Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Neden geçici değil?

    Fatih Özatay, Dr.31 Ağustos 2013 - Okunma Sayısı: 725

    Merkez Bankası'nın aldığı ve almadığı kararların temel nedeni öyle sanıyorum gerginliklerin geçici olacağı saptaması. Peki, geçici mi bu gerginlikler?

    Doların yıl sonunda 1,92 liranın altına düşeceği tahmini’nin mevcut uluslararası gerginliklerin geçici olacağı hissiyatına dayandığını belirtmiştim. Merkez Bankası’nın aldığı ve almadığı kararların temel nedeni öyle sanıyorum ki bu saptama. Peki, geçici mi bu gerginlikler?

    1 Bu türden hareketler, yani kısa zamanda keskin faiz ve kur artışları geçmişte de gözlendi: Mesela 2004’te, 2006’da ve son olarak 2011’in ikinci yarısında. Kalıcı olmadılar. Bir süre sonra bu hareketler durdu.

    2- Bu seferki hem eskiye benziyor hem daha farklı: ‘Eskiye benziyor’; çünkü arkasındaki temel neden yine ABD Merkez Bankası’nın (FED’in) parasal sıkılaştırmaya gideceği beklentisi. ‘Daha farklı’; çünkü FED’in parasal sıkılaştırması daha kapsamlı ve daha uzun bir süre bizimle birlikte olacak.

    3- Birkaç ay sonraki ilk adımda, FED 2012 sonbaharından itibaren (üçüncü parasal genişleme programı çerçevesinde) aylık tahvil alımları ile piyasaya sürdüğü ek parayı tedrici olarak azaltmaya başlayacak. Muhtemelen 2014 ortalarında ise tamamen durduracak. 2004 ve 2006’da böyle bir parasal genişleme ve dolayısıyla geri çekme operasyonu yoktu.

    4- İkinci adımda, politika faizini yükseltmeye başlayacak. Bu, şu anda piyasaları etkilemiyor. Çünkü bu adımı atmaya işsizlik oranının yüzde 6’nın altına düşeceğine emin olunca başlayacak; 2015 sonu gibi bekleniyor. Mevcut politika faizi, 2004 ve 2006’daki sıkılaştırmadan önceki en düşük faizden çok daha düşük. Dolayısıyla, politika faizi normale dönene kadar daha çok artacak.

    5 - Üçüncü adımda ise ilk faiz arttırımlarından kısa bir süre sonra bilançosunu küçültecek. 2004 ve 2006’dan farklı olarak, 2007 ortalarından bu yana bilançosu üç katından fazla artmış durumda. Bu işlemi, küresel kriz sırasında, kredi piyasasını canlandırmak için satın aldığı konut kredilerine dayalı tahviller ile devlet tahvillerinin vadesi gelenlerini yeniden satın almayarak yapacak. Böyle bir adım da eski dönemlerde yoktu.

    6 -Şu anda yükselen piyasa ekonomilerinde gözlenen kur artışları, FED’in atması beklenen ilk adımla ilgili. FED’in operasyonu ilk adımla sınırlı kalacak olsaydı, mevcut kur ve faiz hareketinin eninde sonunda duracağını ve bir ölçüde geri döneceğini beklemek gerekirdi. Bu anlamda mevcut hareketler ‘geçici’ nitelik taşırdı.

    7- Oysa muhtemelen 2014 ortaları gibi, diğer adımlar konuşulmaya başlanacak: Dolayısıyla, FED’in ilk adımı ne zaman atacağı ve ne kadar uzun bir sürede bu operasyona son vereceği belli olduktan sonra piyasalar yatışır gibi olsa bile, bir süre sonra gerginlik tekrar başlayacak. Zira herkes faiz arttırımına yoğunlaşacak.

    8- Unutmayalım: Şu anda on yıl vadeli ABD Hazine tahvillerinin faizi yüzde 2,8 düzeyinde. Bir müddet sonra ABD’de enflasyon ‘normale’ dönüp yüzde 2 olsa, ‘normal’ reel faizi de yüzde 2 alsak, tahvil faizinin yüzde 4’ün üzerine çıkması beklenir.
    Böyle bir hareket olduğunda bizim gibi piyasalar yine olumsuz etkilenecek.

    9- Bu çerçevede, önümüzdeki dönem bizim gibi ülkelerde ana eğilimin ‘gerginlik’ olacağını düşünüyorum. Dikkat: Sürekli değil; arada rahat dönemler yaşanacak, bazen tersine gerginlik çok artacak. Ama bu dönem bittiğinde geriye baktığımızda ana eğilimin (ortalamanın) gerginlik olacağını göreceğiz.

    10- Yükselen piyasa ekonomileri arasında en fazla dış finansmana ihtiyaç olan ülkeler listesinin baş sıralarında Türkiye de yer alıyor. Bir de Türkiye’ye özgü dış koşullar ve peşi sıra gelen seçimler var. Bunlar, Türkiye için ek risk kaynağı.

    11- Merkez Bankası’nın yukarıda özetlediğim çerçeveyi düşünmesinde yarar var.


    Bu köşe yazısı 31.08.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır