Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Obama'nın Suriye politikası neden mantıklıdır?

    Güven Sak, Dr.13 Eylül 2013 - Okunma Sayısı: 1697

    Obama'nın yeni Amerikan göçmen politikasının özü, yetenekli, iyi eğitimli, İngilizce konuşabilen gençleri, nerede doğmuş olurlarsa olsunlar, Amerika'da toplamaktır.

    Obama’nın Suriye politikasını bir zayıflık, derin bir kararsızlık gibi değerlendirme eğilimi görüyorum etrafta. Doğrusu ben o kanaatte değilim. Ben, Obama politikasının düne değil bugüne ait olduğunu düşünüyorum. Ortada Amerika açısından bir zayıflık filan da görmüyorum. Tam tersine, bizim gibi ülkelerin karar alıcılarının, ülkelerini zenginleştirmek istiyorlarsa, takkelerini önlerine koyup düşünmeleri gerektiği kanaatindeyim. Gelin bakın nasıl görüyorum...

    Dün, dışa açılmanın, sınırların ötesine bakmanın temel nedeni, üretim için gereken hammaddeyi bulup memlekete getirmekti. Hammaddenin bulunduğu yerde yaşayan yerli nüfus kimseyi ilgilendirmezdi. Ülkenin durduğu yer önemliydi. Milletinin kim olduğu mesele değildi. Şimdi ise ülkeler artık kelle avcısına dönme eğiliminde. Bugün, önemli olan, başka ülkelerin yeteneklerini bulup memlekete getirmektir. Artık yerli nüfusun tamamı değilse bile, bir bölümü, son derece önemlidir. Artık ülkenin durduğu yer değil, ülke nüfusunun kim olduğu, yetenekleri önemlidir. Amerikalıların, dünyanın her tarafında bin türlü yarışma düzenliyor olmasının bir nedeni olması gerekir. Obama’nın yeni Amerikan göçmen politikasının özü, yetenekli, iyi eğitimli, İngilizce konuşabilen gençleri, nerede doğmuş olurlarsa olsunlar, Amerika’da toplamaktır. Nedir? Amerikalıları Suriye’ye göndermek yerine, Suriye’nin iyi eğitilmiş gençlerini Amerika’ya getirmektir. Bir ülkenin bu iktisadi ortamda en önemli varlığını çalmak için o ülkeyi işgal etmeye bile gerek yoktur. Sonuç, Amerika için iyidir. Suriye için kötüdür. Özü itibariyle dünün kolonyal politikalarından farklı değildir. Ama kendisine yardım etmeye niyeti olmayana zorla yardım etmeye çalışmanın bir manası var mıdır? Yoktur.

    Önce isterseniz, bu kelle avcılığı hadisesinin altını bir açayım. Yerli nüfusun en azından bir bölümü ile bu yakın ilginin nedeni nedir? Amerika’da 2006-2012 yılları arasında kurulan teknoloji şirketlerinin dörtte birinin en az bir ortağı göçmendir, Amerika dışında doğmuştur. Silikon Vadisi’nde ise neredeyse her iki şirketten birinin en az bir göçmen ortağı vardır. Göçmenler, yeni fikirlerle gelip Amerika’nın yenilenmesine katkıda bulunmaktadırlar. Yaratıcı beyinlerin transferi bugünün ekonomisinde daha bir önemlidir. Nitelikli göçmenlerle ilgili düzenlemelerin hızla serbestleşeceği bir dönemin başındayız. Rekabete hazır mıyız? Geleni görüp bugünden tedbir almak zorundayız. Yoksa sonra çok ağlarız.

    Uygarlığımız teknik bir uygarlıktır. Bir fizikçinin nerede doğduğu ya da kim olduğu değil, fizikçi olması önemlidir. Her ülkenin üniversitelerinde fizikçiler aynı kitaplarla eğitilir. Hemen düzelteyim: Her ülkenin taşralı olmayan üniversitelerinde fizikçiler aynı kitaplarla, aynı biçimde eğitilir. Nitelikli göçmenler için bugünkü akışkanlığı yaratan temel faktör buradadır. Nedir? Yemeyenin malını yerler. Ben burada bizim gibi ülkeler için iki husus görüyorum: Birincisi, buradakini dışarı itmemektir. İkincisi ise dışarıdakini buraya çekmektir. Her ikisi de son derece önemlidir. Her ikisi için de yapılması gereken şey aynıdır. Mesele, nitelikli işgücünü ülke içinde tutacak ekosistemi oluşturmaktır. Farklı olana tahammül, tolerans bu ekosistemin önemli unsurlarından bir tanesidir. Geçenlerde İngilizce bir yazıda “Bu kriz ortamında, neden Yunanlı mühendisler, çalışmak için Türkiye’ye gelmeyi düşünmezler?” diye sormuştum. Cevabımı çabuk aldım. Birisi, “Düşündüm. Geldim baktım. Ve yabancılara karşı son derece kuşkulu buldum” diye cevap verdi Yunanistan’dan. Göçmenlerle ilgili 1934 tarihli düzenlemesinde, göçmen olmanın önkoşulları arasında ‘Türk kültüründen gelmek’ gibi ifadeler bulunan bir ülkede hangi tahammül olabilir ki?

    Sonuç nedir? Şudur: Amerikan Martin Prosperity Institute her yıl ülkeler için bir yaratıcılık endeksi yayımlıyor. 82 ülkelik listede Türkiye’nin yeri 68’inciliktir. Neden? Türkiye, yetenek fakiridir. Eğitim sistemi yazboz tahtasıdır. Acil olarak göçmene ihtiyacı vardır. Bir. Farklı olana tahammülsüzdür. ODTÜ’lüleri kaçırtır. Göçmenlerle ilgili düzenlemesi bile yoktur. İki. 61 kentin yer aldığı bir yaratıcı kentler listesinde İstanbul’un yeri 57’dir. Neden aynıdır. Farklı olana tahammül edemeyenin zenginleşemeyeceği bir çağdayız. Biz farklı olana karşı tahammülsüzüz. İçimize kapalıyız. Kendimize benzemeyene karşı kuşku doluyuz.

    Neden? Farklı olana karşı tahammülsüzlük çatık kaşlı taşra siyasetinin karakteridir. Ondan.

    Bu köşe yazısı 13.09.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır