Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Bir insansız hava aracını kaç insan uçurur?

    Güven Sak, Dr.22 Ekim 2013 - Okunma Sayısı: 1557

    2013 yılı itibariyle, Amerikan ordusunda, 1300 adet İHA pilotu çalışıyor. Toplam pilotların yüzde 8,5'i kadar İHA pilotu var artık.

    Türkiye’de, burnumuzun ucunda da olsa, değişeni anlayamadığımız kanaatindeyim. En azından, etraftaki meddah atışmaları bana böyle düşündürüyor. Amerikalılar, bu günlerde, Vaşington hakkında ne düşünüyorlarsa, sanırım biz Türkler de aynısını Ankara hakkında düşünmeliyiz. Ankara, ehem ile mühimi birbirinden ayırt edemiyor. Gelin bugün esasa dönelim ve yukarıdaki soruya bir cevap arayalım. Sizce bir insansız hava aracını (İHA) 24 saat havada tutmak için kaç kişi gerekir? Bir F16’yı 24 saat havada tutmak için kaç kişi gerekirdi? F16’dan İHA’ya değişenin gelecek açısından anlamı nedir? Bununla Edward Snowden hadisesi arasında bir bağlantı var mıdır? Bu değişim, Türkiye’de hayatlarımızı etkiler mi? Sonuncu soruya, “Evet, hem de derinden etkiler. Hatta etkiliyor bile” diyeyim ve başlayayım anlatmaya. 

    Bu günlerde, bilgi işlem teknolojisi (BİT) dünyayı değiştiriyor. Dün BİT, olmayan yeni alanları, yeni sektörleri ortaya çıkarıyordu. Facebook ya da Google getirdikleri imkânlarla yepyeniydiler. Geleneksel bir alanda işlerin yapılma biçimini değiştirmediler. Eski köye yeni âdet değildiler. Yeni bir ihtiyaç yarattılar, yeni bir köy kurdular. Ama bundan sonra, BİT’in eski köye yeni âdet dönemine giriyoruz. Bugün artık BİT’in, geleneksel sektörlerde, işlerin yapılma biçimini değiştirmesini izliyoruz. İnternet ekonomisi bu işte. Ne oluyor? Akıllı makineler dönemi başlıyor. Artık dünya daha mı sorunsuz olacak? Hayır. Değişimin en yakından izlenebildiği sektörlerin başında savunma sektörü geliyor. En hızlı orası değişiyor ya da en iyi oradan nelerin olup bittiğini anlayabiliyoruz. Savaş uçaklarının yerini İHA’ların alacağı bir dönemin başındayız.

    Önce bir haberle başlayayım. 2010 yılında, Afganistan’da 15 sivil Afgan bir hava operasyonunda hayatını kaybetti. 2011 yılının aralık ayında Amerikan Los Angeles Times gazetesi bir haber yayımladı. Buna göre, 15 sivilin hayatını kaybetmesine yol açan hatanın kaynağı bir asker değil, bir başka sivildi. Predator modeli bir İHA’dan gelen veriler, özel bir firmada çalışan sivil bir analist tarafından yanlış değerlendirilmişti. Amerikan Hava Kuvvetleri’nden General Philip M. Breedlove, hata üzerine konuşurken, ‘ordunun temel personel politikası probleminin, insansız platformlarla birlikte çalışacak personelin istihdamı olduğunu’ açıkladı. Daha nitelikli personel gerekiyordu. Mevcutlarla iş olmuyordu. Ordu, o nedenle, özel şirketlerle birlikte çalışıyor, sonradan başına bela olabilecek, Edward Snowden gibi sivillere taşeron olarak iş veriyordu. Brookings’in çalışmasına göre, 2013 yılı itibariyle, Amerikan ordusunda, 1300 adet İHA pilotu çalışıyor. Toplam pilotların yüzde 8,5’i kadar İHA pilotu var artık. Bu rakam, 2008 yılında yüzde 3 civarındaydı.

    İş bir tek pilotla bitmiyor tabii ki: Predator modeli bir İHA’yı 24 saat operasyonel tutabilmek için 168 kişi gerekiyor. Global Hawk tipi bir izleme İHA’sını uçurabilmek için ise yaklaşık 300 kişinin ciddi çalışması lazım. Halbuki bir F16’yı bir misyonda havada tutabilmek için 100’den az kişinin çalışması yetiyordu. Ne oluyor? Birincisi, akıllı makinelerin işe yarayabilmesi için şimdilik daha az değil, daha çok sayıda insan gerekiyor. İkincisi, akıllı makinelerle çalışacak personelin, eski teknoloji ile çalışanlara kıyasla, daha nitelikli olması gerekiyor. Üçüncüsü, BİT geleneksel bir sektöre girdiği zaman, o sektörde çalışanların beceri setinin yenilenmesi gerekiyor. Sektörün istediği yeni becerilere sahip olanlar yüksek ücretle iş buluyorlar. Eski becerilerle donanmış olanların ise ücretleri düşüyor. O zaman ne oluyor? Beceri seti vasatın altında olanlar yaptıkları işten bir türlü mutlu olmuyorlar. Ücretlerinden sürekli şikâyet ediyorlar. Sürekli olarak aslında olmayan bir yeni iş arayışına giriyorlar. Sonuçta, eksik istihdam artıyor.

    Türkiye İstatistik Kurumu, 2009 Ocak ayından beri, Türkiye için de, eksik istihdam verilerini yayımlıyor. Haftada 40 saatten az çalışıp daha fazla çalışmak isteyenlerle işini değiştirmek ya da ek iş bulmak için yeni iş arayanların oranı geçen yıldan beri Türkiye’de de artıyor. Şöyle okuyalım: Aldığı ücretten şikâyetçi olanların sayısı artıyor. TEPAV İstihdam Bülteni’nin son sayısına bir bakın derim. Türkiye’de firmalar yeni iş yaratıyor ama o yeni işler memleketteki eski beceri setine uymuyor. Neden acaba?

    BİT geleneksel sektörlerde, eski köye yeni âdet getiriyor. Peki, orta ikiden terk bir nüfusla işimiz kolay mı? Eğitim sistemimiz bu teknik ihtiyaca bir cevap üretebiliyor mu? Mesleki eğitimde kendini yenileyebilecek bir altyapı var mı? Üçünde aynı cevap: Hayır. Mühim olan işte budur. Ankara’da tartıştıklarınız değil.


    Bu köşe yazısı 22.10.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır