi görünmüyordu. Nitekim müttefikliğin gereğini yaptı ve 1983’te PKK’ya Irak’ın kuzeyinde kamp kurma izni verdi.
Kolay hedef, ‘boru hattı’
Savaş boyunca Barzani sık sık Saddam’ın en zayıf noktası olan Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’na saldırdı. Ortak düşman Saddam’ın para musluklarını kesmeyi, müttefiki İran İslam Cumhuriyeti’ni rahatlatmayı hedefliyordu.
Irak ise savaş devam ederken iki defa Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’nın kapasitesini artırdı. İran ve Suriye, Irak’ın bu hamlelerine sadece Barzani ile değil PKK’yı da devreye sokarak cevap verdiler. Öyle ki, borunun kapasitesinin artırılması ilk defa 1984’ün Nisan’ın da gerçekleşti. PKK belgelerine göre, İran, ilk eylemlerin bu tarihte yapılmasını istemişti. Fakat sahadaki elemanlar hazır olmadığından saldırı 15 Ağustos 1984’e ötelendi. İkinci kapasite artışı 1987’de gerçekleşti. Bu tarih, PKK’nın tutunmak için strateji değiştirdiği, sivillere yöneldiği, İran’ın ona sınırlarını açtığı dönemdir.
Bu kadar detaylı tarih bilgisine ne gerek var diye düşünebiliriz. Barzani’nin Diyarbakır ziyaretinin en önemli amacının Kerkük-Yumurtalık hattından petrol sevk etmek olduğunu biliyoruz.
Otuz yıl sonra, Suriye ve İran hala ittifak ilişkisini sürdürüyor. Bu sefer de Suriye savaşta. PKK ise yine sahnede yerini almış görünüyor. Denklemin öteki yanında Bağdat ve ABD de pek mutsuz görünüyor.
Bölgede kimin neler yapabileceğini, kimin kiminle iş tuttuğunu en iyi Öcalan’ın eski müttefiki Barzani bilir. Bu durumda, taktik düzeyde boru hattının güvenliğini en iyi o sağlar. Ancak politik düzeyde işler ve oyuncular değişir.
Bu köşe yazısı 22.11.2013 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.
Burcu Aydın, Dr.
23/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
22/11/2024
Fatih Özatay, Dr.
20/11/2024
Güven Sak, Dr.
19/11/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
16/11/2024