Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Avusturya'nın farkı nerededir?

    Güven Sak, Dr.16 Temmuz 2013 - Okunma Sayısı: 1208

    Avusturya'nın farkı mesleki eğitim sistemindedir. Eğitimde de yereli dikkatle dinlemek önemlidir.

    Türkiye ekonomisi artık alıştığımızdan daha yavaş bir büyüme patikasında ilerliyor. Daha bir süre böyle kalacağız. Böyle durumlarda, hep daha önce olmuş olan olur. İşsizlik oranları da yükselmeye başlar. İşsizlik oranları artarken, önceliği hep hayata yeni başlayacak gençlere vermek gerekir. Aynı Avrupa’da son beş yıldır olduğu gibi. Ama bakın Avusturya öyle değil. Orası farklı. Ben baktım ve sonucunda artık bu mesleki eğitim sistemine yeni bir imaj ve içerik kazandırma zamanının geldiğini düşünüyorum. Mesleki eğitimi yeniden markalamak gerekiyor bir nevi. Gelin bakın neden ve de nasıl?

    Avrupa’nın krizi uzadıkça, olan en çok gençlere oldu. Avrupa’da gençler arasında işsizlik arttıkça arttı. Ortalama olarak bakarsanız, halen, her dört gençten biri işsiz. Yunanistan ve İspanya’da bu oran yüzde 50’leri aşıyor. Bu ne demek? İşgücündeki yaklaşık her iki gençten biri işsiz demek. Ama bakın Avusturya öyle değil. Avusturya’da 15-24 yaş arasındaki gençler içinde işsizlik oranı yüzde 10’un altında: Yüzde 8,1. Bu ne demek? Her on gençten biri bile işsiz değil demek. Üstelik Avusturya yalnız da değil, Almanya ve İsviçre’de de 15-24 yaş arasında gençler arasında işsizlik oranı yüzde 10’un altında. Aynen Avusturya gibi yani. Şimdi böyle olunca, siz merak etmez misiniz “Avusturya’nın farkı nerede” diye. Ben de öyle merak ettim.

    Peki, nedir bu ülkelerin diğerlerinden farkı? “Canım, orada genç yok” benzeri kolaycı, cehalet yorumlarını önce bir geçeyim. Hemen konuya geleyim. Avusturya, Almanya ve de İsviçre’nin krizdeki diğer ülkelerden temel farkı, özel sektör-kamu işbirliğine dayalı güçlü mesleki eğitim sistemlerine sahip olmalarıdır. Özel sektör firmalarını da kapsayan ikili eğitim sistemi fark yaratmaktadır. Çocuklar, genç yaşta somut bir meslek edinmektedirler. Üstelik bu meslek edinme sürecini şirketlerde çalışarak somut bir biçimde gerçekleştirebilmektedirler. Bu nasıldır? Şöyledir: Bu yolu seçen öğrenciler bir yandan okurken bir yandan da şirketlerde çalışmaktadırlar. Deneyim, bunun işsizlik açısından iyi olduğunu göstermektedir.

    İkili eğitim sistemi konusu ne zaman açılsa, ‘Türk Milli Eğitimi’nden bir yetkili hemen lafa atılarak, “O bizde zaten var” demektedir. Oradan başlayayım. İkili eğitim sistemi, bizde esasen yoktur. Birincisi, gençler arasındaki, meslek okulu, eziklerin okuludur imajı düzelmeden çıkış yoktur. Aynı imajın bir yansıması da işverenler arasında mevcuttur. Türkiye’nin kendi işini yapmaya hazır, ekmeğini taştan çıkaracak gençleri yetiştirecek, mesela, ‘Girişimcilik Kolejleri’ne ihtiyacı vardır. Mesleki eğitim, bir bütün olarak, rebrand edilmeden çıkış yoktur. Meslek lisesi yerine bir başka marka bulmakta fayda vardır. İkincisi, mesleki eğitim sisteminde özel sektörün ağırlığı arttırılmalıdır. Özel sektör bir ortak olarak kabul edilmelidir. Öyle “Yap okulu, ver milli eğitime, biz onu nasıl yöneteceğimizi biliriz” dönemi bizi buraya getirmiştir. Avusturya, Almanya ve İsviçre’de sistemin tasarımı ve işleyişine katılım kanalları açıktır. Üçüncüsü, ikinciden çıkan bir temel zorluktur. Eğitim sisteminde yerelleşme ihtiyacı kabul edilmelidir. Merkezi devlet öyle her şeyi biliyormuş gibi her işi kendi başına yapmamalıdır. Türkiye, üniter devletler arasında en merkeziyetçi olanıdır. Bu nedir? Merkezden, yereli bilmeden karar vermenin devlet yönetmek olduğuna dair bir kanaat bu yapı içinde herkesin iliklerine kendiliğinden sirayet etmektedir. Temel mesele budur. Yerelleşme, içselleştirilmeden kurtuluş yoktur.

    Mesleki eğitimin temel sorunu, bu milli eğitim sistemi ve de doğrudan mevcut meslek okullarıdır. Avusturya’nın farkı mesleki eğitim sistemindedir. Eğitimde de yereli dikkatle dinlemek önemlidir. Gördüğüm budur.


    Bu köşe yazısı 16.07.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır