Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Yap bir inovasyon da kaç paraysa verelim, canım kardeşim

    Güven Sak, Dr.22 Kasım 2013 - Okunma Sayısı: 2412

    İyi bir fikriniz varsa, en akıllıcası buradaki girişimcilik desteklerinden yararlanıp şirketi Amerika'da kurmak gibi duruyor.

    Geçenlerde internetin babası unvanını Bob Kahn ile paylaşan Vint Cerf Türkiye’deydi. Vint Cerf şimdilerde Google’ın başkan yardımcısı unvanını taşıyor. Zamanında Amerikan Savunma Bakanlığı’nda program yöneticisi olarak çalışırken, TCP/IP protokollerinin geliştirilmesine yönelik projeleri yönlendirmişti. Babalık hadisesi Savunma Bakanlığı günlerinden kalma. Ankara’da katıldığı toplantılardan birinde, bir üniversite öğrencisi, “Şirketimi Türkiye’de mi yoksa Amerika’da mı kurayım?” diye son derece pratik ve manalı bir soru sordu. Vint Cerf de “Şirketini Türkiye’de kur ki ülken zenginleşsin” dedi. Oldu, gözlerim doldu.

    O zamandan beri aklımda, 2013 yılı Global Girişimcilik Haftası’nı (GGH) idrak ettiğimiz bu günlerde söyleyeyim: Vint Cerf’e soru soran öğrenciyi ben son derece haklı buluyorum. Türkiye’de girişimcilik destek sistemimiz “Yap bir inovasyon da kaç paraysa verelim, canım kardeşim” düzeyini pek aşamıyor. Etrafa bir kerelik para saçıyoruz ama mesela mahkemelerimiz etkin ve hızlı bir şekilde çalışmıyor. Fikri mülkiyet hakları konusunda düzenlemelerimiz var ama hakkınızı arayacağınız bir mahkeme yok. Birinci ligde iş yapabilecek girişimcilerimiz var ama vergi sistemimizin yeri üçüncü ligde. Memleketin doğru dürüst bir göçmen politikası yok. Dünyanın en iyi mühendisini memlekete getirseniz, şirketinizde çalıştırmak için beş Türk istihdam etmeniz lazım. Bu neye benziyor? Kuş uçmaz kervan geçmez, yolu-suyu-elektriği olmayan bir dağın başına güzel mi güzel bir rezidans inşa etmeye benziyor.

    Türkiye’de bu son dönemde girişimcileri, özellikle de yeni girişimcileri desteklemek için kamu kurumları birbirleriyle adeta yarışıyorlar. Girişimcilik destekleri adı altında etrafa sistemsiz bir biçimde para dağıtıyoruz. Ama bana öyle geliyor ki, işin alfabesini ciddiye almıyoruz. Altyapıyı ihmal ediyoruz. Yıldız oyunculara bol bol para aktarırken altyapıyı ihmal ediyoruz. İşte “Yap bir inovasyon da kaç paraysa verelim” politikası dediğimde söylediğim tam da budur. Hazır Global Girişimcilik Haftası’nı kutlarken altını çizeyim: Ülkenin iş yapma altyapısı, küçük-büyük, eski-yeni tüm girişimciler için son derece önemlidir. Altyapıyı ihmal ederseniz, bugün desteklediğiniz genç girişimciler şirketlerini burada değil Amerika’da kuruverirler. Amerikan şirketlerinin Türk sahipleri olur. Kötü olmaz, iyi olur. Ama Vint Cerf’ün haklı olarak söylediği gibi ülkemiz zenginleşmez, Amerika biraz daha zenginleşir. Orada şirket kuran olur. Olan bir tek bize olur. Türkiye’nin zenginleşmesi yavaşlar.

    Dediğim gibi, bu hafta Global Girişimcilik Haftası dünyanın her tarafında törenlerle kutlanıyor. Girişimcilerin öyküleri bir nevi ahir zaman kahramanlık destanı gibi söyleniyor. Haftanın mucitlerinden Amerikan Kaufmann Vakfı bu hafta 109 ülkede girişimcilikle ilgili kamu politikalarını değerlendirmek için yaptıkları anketin sonuçlarını yayımladı. Global Girişimcilik Haftası’nın başkanı Jonathan Ortmans dün TEPAV’daydı. Denk geldi. Anket, girişimciliğe yönelik kamu politikalarına ilişkin olarak tasarlanmış. Çıkan sonuç bana şaşırtıcı geldi doğrusu. Meğer “Yap bir inovasyon da kaç paraysa verelim, canım kardeşim” politikası son derece yaygınmış. Yıldız oyuncuları kapalım, altyapıyı unutalım havası her yerde varmış. Küresel olarak en düşük puanlar ‘şirket açma’ ve ‘yolsuzluk’ konularında. Ancak bu alanlar ülkeden ülkeye çok değişiyor. Türkiye söz konusu olduğunda, bu alanlarda ortalamayı yakalıyoruz. Ancak ortalamanın altında kaldığımız üç alan var: Vergi sistemi, fikri mülkiyet hakları ve adalet sistemi. Bunlar yalnızca yeni ve genç girişimciler için kötü değil. Her boydan işletme için kötü ama yenilik yapanlar için özellikle kötü. Dünya Ekonomik Forumu’nun Rekabet Gücü Endeksi’nde de bu konular en sorunlu alanlar arasında. Altyapı dediğim işte tam da buydu.

    Şimdi baştaki soruya dönelim. Siz o genç üniversite öğrencisinin yerinde olsanız ne yapardınız? Şirketi Amerika’da mı kurardınız, Türkiye’de mi? Ben size söyleyeyim. İyi bir fikriniz varsa, en akıllıcası buradaki girişimcilik desteklerinden yararlanıp, şirketi Amerika’da kurmak gibi duruyor.

    Ne yapayım, böyle işte. Kader utansın.

    Neymiş? Öyle “Yap bir inovasyon da kaç paraysa verelim, canım kardeşim” demekle olmuyormuş.


    Bu köşe yazısı 22.11.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır