Arşiv

  • Haziran 2024 (14)
  • Mayıs 2024 (16)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)

    Büyüme tümüyle kamu kesimine dayanıyor

    Fatih Özatay, Dr.12 Haziran 2013 - Okunma Sayısı: 1361

     

    Dün, bu yılın ilk çeyreğine ilişkin gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerini öğrendik. Bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla ekonomimiz yüzde 3 oranında büyüdü. Hatırlarsanız, 2011'in ilk çeyreğinden başlayarak sürekli azalmış ve geçen yılın son çeyreğinde yüzde 1.4 ile en düşük değeri almıştı büyüme oranı. Bu veri ışığında, büyüme oranının geçen yılın son çeyreğinde dibe vurduğu belirginleşti.

    Bu veri açıklanmadan önce nasıl düşündüğümü bu köşede son yazımda şöyle dile getirmiştim: "Son yazımda güncel kredi ve faiz gelişmeleri ile mayıs ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi değerlerini yorumlamıştım. Bu veriler, özel yatırım harcamalarında henüz belirgin bir toparlanmanın başlamadığını ama özel tüketim harcamalarının artmaya başladığını ima ediyordu. Bu yorum doğruysa, bu yılın ikinci çeyreğinde büyümenin ilk çeyreğe kıyasla biraz daha yüksek olması beklenir. İlk çeyrek büyümesi ise yakında açıklanacak; muhtemelen geçen yılın en kötüsü olan dördüncü çeyrek büyümesinden sınırlı ölçüde daha yüksek bir büyüme göreceğiz. Bu durumda, yavaş büyüme dönemini geride bıraktığımız ve ekonomimizin toparlanmaya başladığı ortaya çıkacak. Gerçekten de gelişmeler böyleyse, 2013 için yüzde 4 oranındaki büyüme hedefi ulaşılabilir olacak."


    Dün açıklanan GSYH verileri, 2013'ün ilk çeyreğinde büyüme oranının 2012'nin son çeyreğine kıyasla sınırlı ölçüde yüksek olacağı beklentimi haklı çıkarmadı. Yüzde 2'yi aşmayacağını düşünüyordum büyüme oranının; 'sınırlı'dan kastım buydu. 'Sınırlı'nın ötesinde bir artış oldu büyümede. Buna karşılık, büyümenin tüketim ağırlıklı olacağı, özel kesim yatırımlarında henüz bir toparlanmanın başlamadığı yolundaki tahminim doğru çıktı. Gerçekleşmeler şöyle: Geçen yılın ilk çeyreğine kıyasla bu yılın ilk çeyreğinde özel tüketim harcamaları yüzde 3 oranında arttı. Buna karşılık, özel yatırım harcamaları yüzde 9.1 oranında düştü.


    Büyümenin hem piyasada beklenenden hem de benim beklediğimden yüksek gerçekleşmesinin tek bir nedeni var: Kamu tüketimi 0.7 puan, kamu yatırımı ise 2.2 puan yukarıya çekti büyüme oranını. Tamamen kamu harcamalarına dayanan bir büyüme var; kötü değil bu. Sonuçta özel kesim talebi büyümeyi makul bir düzeye çekmek için yetersizse ve bütçede manevra alanı varsa (maliye politikanız önceki dönemlerde disiplinli ise), kamu harcamalarını artırarak talebi yükseltebilirsiniz. Elbette, bu politikanın kalıcı olması düşünülemez; mali disiplini bozar çünkü.


    Ayrıca pazartesi günü ikinci çeyreğe ilişkin ilk sanayi üretimi verisi açıklandı. Yılın ilk dört ayında sanayi üretimi bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 2,8 oranında arttı. Bu artış 2012'nin ikinci yarısında gerçekleşen artışın üzerinde. Keza hem 2012'nin son çeyreğinde (yüzde 0,9) hem de bu yılın ilk çeyreğinde (yüzde 2,5) gerçekleşen artışların üzerinde. İkinci çeyrek büyümesinin ilk çeyrektekinden yüksek olacağı öngörüsü ile uyumlu bu.


    Dün bir de nisan ayı ödemeler dengesi verilerini öğrendik. Bir sürpriz yok: Geçen yılın ilk dört ayına kıyasla cari açıkta 4 milyar dolara yaklaşan artış gerçekleşti. Net sermaye girişinde ise çok büyük bir yükseliş var: Geçen yılın ilk dört ayında 17.7 milyar dolar iken net sermaye girişi, bu yılın ilk dört ayında 44.7 milyar dolara çıktı. Yine kısa vadeli girişlerin ağırlılığı belirgin.


    Hem büyüme hem cari açığın finansmanı açısından risklere dikkat: Suriye, ABD Merkez Bankası'nın politikasının değişme olasılığı ve Gezi direnişi çerçevesindeki gelişmeler. Bir de şu: Hep kamu ağırlıklı büyüme olmaz. İleride tartışırım...


    Bu köşe yazısı 12.06.2013 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır