Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Ne sen bu yeni çağın farkındasın ne de siyaset

    Güven Sak, Dr.02 Ağustos 2013 - Okunma Sayısı: 1396

    2018 itibariyle 50 milyar makinenin birbiriyle konuşması bekleniyor. Ortadaki veri zenginliği göz kamaştırıyor.

    Dünyada yaklaşık 7 milyar insan yaşıyor. Bunların 1,2 milyarının Facebook hesabı var. Tam 1 milyar kişi Youtube’u kullanıyor. Google kullanıcılarının sayısı da bu seviyelerde. Twitter’da 500 milyon hesap var. Bunların 200 milyonu aktif olarak şakıyor. 300 milyon hesap artık Cloud’da bir şeyleri saklıyor ve de paylaşabiliyor. Kim neyi sever, merak eder, takip eder artık biliyoruz. POS makineleri şirketleri birbirine bağlıyor. Hangi sokakta ne dükkânı var, hangi mal daha çabuk gidiyor, tedarik zincirini nereye kurmak daha iyi, anında takip edebilmeniz mümkün. Yetmez. Elektrik ve su tüketim sayaçlarını artık birbirleriyle konuşabilir hale getirmeniz mümkün. Cep telefonunuz nerede olduğunuzu, neler yaptığınızı herkese ileten sinyaller verip duruyor. Kalp pilinizin durumunu bile artık doktorunuz doğrudan takip edebiliyor. Artık bel fıtığınızın bile dışarıdan takibi mümkün. Bireylerin ve makinelerin birbirine bağlandığı interkonnekte bir yeni çağın başındayız. 2018 itibariyle 50 milyar makinenin birbiriyle konuşması bekleniyor. Ortadaki veri zenginliği göz kamaştırıyor.

    Ama gelin görün ki ne KOBİ’lerimiz bu yeni çağın farkındalar ne de siyaset daha işin farkında. Şöyle söyleyeyim: KOBİ’lerin hızla uluslararasılaşabileceği, bulutların üzerine fabrikaların inşa edilebileceği bir yeni çağın kapısındayız. Türkiye, internet kullanımında, sosyal medyada son derece aktif bir nüfusa sahip, gelin görün ki şirketlerimiz bilgi işlem teknolojisine dayalı yenilikler konusunda nal topluyor. Bireylerin kullandığı teknolojiyi, iş hayatında pratiğe aktarmakta felaketiz. Sosyal medyayı seviyoruz ama iş hayatında ne işe yarayacağını daha düşünmüyoruz. Hükümetimizin elektronik ödemeler sistemini yalnızca bankaların tekeline bırakan son kararı ise siyasetin de daha işin farkında olmadığını gösteriyor.

    Önce neden KOBİ’ler için imkânlar setinin genişlediği, hareket imkânının arttığı bir çağdayız, oradan başlayayım. Ben Konya diyeyim, siz Kayseri, Gaziantep, Kahramanmaraş anlayın. Konya’daki bir KOBİ için dün yalnızca Konya piyasası vardı. Ancak Konya kadar olabilirdi. Sonra bazı firmalar Batı’daki üretimin bir bölümünü Doğu’ya doğru kaydırmaya başladılar. Ben Türkiye’de son dönemde olanın böyle anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi Konya’daki KOBİ’ler artık daha geniş bir dünya olduğunu biliyorlar. Ama nasıl biliyorlar? İstanbul’daki firmanın kendilerine anlattığı kadarını biliyorlar. Şimdi yeni çağda herkes dünyanın ucunu bucağını doğrudan kendisi bilebilecek. Piyasa imkânlarına ilişkin veriye erişmek ve de o verileri analiz edebilmek daha kolay olacak. KOBİ’lerin uluslararasılaşması dediğim budur.

    Böylece bulutların üzerine fabrikalar inşa edilebilecek. Küçük bir KOBİ’nin bile akıllı bir stratejiye sahip olması durumunda, küresel çapta kendi başına iş yapabileceği bir yeni çağın başındayız. Pazarın herkes tarafından görülebileceği, isteyenin, kürenin bir tarafındaki ofislerde tasarım yaptırabileceği, prototipini masaüstü üç boyutlu yazıcı ile iletebileceği, başka bir tarafta üretim için fabrika saati kiralayabileceği, ürünlerin akışını GPS ile anında kontrol edebileceği bir dönemdeyiz.

    Ama bir de bizim rakamlara bakın. TEPAV’dan Bilgi Aslankurt’un derlediği bilgiler şöyle: Facebook’ta 32 milyon Türk var. İnternet kullanımımız OECD ortalamalarını yakalıyor. Ama atılan elektronik postaların yüzde 42’sinde ek yok. Yani e-postayı mesaj servisi gibi kullanıyoruz, bilgi paylaşmak için değil. Eksiz e-posta kullanımı, Avrupa’da yüzde 22’ye düşüyor. Öte yandan, şirketlerimizin aldığı patentlerin sadece yüzde 14’ü bilgi işlem ile alakalı. Halbuki bu oran OECD’de yüzde 34’lerde. Onlar çok patent alıyor, biz az. Onlar internetle ilgili teknoloji üretiyorlar, biz kahve muhabbeti yapıyoruz. Onlar farkında, biz daha değiliz. Bu ilk nokta. İkincisi, geçenlerde elektronik ödemelerle ilgili düzenlemenin içinde, bu ödemeleri yapan kuruluşların bankalarla çalışmasını zorunlu kılan bir hüküm getirildi. Banka lobisi kaşla göz arasında yine başarılı oldu. Ödemeler sistemini banka tekeline bırakarak, bilgi işlem teknolojisine dayalı yeniliklerin önünü tıkayacağız. Bu düzenleme, siyasetin de işin farkında olmadığını gösteriyor yalnızca. Ne sen bu yeni çağın farkındasın ne de siyaset farkında.


    Bu köşe yazısı 02.08.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır