Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Filistin’i adım adım inşa etmenin vakti geldi

    Güven Sak, Dr.07 Eylül 2013 - Okunma Sayısı: 1400

    Geçen hafta, Ramallah ile Nablus arasında, kadim Filistin tepelerinin arasında yer alan Rawabi’deydim. Beş yıl önce orada çıplak kayalardan başka bir şey yoktu. Bugünse İsa’dan beri ilk kez Filistin’in manzarası değişiyor. Rawabi, Filistin’de Filistinliler tarafından hayata geçirilen ilk büyük çaplı imar projesi. Filistinlilerin başka ülkelerde faaliyet gösteren büyük inşaat şirketleri vardı. Ama vinçleri ilk kez kendi ülkelerinde çalışıyor. Bu barış için olumludur.

    Rawabi, Batı Şeria’da ilk Filistin yerleşimi projesi. İsrail’deki Modiin’e çok benziyor. Rawabi’de 16.000 konutun yanı sıra okullar, tiyatrolar, alışveriş merkezleri, cami ve kilise inşa ediliyor. Proje tutarı 1 milyar dolar civarında. Projede çalışan şirketler ve işgücü Filistinli, finansman desteği ise Katar’dan geliyor. Bir buçuk yıllık çalışmanın sonucuysa göz alıcı. Proje sadece A ve B bölgelerini değil, C bölgesini de doğrudan içeriyor. Bunu oldukça etkileyici buluyorum. Filistinlilerin yapıcı olması için önce İsraillilerin yapıcı olması gerekiyor. Barışın yolu budur.

    Müsaadenizle açıklayayım: Birleşmiş Milletler Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra İngiliz Mandası olan Filistin bölgesinin yüzde 57’sini İsrail sınırı olarak tanımladı. Bunun üzerine İsrail’e savaş ilan eden Arap orduları savaşı kaybetti. Ateşkes ilan edildiği tarihte İsrail kontrolündeki alanı eski İngiliz Mandası’nın yüzde 78’ine çıkardı. Güneyde Gazze bölgesi ve eski Kudüs’ü de kapsayan merkezdeki doğu tepeleri ise Mısır ve Ürdün’ün kontrolüne bırakıldı. 1967 savaşından sonra İsrail, eskiden İngiliz Mandası’ndaki Filistin’e dahil olan bu iki bölgeyi de kontrolü altına aldı. 1993 yılında imzalanan Oslo Anlaşması, bu geri kalan yüzde 22’lik Filistin toprağının büyük kısmını oluşturan Batı Şeria’da İsrail yönetimini bugünkü çerçevesine kavuşturdu. Halen Batı Şeria’nın yüzde 72’si İsrail’in sivil ve askeri hakimiyeti altında bulunan C Bölgesi sınırları içerisinde kabul ediliyor. İsrail yerleşim faaliyetlerini bu bölgede sürdürüyor. Batı Şeria’nın yüzde 25’lik kısmını Filistin sivil yönetimi ve İsrail askeri kontrolü altındaki B Bölgesi oluşturuyor. Batı Şeria’nın geri kalan yüzde 3’lük kısmı ise Filistin’in sivil ve askeri kontrolünde. Bu alfabe çorbası son derece önemli. İsrail’in güvenlik kurumlarıyla yapılan sonu gelmez görüşmelerde çekilen çileden bunu öğrendim.

    Bir imar projeniz mi var? Batı Şeria’da işgal altındaki topraklarda bir inşaat yapmak mı istiyorsunuz? Önce güvenlik soruşturmasından geçmeniz gerekiyor. Daha sonra sivil otoritelerden gerekli ruhsatları almanız lazım. Şu anda alınması en zor olanı atık su ve kanalizasyon ruhsatı. Rawabi’de olduğu gibi projenizi gerçekleştirmek için önce bir yol inşa etmeniz gerekiyorsa işler iyice zorlaşıyor. Yolu inşa edeceğiniz arazi es kaza C bölgesinde ise baş etmeniz gereken bürokratik süreç çok uzun. Filistinliler İsrailli yetkililerden onay almadan Batı Şeria’da çivi çakamıyor. Rawabi projesinin planları beş yıl önce yapılmış, ancak bir buçuk yıl önce ilerleme kaydetmeye başlanmış. Çünkü, İsrail İşgal Yönetimi’nin – ya da İsrail hükümetinin Orwell’ci diliyle söylersek “Sivil Yönetim”in C bölgesinde İsrail’den proje bölgesine inşaat malzemesi getirilmesine olanak verecek yolun inşası için izin vermesi gerekti. Yolun yapımıyla birlikte tedarik zinciri kurulunca Rawabi projesi şekil almaya başladı. Dans için iki kişi gerekir. İsrail olmadan Filistin’in herhangi bir şey inşa etmesi mümkün değildir. Trajik ama gerçek.

    Rawabi’de Filistin direnişinin yeni bir aşamaya geçtiğini düşünüyorum. Hala zor, ama umut var.

    Bu köşe yazısı 07.09.2013 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır