Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Sürdürülebilir mi?

    Fatih Özatay, Dr.17 Haziran 2013 - Okunma Sayısı: 1301

    Ekonomiye duyulan güvenin toparlanması gerekiyor ki özel kesim yatırımları canlanmaya başlasın ve büyüme daha sağlıklı bir yapıya kavuşsun.

     

    Araya Gezi Parkı direnişi ve çevresinde gelişen olaylar girdi, yazamadım. Bu hafta önemli veriler açıklandı. Kısaca değerlendirmeye çalışayım. Yılın ilk çeyreğine ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerinde birkaç nokta önemli. Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 3 oranında büyümemizin temel nedeni, kamu yatırımı ve tüketimindeki büyük artış. Kamu tüketimi 0.7 puan, kamu yatırımı ise 2.2 puan yukarıya çekti büyüme oranını. Özel tüketim ve yatırım harcamaları ile net dış ticaretin büyümeye katkıları ‘sıfır’ düzeyinde. Bütçe açığımız ile kamu borcunun GSYH’ye oranları çok düşük bir düzeyde. Dolayısıyla özel kesim talebinin yetersiz kaldığı bir dönemde, kamu kesimi devreye girebiliyor. Böyle bir manevra alanı 1990’larda yoktu; bu manevra alanını kazanmış olmamızın kıymetini bilmek gerekiyor.

    Özel kesim yatırımları

    Ancak önemli birkaç noktanın gözden kaçmaması gerekiyor. İlki şu: Özel kesim yatırımları azalmaya devam ediyor. Üstelik özel yatırımların ilk çeyrekteki düşüş oranı, geçen yılın en kötüsü olan son çeyrekteki kadar. Dahası, özel yatırım harcamalarının nasıl bir seyir izleyeceğine ilişkin bize önemli bilgiler veren reel kesim güven endeksindeki (RGE) son gelişmeler, özel yatırımların artacağı yönünde sinyal vermiyor. Bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla RGE Ekim 2011’den başlayarak on bir ay boyunca hep daha düşük bir değer almıştı. Ekim 2012’den itibaren dalgalı bir seyir izledi; bir azaldı, bir arttı. Mart ve nisan aylarında düşmüştü. Bu durum mayıs ayında da sürdü ve RGE yüzde 1,1 oranında azaldı. Bu açıdan, son sekiz aydan farklı bir durum yok ortada. Bir de şu var: RGE hem mevcut duruma ilişkin hem de ileriye yönelik alt göstergelerden oluşan bir endeks. İleriye yönelik göstergelerden yatırıma ilişkin olanı, bir yıl öncesine kıyasla hâlâ daha düşük bir değer alıyor.

    Kırılganlıklar artıyor

    Özel tüketim harcamaları, hem tüketici kredilerinin artışı hem de faizlerin enflasyonun altında olması nedeniyle yükseliyor. Faizlerin enflasyonun altında seyretmesi, tüketimi ‘suni’ biçimde canlandırdığı için cari işlemler açığı yüksek düzeyde olan bir ülke için sürdürülebilir bir durum değil. Kırılganlıklar yaratıyor. Ekonomiye duyulan güvenin toparlanması gerekiyor ki, özel kesim yatırımları canlanmaya başlasın ve büyüme daha sağlıklı bir yapıya kavuşsun. Haziran ayındaki gelişmelerin güvenin artması açısından olumlu olmadığı ortada. ABD Merkez Bankası’nın parasal sıkılaştırmaya gideceği algısının artması ile Gezi direnişi çevresinde gelişen olaylar olumsuz yönde etkilemiş olabilir güveni. Unutmayalım; bir de Suriye sorunumuz var.

    Kamu bütçesinde, harcamaları arttırmak ve böylelikle büyümeye destek olmak için manevra alanının olması, bu alanın sınırsız genişlikte olduğu anlamına gelmiyor elbette. Üstelik ABD faizlerinin artma olasılığının olduğu bir ortamda, bu alan bırakın sınırsız olmayı, sanıldığı kadar da geniş değil. Sonuç şu: Salt kamu harcamalarındaki artışa dayanan bir büyüme sürdürülemez. Keza enflasyonun altında bir faiz düzeyine dayanan özel tüketim artışı da süreklilik kazanmamalıdır. Özel yatırım harcamalarının da büyümeye katkı vereceği bir güven ortamının oluşturulmasına ihtiyaç var. Yurtdışındaki gelişmeleri değiştirmek elimizde değil. Bizden kaynaklanan kırılganlıkları ortadan kaldırabiliriz oysa.


    Bu köşe yazısı 15.06.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır